Mesele neydi, nasıl gelişti, Erdoğan ve Perinçek ne söyledi?
ABD, Almanya, Danimarka, Finlandiya, Fransa, Hollanda, İsveç, Kanada, Norveç ve Yeni Zelanda’nın Ankara büyükelçileri, 18 Ekim’de, elçiliklerinin Twitter sayfasında yayınladıkları ortak metinle, Gezi Parkı olayları ve 15 Temmuz darbe girişimi davaları kapsamında yaklaşık 4 yıldır tutuklu bulunan iş insanı “Osman Kavala’nın derhal serbest bırakılması” çağrısı yapmışlardı.
Türkiye, yapılan çağrıyı ülkenin iç işlerine müdahale olarak değerlendirmiş, bildiri yayınlayan büyükelçileri Dışişleri Bakanlığı’na çağırmıştı.
Daha sonra Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 10 büyükelçinin “istenmeyen adam” ilân edilip ülkeden gönderilmeleri için Dışişleri Bakanlığına talimat verdiğini duyurdu.
ABD Büyükelçiliği de dün Twitter sayfasında yayınladığı tek cümlelik açıklamada, “ABD, 18 Ekim tarihli açıklamaya ilişkin bazı soruların yöneltilmesi vesilesiyle, diplomatik ilişkiler hakkındaki Viyana Sözleşmesi’nin 41. Maddesine riayet etmeyi teyid eder.” ifadesini kullandı.
Sadece 4 Büyükelçi “41’inci maddeye riayet edeceğiz” dedi
ABD, Kanada, Yeni Zelanda ve Hollanda elçilikleri, Twitter sayfalarından birer açıklama yaparak Viyana Sözlemesi’nin 41. maddesine riayet edeceklerini duyurdular.
Almanya, Fransa, Norveç, İsveç, Danimarka ve Finlandiya ise ABD Büyükelçiliği'nin açıklamasını retweet etmekle yetindiler.
ABD’nin mesajında 10 ülkenin söz konusu maddeye riayet edecekleri değil, yalnızca ABD’nin riayet edeceği yer alıyordu.
ABD Büyükelçiliğinin bu açıklaması, AK Parti temsilcileri tarafından “geri adım” olarak değerlendirildi.
Price: Çağrımız, Viyana Sözleşmesi’ne aykırı değil
ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ned Price ise, dünkü basın toplantısında bu konuyu da değerlendirdi.
Price, “18 Ekim’de ortaya koyduğumuz açıklamanın Viyana Sözleşmesinin 41. maddesiyle tutarlı olduğunu dile getiriyoruz. Küresel ölçekte insan haklarına saygı için hukukun üstünlüğünü yaygınlaştırmaya olan bağlılığımızı teyit ediyoruz ve Türkiye ile Viyana Sözleşmesinin 41. maddesine uygun şekilde diyaloğumuzu sürdürmeye devam edeceğiz.” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ise Bakanlar Kurulu Toplantısı’nın ardından yaptığı açıklamada, “Bugün aynı büyükelçilikler tarafından yapılan yeni bir açıklamayla, yargımıza ve ülkemize yönelik bühtandan geri dönülmüştür.” dedi.
Perinçek: Büyükelçiler geri adım atmadı, Erdoğan’a geri adım attırıyorlar
Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek ise,
Doğu Perinçek, Ulusal Kanal’ın ana haber bültenine görüntülü bağlantı yoluyla katılarak, bu konuyu değerlendirdi.
Perinçek, “Bakın, burada bir tuzak var. Kendileri geri adım atmıyorlar ama Sayın Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan’a geri adım attırarak… Geri adımda ne var biliyor musunuz? Uçurum var.” dedi.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin, son karardan sonra geri dönülmeyecek bir tavra girdiğini ifade eden Perinçek, “Oradan geri dönülürse, bu Sayın Tayyip Erdoğan açısından son derece olumsuz ve Türkiye açısından da ABD’nin kaos planına karşı çok zayıf bir tavır almak anlamına gelecektir. Burada geri adım filan hiçbir şekilde görmüyoruz. Geri adım filan yok. Hiçbir geri adım yok.” diye konuştu.
10 ülkenin büyükelçisinin yeniden toplu olarak hareket ettiğine işaret eden Perinçek, “Yani örgütlü bunlar. Bunlar devlet değil. Başlarında bir ABD var, ABD bunların, Almanya’nın, Fransa’nın, İsveç’in, Norveç’in, Hollanda’nın, şunun bunun düğmelerine basıyor ve toplu hareket ediyorlar. Böyle devlet mi olur? Yani ABD’nin kontrolünde böyle bir bağımsız devlet olabilir mi? O açıdan da çok garip bir durum var. Tekrar ediyorum; burada bir geri adım yok ama Sayın Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan’a geri adım attırma tuzağı var, komplosu var.” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan 10 büyükelçinin “istenmeyen adam” (persona non grata) ilân edilmesi için Dışişleri Bakanlığına talimat verdiğinde her zaman tweet atan bazı AK Parti temsilcilerinin ve cumhurbaşkanı danışmalarının sustuklarını, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın arkasında durmadıklarını ifade eden Perinçek, şu değerlendirmede bulundu:
“Ama şimdi büyükelçiler güya “geri adım attı” diye bir kampanya başlatıldı, ooo AK Parti’nin yetkilileri, birtakım danışmanlar filan harekete geçtiler. ‘Tamam, geri adım atıldı, biz amacımıza ulaştık…’ Dolayısıyla Sayın Tayyip Erdoğan’a bir geri adım attırıyorlar ama ben Sayın Cumhurbaşkanımıza, geri adım atmadan önce arkasına bir bakmasını öneriyorum. Arkasına baksın bakalım, o geri adım neresi? Orada bir adım atılacak yer yok. Sayın Cumhurbaşkanı geri adım attığı zaman, onun arkasında boşluk var. O boşluğu görsün. Boşluğu görsün çükü şu anda o bir kumpasa getiriliyor.”
“AK Partililer, hükümet kararı çıkmadan açıklamalar yaptılar”
Henüz Bakanlar Kurulu toplantısı devam ederken, “Büyükelçilerin yeni açıklamalarını olumlu karşıladığı” haberlerinin yayınlanmasını, Erdoğan’ı geri adım atmaya zorlama / alıştırma tuzağı olarak değerlendiren Perinçek, toplantı bitmeden tweetler atılmasını parti disiplini açısından olumsuz bir tavır olarak nitelendirdi.
Türkiye ne yapmalı?
Türkiye’nin takınması gereken tavır hakkındaki önerisini de dile getiren Perinçek, bildiri yayınlayan büyükelçilerin ülkelerine 2-3 gün süre tanınıp, bildirilerinin Türkiye’nin iç işlerine müdahale olduğunu kabul etmelerinin, bunu dünya kamuoyuna ilân etmelerinin ve adı geçen büyükelçilerini de çekmelerinin istenebileceğini dile getirdi.
“O devletlerden, büyükelçilerini görevden almaları istenebilir”
Perinçek, önerisini şöyle dile getirdi:
“Sayın Hükümet yetkilileri bir cümle söyleyecektir. ‘Cumhurbaşkanımızın büyükelçiler hakkında ‘istenmeyen adam’ ilân edilmeleri konusundaki talimatı, Türkiye’nin bağımsızlığı, toprak bütünlüğü ve kaos planlarına karşı dik duruşu açısından son derece yerindedir. Hükümet olarak bu kararın arkasındayız ve bunu uygulamak için Dışişleri Bakanlığına emri vermiş bulunuyoruz şeklinde bir hükümet açıklaması olması, Türkiye’nin geleceği bakımından biricik çözümdür. Bunun dışındaki bütün çözümler yanlıştır. Ha, bu arada belki o devletlere, ‘Biz bu kararımızı verdik ve bu karardan kesinlikle dönüş yoktur ama siz çıkar, devlet olarak bu büyükelçilerin Türkiye’nin iç işlerine karışmalarını kınadığınızı veya buna bağlı olarak bu büyükelçilerin görevlerine son verdiğinizi açıklarsanız, zaten bizim o ‘istenmeyen adam’ talimatını uygulamamıza da gerek kalmaz.’ Böyle bir tavır açıklaması gerekir. Bunun dışındaki tavırar, cumhurbaşkanımıza tuzaktır ve ölümcül bir tuzaktır.”