Saadet Partisi Konya Milletvekili Abdülkadir Karaduman, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında gündemi değerlendirdi.

Karaduman, konuşmasına, Korona Virüsüne yakalanmış olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile eşi Emine Erdoğan’a, Millî Savunma Bakanı Hulusi Akar’a, Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum’a ve İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’e geçmiş olsun dileklerini ileterek başladı.

Hayat pahalılığının tahammül edilmez boyutlara ulaştığını anlatan Karaduman, geçen yıl litresi 7,20 lira olan benzinin ve litresi 6,60 lira olan mazotun fiyatının bugün 16 liraya dayandığını söyledi. Üre gübresinin tonunun 15 bin lira olduğuna işaret eden Karaduman, bu fiyatların düşürülmemesi hālinde çiftçilerin nasıl üretim yapabileceklerini sordu. Karaduman, bütün üreticilerin üretim maliyetlerinin en aza indirilmesi gerektiğini söyledi. Karaduman, özellikle çiftçilerin girdi maliyetlerinde vergilerin acilen sıfırlanması, borçların faizinin acilen silinmesini gerektiğini vurguladı.

Karaduman, kademeli fatura sisteminin, TBMM’nin işlevsizleştirildiğinin ve istişāre mekanizmasının ortadan kaldırıldığının açık bir göstergesi olduğunu söyledi.

“Bu zamlar, son 3-4 yılın değil 20 yıllık hataların sonucu”

Mevcut durumun sadece bir-iki kanunun çıkarılmasıyla ve son 3-4 yıl içerisinde yapılan bazı yanlışlar sebebiyle meydana gelmediğini belirten Karaduman, sözlerine şöyle devam etti:

“Bu durum, 20 yıl önce iliklenen gömleğin düğmesinin yanlış iliklenmesinin bir sonucu olarak bu süreçleri hep beraber yaşıyoruz. Dolayısıyla bu hadiseleri son 3-4 yıl ile sınırlı tutmak, emin olun, yaşanan bu problemlere üç maymun pozisyonunda kalmaktan başka bir anlam da asla ifade etmez. Bu zamlar, ülkenin borç, faiz, daha fazla borç, daha fazla faiz sarmalı içinde olmasının bir sonucu olarak karşımıza çıkıyor. 20 yıldır uygulanan tüketime, borçlanmaya, ithalata, dışa bağımlılığa ve müstemleke tipi bir yönetim anlayışına uygun bir tatbikat modeli izlendiği için bugün her alanda bu düzenin neticesi olarak hayat pahalılığı, sefalet ve fakirlik olarak bu düzenin çıktıları vatandaşlarımızı adeta feryat ettirir noktaya getirmiştir.”

Karaduman, son 4 yılda konutlar için elektriğe yapılan zam oranının %370’i geçtiğini belirterek, 2018’in ocak ayında birim fiyatı KDV dāhil 44 kuruş olan elektriğin fiyatının 2022 ocak ayında 2,07 liraya yükseldiğini kaydetti. Karaduman, son 4 yılda iş yerlerine verilen elektriğe yapılan zam oranının %718’i geçtiğini söyledi.

“TEİAŞ da özelleştirme kapsamına alındı”

Karaduman, AK Parti iktidarları döneminde adeta bir model olarak uygulanan kontrolsüz özelleştirme politikaları ve piyasalaştırma sebebiyle millî enerji şirketlerinin bir bir haraç mezat elden çıkarıldığını, enerji üreten ve dağıtan bütün şirketlerin ve kurumların sermayeye peşkeş çekildiğini ifade etti. Son olarak Türkiye Elektrik İletim A.Ş.’nin (TEİAŞ) cumhurbaşkanı kararı ile özelleştirme kapsamına alındığını hatırlatan Karaduman, “TEİAŞ’ın 2018 cirosu 8.9, 2019 cirosu 11, 2015 cirosu 15 milyar liradır. Bakın, 2018 kârı 2.8, 2019 kârı 2.06, 2020 kârı 6 milyar liradır. Bugün kurumun aktif büyüklüğü, 2021 yılı itibarıyla 27,8 milyar lirayı aşmıştır. Maalesef ve büyük bir esefle ifade ediyorum ki bu özelleştirme ile hem en büyük hem en fazla kâr eden kurumlarımızdan birisi yine devletin elinden çıkmış olacak, hem devletin elektrikteki etkisi ortadan kalkacak hem de vatandaşlarımız, özel şirketlerin insafına bırakılacak.” diye konuştu.

Karaduman, özellikle AK Parti iktidarları döneminde uygulanan politikalar sebebiyle gittikçe derinleşen enerji bağımlılığının artık bir kriz ve millî güvenlik sorunu hāline geldiğini söyledi.

Çözüm önerileri

Abdülkadir Karaduman, çözüm önerilerini de şöyle sıraladı:

TEİAŞ, acilen özelleştirme kapsamından çıkarılmalıdır.

Enerji alanında özelleştirilmiş kurumlarımız, kısa süre içinde ivedilikle kamulaştırılmalıdır.

Enerji ve enerji üretimindeki hammaddelerin üretimi noktasında yatırımlar yapılmalı ve bu yatırımlara teşvikler acilen ve sağlıklı bir şekilde yapılmalıdır.

Yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelik yatırımlar artırılmalı ve kaynaklar çeşitlendirilmelidir.

Başta enerji ve maden kanunları olmak üzere ilgili kanun ve mevzuatlar, tüm paydaşların katılımıyla yeniden hazırlanmalı ve yeniden güncellenmelidir.

Millî sermaye ile kurulan ve millî güvenliği ilgilendiren kurumlarımızın asla ama asla özelleştirilme kapsamına alınması doğru değildir. Bu kurumlar, özelleştirme kapsamına alınmamalıdır.

Enerji alanı, kamunun tekelinde olmalıdır.

“AB hayali kuranları, AB’nin ikiyüzlülüğünü görmeye davet ediyoruz.”

Mālî dengenin sağlanması adına özelleştirme ve borçlanma mantığı terk edilmeli, üretim ve yatırım AR-GE faaliyetlerine kaynak ayrılmalı, bu alanlarda yatırımlar desteklenmelidir.

Karaduman, son yıllarda sınırlarda mültecilerin ölüme terk edildiği yüzlerce örneğin küresel insan hakları savunuculuğu iddiasındaki Avrupa Birliği’nin ikiyüzlü bir organizasyon olduğunu gösterdiğini söyledi. Karaduman, “Avrupa Birliği hayali kuranları, AB kapısı önünde beklemeyi bir ev ödevi olarak bunu uygulamayı vazife olarak görenleri, özellikle mülteci meselesiyle ilgili Avrupa’nın tutumundaki ikiyüzlülüğünü görmeye davet ediyoruz. Bu ikiyüzlülüğü görüp de hālâ AB kapısında bekleyenlerin bu milletimize hiçbir fayda sağlamayacağını, insanlarımızın hiçbir sorununu görmeyeceğini ve sorununu ortadan kaldıramayacağını da açık bir şekilde buradan bütün milletimize ve insanımıza ifade etmek istiyorum.” diye konuştu.