Saadet Partisi Genişletilmiş İl Başkanları ve İl Müfettişleri Toplantısı Afitab Kültür Merkezinde, Kadın ve Gençlik Kolları yönetimlerinin katılımıyla büyük bir coşku ve heyecan ile gerçekleştirildi. Toplantının açılışına büyük bir sevgi ve coşku gösterisi ile gelen Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, açıklanan son enflasyon rakamlarını eleştirdi. Karamollaoğlu, konuşmasında ‘İnsanca Yaşam, Adil Paylaşım Seninle Olur’ adlı manifestoyu da kamuoyuna duyurdu.

HAKARET EDEREK KENDİ SEVİYEMİZ YÜKSELMEZ

Saadet Partisi Lideri Karamollaoğlu, konuşmasında suni gündemlere takılıp kalmadan yollarına devam edeceklerini söyleyerek, ülkemizin problemlerinin çözümüne ve insanımızın sıkıntılarını gidermenin yollarına odaklandıklarını söyledi. Karamollaoğlu, “Sözün güzelini söylemekten ve işin de doğrusunu yapmaktan asla vazgeçmeyeceğiz! Mümkün olduğu kadar sözün güzelini söylüyoruz, başkasına hakaret ederek kendi seviyemizin yükseleceğini hiçbir zaman düşünmedik, düşünmeyeceğiz de” dedi.

FİKİR, İRFAN, SİYASET VE DEVLET İNSANA AİTTİR

Karamollaoğlu, manifestoyu açıklamadan önce seçim sathı mahalline girildiğini de söyleyerek, daha canlı ve verimli bir çalışma yürütmek için hazırlıklar yaptıklarını söyledi. Karamollaoğlu, “İnsan, yaratılmışların en şereflisi, hakların ve onurun emsalsiz öznesidir. İnancımıza göre insan; ‘Allah’ın yeryüzündeki halifesidir.’ Zaman, mekân ve imkân tartışmasız insan içindir. Ve elbette inanç, erdem, adalet, fikir, irfan, siyaset ve devlet insana dairdir. Saadet Partisi olarak, ‘insanı yaşatmak’ da ‘insanca yaşatmak’ da bizim vazgeçilmez önceliğimiz ve hedefimizdir” diye konuştu.

VATANDAŞ FERYADINI İKTİDARA DUYURAMIYOR

Milyonlarca insanın ülkede insanca yaşam sürdüremediğini söyleyen Karamollaoğlu, “Bugün Türkiye’de, milyonlarca insan; açlık ve yoksulluk sınırının altında bir hayata mahkûm edilmiştir. Her 3 gencimizden 1’i işsizdir. Yıllarca alın teri dökmüş emeklilerimiz; 2-3 bin lira ile geçinmeye çalışmaktadır. Kadınlar, hiçe sayılmakta, şiddet görmekte ve cinayetlere kurban gitmektedir. Memurlarımız, mobbinge uğramakta ve maaşları yoksulluk sınırının altında kalmaktadır. İşçilerimiz, emekçilerimiz zor koşullarda çalıştırılmakta ve emeklerinin karşılığını alamamaktadır. Çiftçimiz, üreticilerimiz toprağa küstürülmüştür. Engellilerimiz, EYT ve KHK mağdurları gibi toplumsal gruplar; feryadını yetkililere duyuramamakta, yaşadıkları mağduriyetler giderilmemektedir” dedi.

GERÇEK ENFLASYON İLE BUNLARINKİ ARASINDA DAĞLAR KADAR FARK VAR

Önceki gün açıklanan enflasyon rakamlarını da değerlendiren Karamollaoğlu, “Bugünkü gazete manşetlere baktığımızda vatandaş ile devleti yönetenlerin enflasyonu arasında dağlar kadar fark olduğuna şahit oluyoruz. Hangi alana girsek, karşılaştığımız manzara hep üzüntü verici” diye konuştu.

ÜRETİCİNİN, MADENCİNİN, KÂĞIT TOPLAYICISI ÇOCUĞUN YANINDAYIZ

Karamollaoğlu, açıklamasının devamında şu hususlara dikkat çekti: “Eşi ve çocukları gün yüzü görsün diye gün ışığı görmeden yeraltında çalışan maden işçisinin yanındayız! Biz çocukları okula aç gitmesinler diye başkalarının evinde cam silen, yer ovan gündelikçi annelerin yanındayız! Mazota, gübreye, ilaca, elektriğe para yetiştiremeyen üreticinin yanındayız! Boyundan yüksek çekçeği zıplayarak tutan, okul masraflarını çöpten çıkaran kömür gözlü kâğıt toplayıcısı çocuğun yanındayız! Biz Rabia Naz’ın, Nadira Kadirova’nın, Özgecan Aslan’ın, Şule Çet’in, Başak Cengiz’in ve Ceren Özdemir’in yanındayız! İnsanların kendi kültürlerini yaşatma ve kendi anadillerini kullanma haklarının yanındayız. Biz adil yargılanma talebi duyulmayan, beraat ettiği, takipsizlik kararı aldığı halde işine dönemeyen, pasaportu verilmeyip Meriç’te boğulmaya, kanserden ölüme, açlıktan ağaç kabuğu yemeye mahkûm edilen KHK’lının yanındayız!”

“YAĞMA VE TALANDAN DEĞİL TOPLUM VE DOĞADAN YANAYIZ”

“Lambasını yakmaya, kombisini açmaya korkan emeklinin yanındayız. Biz zor şartlarda fedakârca görev yapan sağlık çalışanlarının yanındayız. Hakaretlere, tehditlere, saldırılara rağmen hakikatin peşinden koşmaktan vazgeçmeyen, köşesini, sayfasını, kanalını doğrulara açan ilkeli basın emekçisinden yanayız. Biz belediye meclislerinin buharlaştırılmasından değil yerel yönetimlerin güçlendirilmesinden yanayız. Üniversitelerin, akademisyenlerin ve öğrencilerin baskı ve tahakküm altında tutulmasından değil, bilim ve düşünce üretmesinden yanayız. Biz Kazdağları’nın, Salda Gölü’nün, Munzur Suyu’nun, Kelkit Vadisi’nin, Gediz Ovası’nın, Ergene Çayı’nın, İkizdere’nin, Cerattepe’nin yanındayız. Özetle; yağma ve talandan değil toplum ve doğadan yanayız”

BU KAPIDAN IRKÇILIK, MEZHEPÇİLİK YABANCI DÜŞMANLIĞI GİREMEZ

“Emeğin, alın terinin, bereketin, üretmenin, paylaşmanın, dayanışmanın, kardeşliğin yanındayız. Biz bu coğrafyanın vicdanıyız. Bu kapıdan içeriye kin giremez, nefret giremez, ırkçılık, mezhepçilik, yabancı düşmanlığı giremez. Biz kendimiz için istediğimizi kardeşimiz için de isteriz. Biz kendimize yapılmasını istemediğimizi başkasına da yapılmasın isteriz. Bizim ahlâkımız bunu gerektirir, bizim maneviyatımız bunu gerektirir. Biz insanımızın yanındayız, insanımızdan yanayız ve insanımızın yanında saf tutuyoruz! Saadet Partisi olarak biz, ‘insanca yaşamak’ ve insanımızı da ‘insanca yaşatmak’ istiyoruz!”

PARTİSİNİN İKTİDAR OLMASI DIŞINDA BİR ŞEYİ ÖNEMSEMEYEN DUYARSIZLIĞA MEYLETMEYECEĞİZ

Karamollaoğlu, demokrasiyi ve siyaset kurumunu insanca yaşamın sağlanması için birer mekanizma olarak gördüklerini de kaydederek, “Demokrasiyi de siyaseti de, hukuku, devleti ve adaleti de ‘insanca yaşamayı’ kolaylaştıran ve mümkün kılan mekanizmalar ve kurumlar olarak görüyoruz. Partisinin iktidar olması ya da iktidarda kalması dışında hiçbir şeyi önemsemeyen duyarsızlığa ve bencilliğe hiç meyletmedik, hiçbir zaman da meyletmeyeceğiz!” ifadelerini kullandı.

MUTLU AZINLIĞA İTİRAZ EDECEĞİZ

“Ücretin de yaşamın da asgarisini reddediyoruz. Adil olanı, hakkımız olanı istiyoruz! Hepimiz için mümkünken; mutluluğun ve huzurun azınlığa ait olmasına rıza göstermeyeceğiz!” diyen Karamollaoğlu, “Mutlu azınlığa tahammül değil itiraz edeceğiz! Hepimizin ortak talebi; ‘insanca yaşam’. Asgari ücret! Açlık sınırı! Geçim sıkıntısı! Bize dayatılan bu yaşam şartlarına alışmayacağız! Zorbaca kaybettirilenleri, yeniden ve birlikte kazanmalıyız. Rızamız olmadan bizden alınanları, geri almalıyız. İnsanı yaşatan devleti, insanca yaşamayı mümkün kılacak adaleti birlikte tesis etmeliyiz. İnanıyoruz ki birlikte, kararlı ve ısrarcı olursak; uzun sürmeyecek! ‘İnsanca yaşam’; her birimizin, hepimizin ortak talebi ve ortak iradesidir. Devletin varlık sebebi ve adaletin gerekçesidir” dedi.

İKTİDARA GELDİĞİMİZDE GARDİYAN DEĞİL, GARSON DEVLET ANLAYIŞI İLE HAREKET EDECEĞİZ

Karamollaoğlu, iktidara geldiklerinde ise nasıl bir sistem arzuladıklarını da kısaca şu sözlerle özetledi: “Gardiyan değil garson devlet anlayışıyla, devleti asli vazifesine uygun bir şekilde yöneteceğiz. Vatandaşını korkutan ve ezen devlet anlayışı yerine; güven veren ve kalkındıran bir devlet anlayışını hâkim kılacağız. Adil bir düzen inşa edeceğiz. Gelir dağılımında adaleti sağlayarak, refahı yaygınlaştıracağız. Kamu ihaleleri başta olmak üzere, rant düzenini ortadan kaldıracağız. Hiç kimsenin kursağında, bir başkasının ekmeği olmasına müsaade etmeyeceğiz. Hiçbir vatandaşın kalbinde, haksızlığa uğradığı duygusunun yeşermesine izin vermeyeceğiz. Yoksulluk ve yoksunluk düzenini ortadan kaldıracağız. Sadece milletimiz için çalışacak; devleti, ganimet gibi gören anlayışlara müsaade etmeyecek bir anayasal zemin hazırlayacağız. Türkiye’yi yasaklar ülkesi olmaktan kurtaracağız”

‘TANIDIĞIN VARSA’ ANLAYIŞINI ORTADAN KALDIRACAĞIZ

Karamollaoğlu, “Sadakati değil, yalnızca liyakat ve ehliyeti esas alacağız. Normalleştirilen ve herkesin kabullendiği torpil düzenini ve mülakat sistemini kaldıracağız. Başarılı, çalışkan ve liyakat sahibi gençlerimizi kendi ülkesine küstüren ‘tanıdığın varsa’ anlayışını ortadan kaldıracağız. Gençlerimizi yurt dışında bir hayat kurmaya mecbur bırakan bu adaletsizliğe son verecek, kırılan bütün kalpleri onaracağız. Suçluların; meşrebine, kimliğine, banka hesaplarına, siyasi bağlantılarına göre hareket eden yargının, yalnızca adalete uygun bir şekilde karar vermesini sağlayacağız. Siyasetin adalet üzerindeki sivil vesayetine son vereceğiz. Kadına karşı şiddeti bitirecek hukuki düzenlemelerle caydırıcı cezaları çoğaltacak, sokakların insanlar ve çocuklar için güvenli ve yürünebilir yerler olmasını sağlayacağız” dedi.

HERKESİ BİZE KATILMAYA DAVET EDİYORUZ

Saadet Lideri Karamollaoğlu konuşmasının son bölümünde millete seslenerek, “Kim olduğuna, kime yakın veya uzak durduğuna, hangi fikre ve dine mensup olduğuna, varlık veya yokluk konumuna, yaşlı-genç, erkek-kadın olup olmadığına bakmaksızın herkesi, ‘İnsanca Yaşam’ hedefimize katkı yapmaya ve ‘İnsanca Yaşama’ noktasındaki gayretlerimize katılıma davet ediyoruz. Biz inanıyoruz ve her vatandaşımıza şöyle sesleniyoruz; insanı yaşatan devlet, insanca yaşatan siyaset, adil paylaştıran adalet; seninle olur… İnsanı yaşatan ve insanca yaşatan Türkiye için ‘Saadet Vakti’ diyoruz” sözleriyle konuşmasını bitirdi.

MANiFESTO’DAN...

Saadet Partisi iktidarında;

*            “Gardiyan değil garson devlet” anlayışıyla, devleti asli vazifesine uygun bir şekilde yöneteceğiz.

*             Kamu ihaleleri başta olmak üzere, rant düzenini ortadan kaldıracağız.

*             En temel ihtiyaçların dahi karşılanamadığı, yalnızca hayatta kalmaya yeten bu yoksunluk düzenini değiştireceğiz.

*             Yolsuzluk düzenini de ortadan kaldıracağız.

*             Türkiye’yi yasaklar ülkesi olmaktan kurtaracağız.

*             Sadakati değil, yalnızca liyakat ve ehliyeti esas alacağız.

*             Herkes için nitelikli eğitimi yaygınlaştıracağız.  

*             Hukukun üstünlüğünü sağlayacağız.

*             Vergi politikalarında adaleti sağlayacağız.

*             Temel tüketim maddelerinden ve temel ihtiyaçlardan alınan vergileri en aza indireceğiz.

*             Sokak ve caddeleri güvenli hale getireceğiz.

*             Türkiye’nin gıda üretimini artıracak tarım politikalarına ağırlık vereceğiz.

*             Herkesin ucuz, sağlıklı ve kaliteli gıdaya ulaşabilmesini sağlayacağız.