Çevremiz betonlaştığı gibi, kalpler de mi betonlaştı? Dayanışmanın en çok ihtiyaç duyulduğu afet veya sevinç günlerinde, nasıl da fırsatçı oluyoruz? Mesela;
* Deprem veya sel olur, nakliye ve ev kiraları artar,
* Salgın hastalıkları olur, ilaç veya temizlik için gerekli maddelerin fiyatı artar,
* Kurban Bayramı gelir, kurbanlık fiyatları artar,
* Bayramlar ve tatil günleri gelir, uçak ve otobüs fiyatları artar...
Bunlar ahlaksızca yapılan birer fırsatçılıktır. Elinde silah olan ve topluma karşı şiddet kullanarak toplumu rahatsız edeni, nasıl ki terörist, yapılanı da terör olayı olarak değerlendiriyorsak, toplumun ihtiyacı olan malları da karaborsaya ve yüksek fiyata çıkartmak da terörün diğer bir şeklidir. Neden bu hale geldik?.. Neyimizi kayb ettik?..
Sonda söyleyeceğimizi başta söyleyecek olursak, “Eğitimde, yargıda, siyasette, çarşıda, pazarda, toplumun her alanında, İslam'ı, Allah korkusunu ve ahirette hesap verme inancını zayıflatır veya bu inancı söküp çıkartırsanız” o zaman sorumluluk hissini kayb eden kişilerin tek ölçüsü, kişisel maddi menfaat ve çıkarı olacaktır. Buna ilk bakışta, herkes “ahlaksızlıktır” dediğine göre, demek ki toplumun ciddi bir kısmı ahlaki değerlerini kayb etmiş demektir. O zaman ahlak nedir:
* Ahlâk, kişinin diğer varlıklar ve insanlarla ilişkilerinde nasıl davranması ya da davranmaması gerektiğini gösteren değer yargıları bütünüdür.
* Ahlâk, bir toplumda genel olarak uyulması beklenilen kurallar ve yapılması gereken görevlerin tümüdür.
* Ahlâk, bir toplumdaki iyi ya da kötü sayılan davranışlar manzumesidir. (Diyanet)
Dolayısıyla ahlâk, bir toplumun temelidir, Ahlâkın olmadığı yerde, kanunların uygulanması da zorlaşır. Halk arasında, “Ahlak ve vicdan olmadıktan sonra, her kişinin başına bir polis diksen ne olacak ki?" deyimi buradan gelmektedir.
Bir ülkenin gelişmişliği, sadece yolları, köprüleri, park ve bahçeleri... yani maddi görüntüleriyle değil, bunlarla beraber o ülkede yaşayan insanların ahlaki değerlerine de bağlıdır. Ahlaki değerlere sahip kişiler, toplumun menfaat ve maslahatını kişisel menfaat ve maslahatının önünde tutar. “Bize yapılmasını istemediğimizi başkasına yapmama, kendimiz için istediğimizi başkasına da isteme” düsturuna bağlı bir toplumda, bugün duyduğumuz, vicdansızlık, fırsatçılık ve karaborsacılık gibi haberleri duymak mümkün değildir. Kur’an-ı Kerimin bir çok ayetinde ve birçok Hadis-i Şerif'de toplumsal ahlaka vurgu yapılırken maalesef bunlara uymadığımız ortadadır. Ülkemizde, siyasette, ticarette, hukukta, toplumsal yaşamın her alanında iyi insanlar olduğu gibi toplumsal ahlaksızlık için fırsat kollayanların da olduğunu görüyoruz.
Sonuç olarak devlet, uzun ve orta vadede, başta eğitim müfredatı olmak üzere yazılı ve görsel medyada, televizyonlardaki program, diziler ve internetteki bazı sitelerde olduğu gibi insanımızın kişilik ve ahlakını etkileyen bütün alanlar denetlenmeli, inanç değerlerimize uygun hazırlanmalıdır. Bugün için de, ihtiyaç duyulan kanuni düzenlemeler yapılarak, sıkı denetimlerle ciddi parasal ve hapis cezaları getirilmelidir.
Veselam.