Toplumda öncelikli olarak tesis edilmesi gereken temel değerler hukuk ve adalettir. Ancak günümüzde bu değerler aranır hale gelmiştir. Adalet dağıtması gereken kurumlar, maalesef mağduriyetlerin, sebep ve merkezi konumuna gelmiştir. Hiçbir ideolojik bağlılık, siyasî görüş, ırk, din, dil, meşrep ve konjonktürel durumlar, hukukun üstünlüğü ve adalet ilkesinin önüne geçemez, geçmemelidir.
Yürütmenin talimatıyla harekete geçen ve karar veren bir yargı mekanizması, adaletsizliklere sebep olacağından, ülkeyi felakete götüren yanlışların temeli olur.
Yargıda yaşanan diğer bir sıkıntı, mevzuattaki sorunlarla birlikte dosyaların çokluğu, iş yükünün fazlalığı, kadroların sayısal ve liyakat açısında yetersiz oluşu nedeniyle dava süreçlerinin ağır yürümesidir. Bundan dolayı, hem davalı hemde davacı mağdur olabilmektedir. Hak sahipleri, bir an önce hakkına kavuşmak için kendice rüşvet, torpil veya faili kendileri cezalandırma gibi hukuk dışı arayışlara başvurabilmektedir. Bu da yeni suç dosyalarının oluşmasına sebep olmaktadır.
Bilindiği üzere “Geciken adalet, adalet değildir.”
Bunun bir örneği; Anayasa Mahkemesi, tutukluluğunun makul süreyi aşması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği gerekçesiyle, tutuklu HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş’a 50 bin lira tazminat ödenmesine karar vermesidir.
Hukuka uygun ve adil kararlar verilebilmesi için, aşağdaki bir kaç hususa dikkat edilmesinde fayda mülahaza ediyorum:
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin yeniden yapılandırılması gerektiği görülmektedir. Bu doğrultuda kuvvetler ayrılığı ve hukukun üstünlüğü, adaletin gerçekleşmesi için vazgeçilmez prensipler olarak kabul edilmelidir.
Kamu yararını, halkın menfaatini, insanların temel hak ve hürriyetlerini güvence altına almak amacıyla birbirinden ayrı fakat birbirini denetleyen ve dengeleyen kuvvetler ayrımı sistemi tesis edilmelidir.
Adaletin hızlı ve tam olarak tecelli etmesi için gerekli tedbirler alınmalı, düzenlemeler yapılmalıdır.
Geniş bir toplumsal uzlaşma ile insan haklarını teminat altına alan, hak ve adalet merkezli yeni bir anayasa hazırlanmalıdır.
Yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı tam anlamıyla tesis edilmelidir.
Yargı reformu yapılmalıdır. Yargı reformu vatandaşların, baroların, hakimlerin, savcıların, uzmanların ve akademisyenlerin; görüş, öneri, talep ve şikâyetleri dikkate alınarak, geniş bir iştişare ve konsensüs ile hayata geçirilmelidir.
Adaletin hızlı işletilmesi için, mevzuat ve usul kanunlarında gerekli düzenlemeler yapılmalıdır.
Yapısal reformlar sayesinde siyaset ve yürütme, yargıya müdahale etmemeli; yargının siyasallaşması yolu kapatılmalıdır.
Halkın oyları ile seçilmiş olan milletvekilleri ve belediye başkanları hakkında herhangi bir suç iddiası varsa, gereği hukuk devleti çerçevesinde yapılmalıdır. Haklarında suçlamalar bulunan milletvekilleri ve belediye başkanlarının mahkeme kararıyla kesinleşen hüküm bulunmadığı müddetçe tutuksuz yargılanmaları için gerekli kanuni düzenlemeler yapılmalıdır.
Hâkim ve savcıların, meslek içi eğitimlerine önem verilmeli ve ihtisaslaşmaları teşvik edilmelidir ki, hem doğru hem de daha süratli kararları verebilsinler.
Veselam