Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’i parti genel merkezinde ziyaret etti.

Görüşmenin ardından iki lider, ortak basın toplantısında basına açıklama yaptılar ve muhabirlerin sorularını cevapladılar.

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, her ülkede kriz yaşanabileceğini ve her partinin hata yapabileceğini ancak bir krizin çözülebilmesi için, onu anlamak ve çözümü için adım atmak gerektiğini söyledi. Davutoğlu, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın pazartesi akşamı yaptığı konuşmanın, kaygısını tedirginliğe varacak ölçüde derinleştirdiğini belirterek, sözlerine şöyle devam etti:

“Bu dış mihraklar kimlerdir? Çıkın ve açıklayın”

“Sayın Cumhurbaşkanı, kendi açıklamalarının ve ekonomi yönetimindeki cahil kadrosunun ürünü olan ekonomik krizin sebebini kendisinde arayıp kendisini düzeltmek yerine, bir dış mihrak tanımlaması ile ‘ekonomik kurtuluş savaşı’ diye bir tanımlamada bulundu. Şimdi buradan kendisine çağrıda bulunuyorum: (…) Bir cumhurbaşkanının kurtuluş savaşı başlatacak şekilde çağrıda bulunması, çok ciddi sebeplere dayandığı zaman önemlidir, gereklidir. O zaman şu soruyu sorma hakkımız var: Sayın Cumhurbaşkanı, elinizde bütün istihbarat bilgileri var. Millî İstihbarat Teşkilatının ekonomik istihbarat birimleri var ve iyi de çalıştıklarını biliyorum. Bankacılık sistemine giriş-çıkışlar, Türkiye’den çıkan paralar, giren paralar, dolar hareketlilikleri… Bir tek kuruş, bir tek sent hareket etse, bankacılık sistemi bunun farkına varır. Şimdi Sayın cumhurbaşkanına şu çağrıda bulunuyorum: Çıkın ve açıklayın. Türkiye’yi ekonomik kurtuluş savaşı yapmak zorunda bırakan bu mihraklar kimlerdir? Sadece açıklamakla kalmayın. Bulunduğunuz görev, sorumluluk üstlenme görevidir; şikâyet etme görevi, görünmeyen düşmanlar icat etme görevi değil. Gereğini yapın ve millette bir toplumsal gerilime yol açacak hamasî bir dil kullanmak yerine, bu operasyonları kim yapıyorsa, kim Türkiye’yi yeni bir kurtuluş savaşı başlatmak zorunda bırakıyorsa, onlara devletin ve Türk ekonomisinin gücünü gösterin ve gerekli dersi verin.”

Davutoğlu, Türk Lirası’ndaki değer kaybının çok ağır gelir adaletsizliğine yol açacağını belirterek, cebinde dolar olanların mutlu ve memnun, cebinde Türk Lirası olanların ise kaygılı olduğunu söyledi. Davutoğlu, tasarruf aracı olmaktan çıkan Türk Lirası’nın artık değiş tokuş aracı olmaktan da çıktığını ifade ederek, doların değeri yükseldikçe seçkin bir grubun servetlerinin büyüdüğünü, Türk lirası ile maaş alan esnafın, memurun, çiftçinin ise perişan durumda olduğunu dile getirdi.

Davutoğlu, asgari ücretin artık 220 dolara karşılık geldiğini, bunun da Türk vatandaşlarının saatlik ücretinin 1,30 dolara düştüğü anlamına geldiğini söyledi.

Türk Lirası’nın değer kaybetmesi sonucu Türk bankalarının, işletmelerinin, fabrikalarının da değer kaybettiğini belirten Davutoğlu, o ‘dış mihrakların’ gelip bu varlıklara çöreklenmesinden endişe duyduğunu ifade etti.

Davutoğlu, “Şimdi tablo bu. Türk varlıklarını, Türk Lirasını değersiz kılıyorsunuz, Türk varlıklarını ucuzlatıyorsunuz, dışarıdaki mandacı anlayışa sahip olanların gelip bunlara konmasına sebep oluyorsunuz, sonra da ‘kuruluş savaşı’… Kurtuluş savaşı bir gün vermek gerekirse ekonomik anlamda, sizin bu zihniyetinize karşı kurtuluş savaşı vermek lâzım.” diye konuştu.

“Aba altından sopa gösterme, sen de paketlenirsin”

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener de çok faydalı bir istişarede bulunduklarını belirterek, “Bir kere bir yanlış yaptığınızda kazadır, ikinci defa tekrar ettiğinizde hatadır, üçüncü defa tekrar ettiğinizde tercihtir.” diyerek, hükümetin faiz politikasını bir tercih olduğunu söyledi. Akşener, “Beceriksizliğin, cehaletin sonucunda geldiğimiz nokta bu.” dedi.

Akşener, hükümete, “ ‘Kurtuluş savaşı’ vermek, seçim kazanmaya yönelik aba altından sopa göstermekse, ben daha açığını söyleyeyim, geçmişinde bu dönemleri yaşamış bir kişi olarak, yani öğrenci olaylarının içinde yer almış bir şahıs olarak bilirim ki, kaosu çıkaran, kaosun parçası olan, yönetemez. O da paketlenir. Tecrübemiz bunun üzerinedir. Dolayısıyla bu manâda bizi yönetenlerin ayağını denk alması lâzım.” uyarısında bulundu.

Hükümetin sürekli itibardan bahsettiğine işaret eden Akşener, “İtibar, çok acayip harcamalarla, israfla olmaz, paranızın gücüyle olur, ekonominizin büyüklüğüyle olur, üretiminizle olur, iyi eğitim verdiğiniz gençlerinizle olur ve tarımla sanayinizi birleştirmenizle olur, 21. Yüzyılın teknoloji dünyasında teknolojiye yaptığınız yatırımla olur.” dedi.

Türk yazılım mühendislerinin, yurt dışına gidip ayda 3 bin Euro maaşla çalıştıklarını dile getiren Akşener, şunları söyledi:

“Bir süre sonra bu ülke, yazılımcı bulamayacak noktaya geliyor. Savunma sanayisi ile hep övündük; (…) ama savunma sanayisinin belkemiği yazılımcılardır. Nasıl olacak bu işler? Dolayısıyla siz, aynı müstemleke valisi gibi, ‘Buyurun, bizim işçilerimiz ucuz çalışır. Buyurun gelin’ derseniz, paranızı da yerle bir edip, ekonominizi de yerle bir edip, insanları fakruzaruret içine mahkûm edip, hiçbir plan program yapmadan odağınız seçim kazanmak olursa, yurt dışında, dünyada herhangi bir itibarınız kalmaz.”

Akşener, hükümeti sandıkta vatandaşların oylarıyla göndereceklerini, ondan sonra da en hızlı bir şekilde bu ucube sistemden kurtulacaklarını söyledi. Akşener, muhalefet partilerinin son derece iyi ekonomi kadroları olduğunu, her partinin çözümleri olduğunu ancak hükümetin bunlardan faydalanmadığını ifade etti.

Türkiye’nin sahipsiz olmadığını belirten Akşener, siyasetçiyle siyasetçinin mücadele edeceğini, vatandaşlara düşenin de oy kullanmak olduğunu söyledi.