Saadet Partisi Dış İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Mustafa Kaya, 19 Ekim Pazar günü yapılacak KKTC Cumhurbaşkanlığı seçimlerine ilişkin açıklama yaptı.
Kaya, X hesabından yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:
KKTC CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMLERİ HAKKINDA…
Önümüzdeki Pazar günü 19 Ekim'de, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde (KKTC) çok önemli bir Cumhurbaşkanlığı seçimleri yapılacak. Kıbrıs halkının vereceği karar ne olursa olsun öncelikle başımızın tacıdır. Şimdiden hayırlı olmasını diliyorum.
Türkiye ve KKTC arasındaki ilişki herhangi iki devlet arasındaki bir ilişki değildir. Dolayısıyla ortak geçmişimiz, bugünkü karşılıklı menfaatlerimiz doğrultusunda birlikte yol yürüyüşümüz ve gelecek vizyonumuz bizleri birbirine kopmaz ve koparılamaz bağlarla bağlamıştır. İlişkimizin adı; “karşılıklı ve sorgulanamaz bağımlılıktır.”
24 Nisan 2004 Annan Referandumu maalesef ağır hasarları olan bir yol kazasıdır. Bugün karşı karşıya kalınan risklerin arka planında o gün izlenen yanlış stratejilerin payı büyüktür. Güney Kıbrıs Rum Kesimi’nin (GKRY) 1 Mayıs 2004 tarihinde yani referandumdan hem de 1 hafta sonra sözde Kıbrıs Cumhuriyeti adı altında AB’ye üye yapılması, günümüzde Doğu Akdeniz’de yaşanan tartışmaların temel sebepleri arasındadır.
Bugün gelinen durumda, hem de Annan Referandumu gibi bir süreç yaşanmışken Ada’da “iki devletli çözüm” dışında bir seçeneğin tartışılması KKTC için ölümcül bir hata olacaktır. Ada’da çözümün adı 20 Temmuz 1974 Barış Harekatı ile konulmuş, 15 Kasım 1983 KKTC’nin kuruluş ilanıyla da geri dönülmesi mümkün olmayan bir yola girilmiştir.
Garantör ülke Türkiye’ye düşen görev başta Türk Devletleri Teşkilatı’nda “Gözlemci Üye” olan KKTC’nin tam üye yapılarak tanınmasını sağlamak ve AB’ye de Annan Referandumu sürecinde verdiği sözleri yerine getirmesi için diplomatik çabaları yoğunlaştırmak olmalıdır.
Gazze’de iki yıldır süren soykırım ve İsrail – GKRY arasındaki ilişkinin boyutlarının ortaya çıkmaya başlaması,
Rusya-Ukrayna Savaşı sonrası yeni AB güvenlik mimarisi tartışmalarının zirve yapması,
Doğu Akdeniz'deki hidrokarbon yataklarının varlığının öneminin anlaşılması ve ticaret yollarının kesişme noktası olduğunun daha net ortaya çıkması,
Yunanistan ile uzun yıllardan beri devam eden “Kıta Sahanlığı” ve “Deniz Yetki Alanları” sorunlarının hala devam etmesi gibi başlıklar ortadayken Türkiye ve KKTC arasındaki ilişkiye gelişigüzel bir ilişki muamelesi yapılamaz. Güvenlik kaygılarımız da maddi-manevi gelecek tasavvurlarımız da ortaktır. Seçim sonuçlarının tekrar hayırlara vesile olmasını diliyorum.