Saadet Partisi Genel Başkan Vekili Sabri Tekir, haftalık basın toplantısında gündemi değerlendirdi. Tekir konuşmasında şu ifadelere yer verdi:


"Toplantımızın hemen başında, son haftalarda sınır ötesi operasyonlarda verdiğimiz şehitlerimizi bir kez daha rahmetle anmak,  ailelerine başsağlığı dilemek istiyorum. Ruhları şâd olsun! Siirt Pervari’de şehit olan askerlerimize de Allahtan rahmet diliyor, ailesine başsağlığı diliyorum. Son birkaç haftadır peş peşe yüreğimizi yakan haberler alıyoruz.

Hükûmet Terörle Mücadele Operasyonlarına Dair Bizleri Bilgilendirmelidir


Pençe-Kilit Operasyon Bölgesi'nden hemen hemen her gün şehit haberi geliyor. Son iki haftada verdiğimiz şehit sayısı 16, bir o kadar da yaralılarımız var. Televizyon ekranlarında 1 dakika, sosyal medyada bir satır haberle önümüze düşüp, geçiyor bu haberler...
Sınır ötesi yeni bir harekâtın dile getirildiği şu günlerde hükûmet, devam eden operasyonlar ve olası bir yeni harekâta dair muhalefet partilerini bilgilendirmelidir.
Terörle mücadeleden asla taviz verilemez fakat terörle mücadelenin başarıyla yürütülüp yürütülmediğine dair bilgilendirmenin yapılması hem sağlıklı değerlendirmelerin yapılması hem spekülasyonların önlenmesi bakımından son derece gerekli olduğu bilinmektedir. 

Mehmetçiklerimiz bir bir toprağa düşerken, bu kritiği yapmak artık bir zorunluluk halini almıştır.
Hükûmetin bizleri ve kamuoyuna açık ve net bir bilgilendirmede bulunması insanımızı rahatlatacaktır.
Burada şu uyarıyı yapma ihtiyacını da duyuyorum: Bu sözlerimizin çarpıtılması ve üzerinden de hiç kimsenin algı üretme çabasına girmesini gerektiren bir durum da söz konusu değildir.  


Mülteci Düşmanlığı Şiddete Dönüşüyor

Daha önce de değişik vesilelerle dikkat çekmeye çalıştığımız bir konuyu tekrar gündeme getirmek istiyorum. Ülkemizin bir çok yerinde bu hafta yaşanan mültecilerle ilgili bazı olaylar büyük üzüntü vericidir.

Mülteci düşmanlığının zehirli kökleri, maalesef toplumun derinliklerine inmeye ve nüfuz etmeye başlamış gibi görünmektedir. Bu konuda insanımızın, toplumumuzun ve devletimizi son derece duyarlı ve dikkatli olması gerekmektedir.
Önce Rize’de çay toplayıcılığı yapan 1 Afgan öldürüldü, arkadaşı ise yaralandı.
Birkaç gün önce ise Gaziantep’te hepimizi üzen görüntülere şahit olduk.
Yalan bir haber ve kışkırtma nedeniyle zihinsel engelli yaşlı bir Suriyeli kadıncağızın darp edildiği görüntüler, özellikle sosyal medyada yükselen veya yükseltilmeye çalışılan ırkçı ve istenmeyen bir nefret dalgasının artık şiddete dönüştüğünün veya dönüşme potansiyeli taşıdığının bir göstergesi kabul edilmeli, gerekli tedbirler alınmalıdır.
Elbette ülkemizin maruz kaldığı göç dalgası ve hükümetin bu konudaki kontrolsüzlüğü önceleyen politikaları ülkemizin en önemli meselelerinden biridir. Bu herkesçe kabul edilen bir durumdur.

Kontrolsüz Göçün Asıl Sorumlusu Ak Parti İktidarıdır
Ancak bunun çözümü tüm mültecilere yönelik bir nefret dalgası oluşturmak değildir.
Son zamanlarda insanımız yükselen enflasyon ve bunun sonucu derinleşen geçim sıkıntısı içindedir. Geçim sıkıntısı nedeniyle toplumun sinir uçları gittikçe daha da tahrip olmaktadır. Siyasilerimiz başta olmak üzere kamu görevlilerinin ve vatandaşlarımızın söylem ve eylemlerine dikkat etmeleri gerekmektedir.  

Bilinmelidir ki; artan pahalılık, işsizlik, konut fiyatları artışı ve kontrolsüz göçün asıl sorumlusu bu konularda sağlıklı, güvenilir ve ileriye yönelik umut vadeden politikalar üretemeyen Ak Parti iktidarı ve hükümettir.
Hesabın sorulması gereken yer de buralarıdır.!
Toplumun bazı haklı beklentilerinden yola çıkarak, mülteci sorunu üzerinden siyasi kimlik oluşturma ve başarı elde etme gayretine yönelik ve toplumu zehirleyen söylem ve eylemlerden vazgeçilmelidir.  

Olayları sadece seyreden, kamuoyunun tepkisine göre söylem geliştiren ve hatta değiştiren Sn. Cumhurbaşkanı’nın da artık soruna çözüm getirecek kararlı tavır takınması, daha büyük ve de daha acı hadiselerin yaşanmasının önüne geçmesini sağlayacaktır.
Unutulmamalıdır ki; bir kıvılcım, günlerce sürecek bir yangının başlaması için yeter bir sebep olabilmektedir.!

RTÜK, İktidarın Aparatı Oldu
Değerli basın mensupları; RTÜK, CHP lideri Sayın Kılıçdaroğlu’nun sosyal medya hesabından yaptığı açıklamaları eşzamanlı yayınlayan dört televizyon kanalına para cezası verdi.
Sayın Kılıçdaroğlu'nun gündeme getirdiği iddialara yer verdiği gerekçesiyle bazı medya kuruluşlarına verilen bu cezalar, muhalefetin sesini ve nefesini baskılamaya yönelik adımlar olarak değerlendirilebilir.

İddiaların doğruluğu bir tarafa, bu iddiaların "kamuoyunu yanıltma" gerekçesiyle cezalandırılması, muhalefetin iktidara yönelik her türlü eleştirisinin aynı şekilde değerlendirilerek sesinin kısılmasına yol açacak cinsten cezalandırmalardır.
Haber alma ve bilgilendirme özgürlüğü temel bir haktır. Ne olursa olsun korunmalıdır. RTÜĶ, verdiği bu ceza ile hükûmetin medya üzerindeki baskısı için aparat görevini üstlenmiştir. Bu, zamanla geri tepecek yanlış bir tutumdur.
Bu karar aynı zamanda şunun mu göstergesi olmaktadır: 2018 seçimlerinden önce medyayı istediği gibi kontrol edebilmek için, kamu bankalarından 750 milyon dolarlık kredi açtıran iktidar, yine bir seçim hazırlığına girmiştir. Durum bu mudur?
Fakat unutulmamalıdır ki, seçimin sonuçları aziz milletimiz tarafından özgür iradeyle sandıkta belirlenecektir.! Birileri, sandıkta teslim etmeyeceklerini söylüyorsa da, sandık belirleyici olacaktır. Sandık şimdiye kadar neyi belirlemedi ki? 20 yıllık AKP iktidarını da belirleyen sandık değil midir?
6 İktidarın Türkiye’ye Maliyeti Her Geçen Gün Artıyor
Muhterem arkadaşlar; yılın ilk 5 ayını geride bıraktık. 2023'e kaldı 7 ay..
2023 hedeflerine dair kurulan büyük büyük cümlelere bakıyoruz, bir de bugün ülkemizin içinde bulunduğu duruma bakıyoruz; maalesef arada dağlar kadar fark var...
İktidarın akıl almaz, hatta gittikçe kaotik hale gelen politikaları neticesinde her geçen gün ağırlaşan hayat şartları nedeniyle çok önemli ekonomik bedeller ödüyoruz.
-İnsanlar başını sokacak ev bulmakta zorlanıyorlar. 2021 yılında dünyada konut fiyatlarının en çok arttığı kentler arasında ilk üç sırada İstanbul, Ankara ve İzmir var. Hükümetin âlâyı vâlâ ile takdim ettiği “konut kredisi politikası “ da sadece varlıklı kesime hitap ediyor.
-İnsanımız temel gıda maddelerine ulaşamaz hale gelmiştir. Marketlerde ürünlere kota konuluyor, litrelik sütlere bile alarm takılıyorsa eğer, artık var gidin gerisini siz tahmin edin.
-Almanya’daki, Amerika’daki %7-8’lik enflasyon oranlarını felaket olarak göstermeye çalışan yandaş medya ülkemizdeki %70’lik enflasyonu ve gittikçe kötüleşen diğer ekonomik ve mali göstergeleri görmezden geliyorlar.
-G20 ülkeleri içinde yılın ilk üç ayında gıda fiyatlarının en çok arttığı ülkelerden birisiyiz.
-Yükselen enflasyon ve Kur Korumalı Mevduat gibi akıl dışı modeller ülkemizi sonu gelmez tehlikeli mecralara doğru sürüklemektedir. Bir taraftan gelir adaletsizliği her geçen gün daha da derinleşip sosyal patlamaya doğru giderken, diğer taraftan ülkenin iç borç stokunda faiz yükü anapara miktarını geçmiş bulunmaktadır.

Orta Sınıf Çöküyor, Dar Gelirlilerin Sayısı Artıyor

Dünya eşitsizlik liginde zaten Avrupa’nın çok altında olan ülkemiz, Ortadoğu ve Afrika ülkeleri arasında da en son sıralara gerilemiş durumdadır.
Ülkemiz eşitsizlik endeksinde sadece gelişmiş ülkelerin değil Bolivya, Fas, Senegal, Gabon gibi ülkelerin bile gerisinde kalmış; Dominik ve Papua Yeni Gine gibi ülkelerle birlikte en dipte yer alır hale gelmiştir.
Hem ülke olarak hem de vatandaş olarak borç sarmalı içinde debeleniyoruz.
Borç ve kredi sarmalı ile zengin daha zengin olurken orta sınıf çökmekte, dar gelirli kesim de çok daha genişlemektedir.
Merkez Bankası rakamlarına göre; Mart 2022 itibariyle son 1 yılda birikimi olanlar varlıklarını ikiye katladı.
Servet sahiplerinin varlığı 2 trilyon 690 milyar TL'den 4 trilyon 310 milyar TL'ye çıktı.
-Bu tutarın 705 milyarı sadece kurdaki artış nedeniyle Döviz Tevdiat Hesabı mevduatından kaynaklanıyor.
Parası olmayan vatandaşın borcu ise 200 milyar lira arttı ve 1.1 trilyon lirayı aştı.

Vatandaşın Kredi ve Kredi Kartı Borcu 20 Yılda Tam 174 Kat Arttı
Bu borç artışının 120 milyarı kredi kartı, 75 milyarı da ihtiyaç kredisi artışı kaynaklıdır
Ak Parti'nin iş başına geldiği 2002 yılı ile kıyaslarsak;
2002 yılı sonunda tüketici kredileri ve kredi kartları borçları toplamı 6,7 milyar liraydı.
-Peki şimdi? 2022 Mart sonu itibariyle aynı borç miktarı tam 174 kat artmıştır.
20 yılda 174 kat artış! Hedef 2023'tü değil mi? 2023’e şurada sadece bir yıl var. Bu kafayla, bu anlayışla ve bu duyarsızlıkla  önümüzdeki yıl bu artış 200 katı da aşacak gibi görünmektedir.
Bu borçlu kesimin %71'ini ise orta ve alt gelir grubu oluşturuyor.
Ancak borçlar artık ödenemez noktaya gelmiştir. Öyle ki mahkemelerdeki icra dosyası sayısı 24 Mayıs 2022 itibarıyla önceki 2021 yılı sonuna göre 926 bin artarak 23 milyon 497 bine yükselmiştir.
İşte gördüğümüz gibi, iktidar yanlış politikaları ile sadece çarşı pazardaki ürünlerin fiyatının artmasına sebep olmakla kalmıyor.
Aynı zamanda emekçinin, dar gelirlinin, memurun, asgari ücretlinin, gençlerin emeğini heba ediyor, hatta sonuçları itibariyle adeta gasp ediyor.

4. Liderler Zirvesi
Bu kötü gidişata bir an önce son verilmesi gerekmektedir. Milletimizin tarihsel sorumluluğu bunu gerektirmektedir. Milletimiz, 19. Y.yıl ikinci yarısında başlayıp 20. Y.yıl ortalarına kadar devam eden mali prangalara tekrar mahkum olmamalıdır. Bu konuda mutlaka kararlı olunmalıdır.
Bu hafta sonu "Liderler Zirvesi"nin 4.'sü Gelecek Partisinin ev sahipliğinde gerçekleştirildi.
6 siyasi partinin genel başkanları, çalışmalarını büyük bir samimiyet ve gayret içinde sürdürmektedirler.
6 siyasi partinin yetkili kişi ve kurulları da tüm bu çalışmaları ete kemiğe büründürmenin gayreti içinde, ellerinden geleni yapmaktadırlar.
Son yapılan toplantıda temel ilkeler üzerinde mutabakat sağlanmış, ve mutabakat metni de kamuoyuna deklare edilmiştir.
Deklare edilen bu 10 temel ilke ülkemizin ve milletimizin şu an en çok ihtiyaç duyduğu temel hususlara ilişkindir.
Alınan karar gereğince, çok kısa bir zaman içerisinde bu ilkeler doğrultusunda atılacak somut bazı adımlar da aziz milletimize duyurulacaktır.
Birileri her gün

başka suni gündemlerle gerçek gündemleri gölgelemek istese de,

baskı ve korkuyla sonuç alabileceğini sansa da,

muhalefeti cezaevi ile tehdit edecek kadar dengeyi kaybetse de;
6 siyasi parti kararlılıkla yoluna devam edecek, ve yepyeni bir başlangıcı hep birlikte gerçekleştirecektir.

Hiç kimse umutsuzluğa, endişeye kapılmasın! Bu böyle gitmez,  gitmeyecek, gitmemesi de gerekir!


Ülkemizi Yeniden Toparlayacak ve Bu Karamsar Tabloyu Değiştireceğiz
Saadet Partisi olarak, aziz milletimize bir kez daha seslenmek istiyoruz. Ülkemizi ve milletimizi, müsrif ve duyarsız bir iktidarın yol açtığı bu ağır maliyetlerden ve sırtına yüklediği yüklerden kurtarma azmindeyiz.
Daha adil, daha müreffeh, daha huzurlu, daha mutlu “yaşanabilir bir Türkiye’yi” milletimizle birlikte yeniden inşa
edeceğiz. Saadet Partisi'nin varlığı, bunun teminatıdır!
Biz bunca sorunun nasıl ve niçin meydana geldiğini de bu sorunların kökenini de çözümünü de iyi biliyoruz.
-Nepotizme (eş dost, akraba kayırmacılığına) değil liyakate,
-Torpile değil ehliyete,
-Nobranlığa değil hoşgörüye,
-Üstünlerin ceberut yönetimine değil hukukun üstünlüğüne,
-Otoriterliğe değil demokrasiye riayet eden, önem veren bir yönetim kuracağız...
-İstişareyi, ortak aklı ve kurumsal devamlılığı esas alacağız.

Çok kısa bir zaman içinde ülkemizin yeniden toparlanacağını, toparlandığını ve bu karamsar tablonun milletimizin kararlılığı ile kısa zamanda değiştiğini hep birlikte göreceğiz.
Basın toplantımıza katılımınız için teşekkür ediyor; hayırlı günler diliyorum."