Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin son yıllarda hızla artırdığı savunma yatırımları, bölgedeki dengeleri yeniden tartışmaya açıyor. İsrail’den BarakMX hava savunma sistemi alan, ABD’den kullanım fazlası zırhlı talebinde bulunan Rum yönetimi bu kez rotayı Avrupa Birliği’ne çevirdi. AB’nin SAFE programına sunulan yeni listede savaş helikopterlerinden İHA’lara, karakol gemilerinden zırhlı araçlara kadar geniş bir yelpaze bulunuyor. Brüksel’e gönderilen 1.2 milyar euroluk talep paketi, silahların yönünün Türkiye ve KKTC tarafına çevrileceği yorumlarını da beraberinde getirdi. Bu adım, Kıbrıs’ın güneyinde uzun süredir devam eden silahlanma sürecinin yeni bir aşamaya geçtiğine işaret ediyor.
Rum Yönetimi SAFE Programı ile silahlanmayı derinleştiriyor
AB silah desteği gündemi, Rum yönetiminin SAFE programına yaptığı başvuruyla tekrar ısındı. SAFE, üye ülkelere düşük faizli ve uzun vadeli kredi imkânı sunarak savunma kapasitesinin güçlendirilmesini amaçlıyor. Rum yönetimi de bu program kapsamında hazırladığı 1.2 milyar euroluk talep listesini Komisyona iletti.
Listeye bakıldığında kara, hava ve deniz unsurlarının aynı anda güçlendirilmeye çalışıldığı görülüyor. Özellikle kara kuvvetlerine yönelik yeni zırhlı araçlar ve top bataryaları, Rum ordusunun kara kapasitesini ciddi oranda artırabilir. Hava tarafında ise Fransa’dan alınan 6 H145M tipi helikoptere ek olarak 6 yeni helikopter isteniyor. Ayrıca insansız hava araçları ve İHA-savar sistemleri de paketin önemli başlıkları arasında yer alıyor. Bu unsurların tamamı, GKRY’nin son dönemde savunma alanındaki hızlı hareketliliğinin somut göstergesi olarak değerlendiriliyor.
Kıbrıs’ın Güneyinde deniz gücü hesapları: Karakol gemileri devrede
Silahlanma listesinin bir diğer dikkat çeken bölümü deniz kuvvetlerine ayrılan pay oldu. Rum yönetimi, Fransa ve İtalya üretimi karakol gemileri ile Doğu Akdeniz’de daha görünür bir güç olmayı hedefliyor. Bu gemiler, özellikle kıyı güvenliği ve keşif görevlerinde ön plana çıkıyor.
Doğu Akdeniz’de yaşanan enerji ve güvenlik tartışmaları göz önüne alındığında, Rum yönetiminin deniz gücünü artırma çabası dikkat çekiyor. Hem sondaj bölgeleri hem de devriye hatları açısından gemilerin stratejik bir rol üstleneceği düşünülüyor. Rum yetkililerin bu hamleyi “savunma modernizasyonu” olarak tanımlasa da Türkiye ve KKTC, bu adımları bölgedeki hassas dengeleri etkileyebilecek bir gelişme olarak değerlendiriyor. Sürecin Brüksel tarafından nasıl şekillendirileceği de merak konusu.
ABD’den beklenen hibe ve üs modernizasyonu gündemde
AB silah desteği arayışına paralel olarak ABD’nin de Rum yönetimine yeni katkılar sunması bekleniyor. Washington, GKRY’yi “dost ülkeler” listesine almasının ardından askeri iş birliğini aşamalı olarak genişletiyor.
Özellikle Baf’taki Andreas Papandreu Hava Üssü ile Mari (Tatlısu) yakınlarındaki Evangelisk Florakis Deniz Üssü’nün modernizasyonu, ABD’nin bölgeye olan ilgisinin somut bir yansıması olarak görülüyor. Bu modernizasyonun ardından Amerikan ordusunun ihtiyaç fazlası silah ve mühimmatı Rum ordusuna hibe edebileceği belirtiliyor.
Bu destek, küçük kalibre mühimmattan lazer güdümlü füzelere, zırhlı araçlara monte edilecek makineli tüfeklerden gece görüş sistemlerine kadar geniş bir listeyi kapsıyor. Böylece Rum ordusunun hem teknik kapasitesinin hem de operasyonel kabiliyetinin artırılması hedefleniyor.