Bu aramanın idarî soruşturmayı gerektiren bir durum olduğunu ileri süren Üzeyir Çakmaktaş, “Konunun hassasiyeti dikkate alınarak sorumlu ve/veya sorumlular hakkında gereken işlem yapılmalıdır” diye yazdı. Çakmaktaş, şunları kaydetti:
“Neler oluyor? Bu ne demek? Bu talimatı kim verdi? Bugün saat 18.45 sularında İstanbul Vadi’deki ofisinden çıkıp trafikte seyreden Alaattin Çakıcı ve arkadaşlarının araçları İstanbul KOM ekiplerince durduruldu, arandı.
Görevlendirilmiş KOM ekibi, yapılana rutin uygulama demiş! Polis, gerek duyarsa her vatandaşı çevirebilir, arayabilir. Bu, polisin görevidir. Görevini yapan polise saygı duyarız. Ancak, CHP ve HDP’nin TBMM’de eylem birliği yaparak Alaattin Çakıcı’yı “terörist” yaftasıyla suçlaması ile eşzamanlı bu tasarruf, akıllarda soru işareti bırakmış, oldukça da manidar bulunmuştur.
KOM, yol kontrolü yapmaz; yapmışsa nokta atışı olarak alınan bir talimatın gereğini yapmıştır. CHP ve HDP’nin “terörist” suçlamasına maruz kalan Alaattin Çakıcı’yı güzergahta durdurarak kontrole tabi tutmak, olsa olsa FETÖ ve PKK zihniyetli kriptoların işi olabilir. Güzergâhta teröristlere hedef gösterilen birinin aranması, akla başka bir şey getirmiyor.
O noktada arama-konrol yapılarak bölgeye, mekâna dikkat mi çekilmek istendi? Malum, İstanbul Vadi’de Alaattin Çakıcı’nın ofisi olduğu gibi Mehmet Ağar’ın oğlunun, eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’un oğlunun da ofisi var.
Terörist ithamına maruz bırakılarak PKK’ye,DHKP-C’ye hedef gösterilen Alaattin Çakıcı’nın manidar zamanda ve mahalde durdurularak aranması, idari soruşturmayı gerektiren bir durumdur. Konunun hassasiyeti dikkate alınarak sorumlu ve/veya sorumlular hakkında gereken işlem yapılmalıdır.
Terörist, Mahir Çayan’dır, Selahattin Demirtaş’tır! #AlaattinÇakıcıteröristdeğildir”