Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, partisinin Antalya’da gerçekleştirilen Yıllık Değerlendirme Toplantısı’nın açılışında partililere hitap etti.
Konuşmasında 6 muhalefet partisi liderinin 12 Şubat’ta yaptığı Ahlatlıbel Toplantısını da değerlendiren Davutoğlu, iktidar temsilcilerinin toplantıya dair eleştirilerine cevap verdi.
KAPSAYICILIK, EMPATİ, İŞLEVSELLİK
Davutoğlu, toplantının 3 temel özelliğinin kapsayıcılık, empati ve işlevsellik olduğunu anlattı.
“Laiklik, milliyetçilik, muhāfazakârlık”
Toplantının özelliklerinden birinin kapsayıcılık olduğunu ifade eden Davutoğlu, “Gururla söylüyorum, Tanzimat’tan beri son 200 yıl içindeki modernleşme tarihimizde, Cumhuriyetimizin 100 yılındaki Cumhuriyet tarihimizde ve demokrasimizin son 75 yılındaki demokrasi tarihimizdeki bütün ana akımlar, o masanın etrafındaydı.” dedi.
Toplantının ikinci özelliğinin, temsilcilerin kendi geçmişleri ve mahalleleriyle yüzleşmeleri olduğunu dile getiren Davutoğlu, jakoben, 28 Şubatçı bir laiklik yerine özgürlükçü laikliğin; ayrıştırıcı, kalıplaştırıcı, dikte edici sloganik bir milliyetçilik yerine ortak aidiyet bilincine, insan haklarına dayalı demokratik milliyetçiliğin; otoriterliğe giden, körü körüne itaati öngören otoriter muhāfazakârlık yerine İslâm’ın öngördüğü şahsiyetli, özgürlükçü bir muhafazakârlığı ortaya koyduklarını söyledi.
Yüzleşme ve empati
Davutoğlu, “İşte biz buyuz. Kendimizle yüzleşeceğiz. Evet, biz de yüzleşiyoruz. 28 Şubat’ın baskıları karşısında direnenler, bugün eğer kendileri bir baskı düzeni kurmuşsa, 28 Şubat’ın yolsuzluklarına karşı gür sesle haykıranlar, kendileri bir yolsuzluk düzeni kurmuşlarsa ve yoksulluğun her türünü bu topluma yaşatıyorlarsa, evet, önce biz eleştireceğiz, önce biz sesimizi yükselteceğiz. İşte bu empati kültürü, Türkiye’yi kurtaracak olan. Birbirimizi anlayacağız.” diye konuştu.
Davutoğlu, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun başörtüsü özgürlüğünden bahsetmesinin, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in de Türkiye’nin bütünlüğü içinde bütün vatandaşların eşitliğinden bahsetmesinin kıymetli olduğunu söyledi.
Davutoğlu, “Bir araya gelmişsek, bundan millet memnundur, iktidarı gidecek olanlar rahatsızdır. Bırakın onlar rahatsız olsun. Biz, milleti memnun etmeye devam edeceğiz.” dedi.
Zaman zaman karşılaştıkları “bazı partilerin peşine takılmak” eleştirisine de cevap veren Davutoğlu, deprem olduğunda apartman komşularına partilerine göre yardım edilmediği gibi, Türkiye bir deprem ve yangın yaşarken de yardımlaşmak için parti kimliklerine bakılmayacağını ifade etti. Davutoğlu, “Biz, Türkiye’nin birliği için herkesle bir arada olmaya kararlıyız.” dedi.
İşlevsellik
Toplantının üçüncü özelliğinin işlevsel bir program üzerinde çalışılması olduğunu ifade eden Davutoğlu, “Parlamenter sistem önerisi getiriyoruz, ‘Bu masada bir şey yok’ diyenler.” dedi.
Toplantıdan iktidarın ve rövanş almak için ‘aç kurtlar gibi bekleyen’ çevrelerin rahatsız olduğunu dile getiren Davutoğlu, oturma düzeni iddialarıyla toplantıyı hafife alma sürecinin bittiğini, şimdi telâş sürecinin başladığını söyledi.
“Bizimki Halil İbrahim, onlarınki kurtlar sofrası”
Davutoğlu, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin yuvarlak masa eleştirisine cevap verirken, Türkiye kültüründe sofraların sinilerle birlikte yuvarlak masa şeklinde olduğunu belirterek, iktidarın masasının köşeli, kendi masalarının yuvarlak olduğunu söyledi.
Türkiye kültüründeki yuvarlak masayı bir “Halil İbrahim Sofrası” olarak nitelendiren Davutoğlu, “İşte o organize suç örgütü ilân ettikleri Sedat Peker’in açıkladığı günlerde söylemiştim; bizimkisi Halil İbrahim sofrası, onlarınki rahmetli Kemal Tahir’in deyimiyle kurtlar sofrası. Masası onun için köşeli. Köşede oturanı şöyle bir itiveriyorlar, masadan aşağı indiriyorlar ve sonra yiyorlar. Dikkat edin, eski arkadaşlar hep birbirlerini yiyerek bu hāle geldiler. Onlarınki kurtlar sofrası.” diye konuştu.
“Bahçeli, 28 Şubat’ın başbakan yardımcısıdır”
Bahçeli’nin TBMM Grubu Toplantısında dile getirdiği “Vesayete beşinci kol faaliyetiyle hizmet eden zillet ittifakının, 28 Şubat’a gün vermesi elbette tesadüfi değildir. Su aka aka yatağını bulmuş, zillet koalisyonu tarafını deşifre etmiştir.” şeklindeki sözlerine de cevap veren Davutoğlu, “Bu memlekette 28 Şubat’tan son bahsetmesi gereken kişi Bahçeli’dir; çünkü 28 Şubat’ın başbakan yardımcısıdır Bahçeli.” dedi.
Neden 28 Şubat?
İkinci liderler toplantısının tarihi olarak 28 Şubat’ı belirlemelerinin sebebini tekrar dile getiren Davutoğlu, toplantıyı pazartesi günü yapmak istediklerini, önlerinde pazartesi gününe denk gelen 21 Şubat, 28 Şubat ve 7 Mart tarihleri olduğunu, 21 Şubat çok erken, 7 Mart da çok geç olacağı için 28 Şubat tarihini seçtiklerini anlattı.
“28 Şubat’ın başörtüsü yasağını meşrulaştıran Bahçeli’dir”
28 Şubat’ın başörtüsü yasağını TBMM’de meşrulaştıran kişinin Devlet Bahçeli olduğunu ileri süren Davutoğlu, 1999’da MHP Antalya Milletvekili Nesrin Ünal’ın, TBMM’deki yemin törenine başörtüsünü çıkararak katıldığını hatırlattı. Davutoğlu, Bahçeli’nin Ünal’a baskı uygulayarak başını açtırdığını söyledi. Davutoğlu, “Yarın devran değişsin, herkese aynı yasağı yine uygular. Peki, hani diyorlar ya ‘Kazanımlarımızı kaybederiz’, Sayın Erdoğan her gün istismar ediyor; peki, Kur’ān eğitimini kısıtlayan genelgeleri kim yayınladı? Hangi hükümet yayınladı Kur’ān eğitimini kısıtlayan genelgeleri? Kesintisiz eğitim ne zaman uygulamaya kondu? Batı Çalışma Grubu, hangi hükümet döneminde çalıştı Sayın Bahçeli? Bunun hesabını ver, bunun! Biz 28 Şubat’a direnirken, sizler Ankara’nın koridorlarında 28 Şubat kararlarını uyguluyordunuz.” diye konuştu.
Bahçeli’nin, “Türkiye’nin yönetilmediğini iddia ediyorlar ancak enkaza iktidara gelseler ne yapacaklarını, nasıl yöneteceklerini, hangi politikaları takip edeceklerini dahi söylemekten aciz kalıyorlar.” Şeklindeki cümlesini de hatırlatan Davutoğlu, “Yani enkaz olduğunu kabul etti. Mesele enkazı kaldırmaksa Sayın Bahçeli, sen enkazın başından şöyle bir çekil, biz o enkazı kaldırmayı, yeni bir bina inşa etmeyi de biliriz Allah’ın izniyle. Sen enkazın başından bir çekil, gölge etme bu milletin üstüne.” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “O masadan bir şey çıkmaz” iddiasına da karşılık veren Davutoğlu, o masadan Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem mutabakatı çıktığını dile getirdi.
Davutoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “Diğer partilerle bir araya gelebilir misiniz?” sorusuna “Haşa” diye karşılık verdiğini de hatırlattıktan sonra, “Peki, Sayın Erdoğan, 15 Temmuz’dan sonra hep beraber Yenikapı’da birlikte değil miydik? O tablo, güzel bir tablo değil miydi?” diye sordu.
“Kaybediyorsunuz; gittikçe yalnızlaşıyorsunuz”
Davutoğlu, “Bizim bütün milleti bir araya getirin çağrımız yerine Sayın Bahçeli’nin ülkeyi bölün çağrısına ayak uydurdunuz ve ülkeyi kutuplaştırdınız. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi diye bir sistem getirdiniz, bu kutuplaşmayı yasaklarla tahkim etmeye kalktınız. Halbuki önünüzde tarihî bir fırsat vardı. O masayı siz kurabilirdiniz. Bakın, cumhurbaşkanı seçildikten bu yana, 2018 24 Haziran’ından bu yana neredeyse 4 yıl geçti. Ülkenin cumhurbaşkanı olarak bütün liderleri toplayabilirdiniz. Pandemi oldu. Onu vesile kılıp toplayabilirdiniz, birlikte mesaj verelim diye. Ekonomik kriz oldu. Onu vesile kılıp toplayabilirdiniz. Sel oldu, yangın oldu. Allah aşına, bir cumhurbaşkanının birinci meselesi milleti bir arada tutmak değilse nedir? Siz, milleti bir arada tutmayı unuttunuz. Onun için en yakın arkadaşlarınızı bile ihanetle suçluyorsunuz. Sizin için yıllarını feda etmiş arkadaşlarınızı birer birer tasfiye etmekten, birer birer üstlerine trol çeteleri sürmekten çekinmediniz ama kaybediyorsunuz. Gittikçe yalnızlaşıyorsunuz. En güçlü olduğunuz anda aslında en yalnız ānı yaşıyorsunuz; çünkü sizin yüzünüze hakikati konuşacak birisi yok.” diye konuştu.
İktidarın Altılı Masası
Davutoğlu, “Altılı masa” denilerek küçümsenen “Ahlatlıbel Masası”na yönelik eleştirileri cevapladıktan sonra, Altılı iktidar masasında kimlerin yer aldığını şöyle sıraladı:
1- Yola yoksullukla, yolsuzlukla, yasaklar la mücadele diye çıkıp memleketi yoksulluğa boğan, yolsuzlukların her türünü meşrulaştıran, yasakların her türlüsünü uygulayan AK Parti yöneticileri.
2- Kutuplaşmayı bir yol ve yöntem zannedip, milleti kutuplaştırarak 28 Şubat zihniyetini bugüne yansıtmaya çalışan, 28 Şubat’ın Başbakan Yardımcısı Sayın Bahçeli ve MHP yönetimi.
3- “Şeytan Ayetleri”ni basıp, bu topraklarda Hz. Peygambere en büyük hakareti yaparak provokasyon yapan, son 60 yılın her türlü ajitasyonunda yer alan ve 28 Şubat’ın ideoloğu, başörtüsü düşmanı, ezanın aslıyla okunmasına karşı çıkan Perinçek.
4- Bütün bu otoriter yolsuzluk düzeninde her tülü yolsuzlukla kasalarını dolduran rantiye sınıfı ve yüksek faizle her yıl kârlar elde eden faizci sınıf. Faizciler ve rantiyeciler.
5- 90’lı yıllarda Susurluk’la birlikte gördüğümüz, sonra tasfiye edildiğini düşündüğümüz ama şimdi hortlayan kara para aklayıcıları, marinaya çökenler, kokain ticaretinden beslendiği iddia edilenler, milletvekillerine maaş verenler, medyayı maaşa bağlayan mafyatik çete grubu.
6- Dış mihraklar. Elinde Halk Bankası dosyasını tutup Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ‘Aptallık etme’ diye mektup yazarak ve randevu verme karşılığında Cumhurbaşkanı Erdoğan’a her istediğini yaptıran, Ermeni soykırımı iddialarını bile kabule kadar götüren Trump ve Amerika. 36 askerimizi şehit ettikten sonra Erdoğan’ı ve hükümet temsilcilerini dakikalarca kapısının önünde bekleten ve dediğini yaptıran Putin, Rusya. 4 yıldır 15 Temmuz’un faili olduğunu iddia ettikleri ancak birdenbire en yakın dost ve şahlanış döneminin arkadaşı ilân edilen Birleşik Arap Emirlikleri.
Davutoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, “Sizin bir daha 15 Temmuz şehitlerinin aziz kanları üzerinden siyaset yapma hakkınız olmayacak.” diye seslendi.