"Edepsizden vefa zehirden şifa beklenmez"

İsmail Müftüoğlu, "Edepsizden vefa zehirden şifa beklenmez" başlıklı bir yazı kaleme aldı.

Abone Ol

Ülkemizde siyasi dedikodularla meselelerin gerçekleri gizlenmektedir. Bu edep dışı davranışlar, maalesef tabanda makes bulmaktadır. Yani bir nevi edep dışı uygulamalar takdir görmektedir. Oysa edep, insanlara lütuf ile muamele etmektir. Ayrıca utanılacak şeylerden insanları korumaktır.

Onun için Tirmizî der ki: “Bir babanın çocuğuna bırakacağı en değerli şey edep ve terbiyedir.” İmam Malik de buyurur ki: “İnsanlık adabını ilimden önce öğrenmek lazımdır.” Keza İbn Ata da: “Edepten mahrum kalan, cümle hayırlardan mahrum kalır” demiştir.

Çünkü: “Edebi olmayanın ilmi, sabrı olmayanın dini, iffet ve korkusu olmayanın Hakk’a bağlılığı yoktur.” Hemen hemen her konuşmasında bi-edep konuşanların sözüne itibar etmek doğru değildir. Onların çoğu edep dışı konuşmalarıyla günaha girmektedir. Süleyman Çelebi der ki:

Her nefesde eyledik yüz bin günâh

Bir günâha etmedik hiçbir gün âh

Yani nedamet duymadık, edep dışı konuşmalara devam eden siyasilere, kariyer sahibi insanlara itibar etmekten vazgeçemedik. Oysa:

Sedirde edepsizlik eden, eşiğe red;

Eşikte edepsizlik eden kapıya tard

edilir. Bu gibilere iltifat edilmez. Onlara asla makam tevdi edilmez. Bu gibiler için Mevlâna der ki:

Âdem-i zâde eger bi edeb est âdem nist

Fark der cism-i beni Âdem ü hayvan edeb est

Çeşm be küşâ-yı bi-bîn cümle kelâmullâh râ:

Ayet ayet hemegi ma’nî-i Kur’ân edeb est.

Yani, Âdemoğlunun eğer edepten nasibi yoksa, âdem değildir. Âdemoğlu ile hayvan arasındaki fark edeptir. Gözünü aç da bak, cümle kelâmullaha, Kur’anın bütün ayetlerinin manası edepten ibarettir.

Bunun farkında olmayanların konuşmalarına itibar edilemez. Onların konuşmalarından rahatsız olmayanların edep imtihanı ise tartışma konusudur.

Onun için denir ki:

Ehl-i irfan arasında aradım, kıldım taleb

Her hüner makbûl imiş, illâ edeb, illâ edeb.

Edep ölçülerini dikkate almadan konuşanların dilinden, edepli olanlar anlayamıyor. Zira bunlar konuşurken ahkâm kesiyor ama konuştuklarının yalan olduğunu bilerek siyasi rant için konuşmalarına devam ediyor. Maalesef bunlar siyasi taassup gereği de alkışlanıyor.

Ey kişi! Konuş bize yazar dilinden

Zira biz anlamayız Pazar dilinden…

Azmî de der ki:

Kim ki kâr ü pîşesin isyân eder

Şüphesiz ol rızkına noksân eder

Nitekim işi gücü Allah’a karşı itaatsizlik olanların kötülükleri (yalanları) ancak kendilerinedir. Nimetten mahrum olacak onlardır.

Malumdur ki, edep yoksunu insanları dinleyerek, onlara siyasi prim vermek Gayretullaha dokunur, felaketlere yol açar. Toplumda kaos oluşmaya başlar. Çünkü edepsiz insanlar konuşmalarıyla karşısındakileri de edepsiz eder. Böylece, toplumda dejenerasyon ziyadeleşir, fitne ateşi ziyadeleşir.

Üstelik edepsizlik yapan siyasilerin ülkelerine verdiği zarar ziyan çoktur. Bu gibiler için denir ki:

Bir yol bulur kendine, dere tepe düz gider

Nice yüzlere bakıp, o yine yüzsüz gider

Bir iman ki unutmuş, utanıp, sıkılmayı;

Sığır gelmiş dünyaya, dünyadan öküz gider.

Sonuç olarak Cenap Şahabettin’in dediği gibi: “Sırasında okşayan el kadar, sırasında döven el de öpülmeye layıktır.” Onun için siyasetçilerin büyük bir bölümü rezil ederken, çalışanı da, çalmayanı da takdir etmek, hakşinas olmanın gereğidir. Zira öpülmesi gereken el ısırılmaz. Ama unutmamak gerekir ki, eloğluna güvenilmez. Edepsizden vefa, zehirden şifa beklenmez, gelmez.

Hele hele devamlı yalan konuşan, milletine tepeden bakan, milli emlaki talan ettiren, çalmayı mubah gören, böbürlenen, yere göğe sığmayan, edep dışı konuşmalar yapanlardan, kim olursa olsun, fayda beklemek akıl tutulmasıdır.

Rahman ve Rahim,

Kadir ve Muktedir,

Gaffar ve Settar olan Allah’a emanet olunuz.

Selam doğru yola uyanlara olsun. (Taha/47). 07.08.2025