GÜNDEM

Erdoğan: Sezen Aksu, şarkılarıyla insanımızın duygularına tercüman olmuş bir sanatçımızdır.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hz. Adem Efendimize uzanan dilleri koparmak da bizim görevimizdir.” sözüne açıklık getirmesi istenince, “Benim oradaki hitabımın muhatabı Sezen Aksu değildir. Sezen Aksu, Türk Müziğinin önemli bir ismidir. Şarkılarıyla insanımızın duygularına tercüman olmuş bir sanatçımızdır.” dedi.

Abone Ol

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, cuma namazını kıldığı Çamlıca Camisinde cami cemaatine yaptığı konuşmada, Sezen Aksu’nun kamuoyunda tartışmalara sebep olan “Şahane bir şey yaşamak” isimli şarkısında geçen “Selâm söyleyin o cahil Havva ile Adem’e” mısrası konusunda, “Hz. Adem Efendimize uzanan dilleri koparmak da bizim görevimizdir.” demişti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün NTV’nin canlı yayınında soruları cevaplarken, camide söylediği sözüne açıklık getirdi.

Camideki hitabının muhatabının Sezen Aksu olmadığını ileri süren Erdoğan, “Sezen Aksu, Türk Müziğinin önemli bir ismidir. Şarkılarıyla insanımızın duygularına tercüman olmuş bir sanatçımızdır.” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu açıklamada bulundu:

“Şimdi burada çok açık, net bir gerçeği ortaya koymakta fayda var. Öncelikle, benim oradaki hitabımın muhatabı Sezen Aksu değildir. Sezen Aksu, Türk Müziğinin önemli bir ismidir. Eyvallah. Şarkılarıyla insanımızın duygularına tercüman olmuş bir sanatçımızdır. Bu, başka bir şey. Bunu bir kenara koyalım; ama diğer taraftan Ben, ülkenin cumhurbaşkanı olarak, insanımızın hangi inançtan olursa olsun, dinî değerlerine yani kutsalına laf edilmesine müsaade etmem. Yani burayı birbirinden ayırmamız lâzım. Kaldı ki burada sadece Hz. Adem aleyhisselâtu vesselâmla Havva validemiz değil, aynı zamanda burada Meryem validemize de aynı şekilde burada hakaret var.

Benim, insanımızın kutsallarına yönelik hassas bir duruşum var. Bunu da herkes bilir ve ‘dilini koparma’ ifadesini bir kişinin şahsına değil, kutsallarına karşı hakarete dönük bir tavır olarak ifade ettim. Hatırlayın, Demokrat Parti döneminde Atatürk’ü Koruma Kanunu çıkarıldı. Şimdi biz, kutsallarımızı korumak için de kanun mu çıkaracağız? Bu, bir duruş, bir saygı, bir kabullenme ve birlikte yaşama tecrübesi olarak hayata geçmeli. Özgürlüğün sınırları, hakaret etmek, rencide etmek veya kutsallara kötü sıfatlar yakıştırmak değildir. Bizim dinimiz, tüm peygamberlere, kendi peygamberimize olduğu kadar saygı ve hürmeti emrediyor.

Ne zaman birbirimize, inançlarımıza, değerlerimize saygı duyacağız? Ne zaman? Ne zaman bu konularla gündem oluşturmaktan vazgeçeceğiz? Kimse toplumumuzu kutuplaştırmaya, özellikle de bütün bu konulara yönelik görmezlikten gelmemizi beklememeli. Bir millet olarak kardeşçe ve birlikte yaşamamızın teminatı, birbirimize olan saygımızdır. Bu saygıyı ortaya koymaya mecburuz ve bir cumhurbaşkanı olarak da bu hassasiyetimin de ayrıca hiç isim vesaire filan zikretmeden ortaya koyduğum bir ilkenin kabulüdür. Öyle zannediyorum ki bu ilkenin kabulünü de herkes kabullenecektir.”