GÜNDEM

ESAM: İslam Birliği kurulmadan Siyonizm durdurulamaz

Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi (ESAM), işgalci İsrail ve İran arasında devam eden çatışmalara ilişkin "İslam Birliği Kurulmadan Siyonizm Durdurulamaz” başlıklı basın açıklaması yayımladı.

Abone Ol

Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi (ESAM), tarafından "İslam Birliği Kurulmadan Siyonizm Durdurulamaz” başlıklı basın açıklamasında şu ifadelere yer verildi:

Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi (ESAM) olarak, İsrail'in Filistin'de on yıllardır sürdürdüğü işgal ve soykırım politikalarını, 7 Ekim 2023 sonrası vahşetini, İran'a yönelik gayrimeşru saldırılarını ve bölgeyi dizayn etme çabalarını Milli Görüş perspektifiyle değerlendiriyor; Türkiye ve İslam dünyasını Siyonist tehdit karşısında birliğe davet ediyoruz.

Siyonizm, sözde Arz-ı Mev'ud ve Büyük İsrail hayaliyle İslam coğrafyasını parçalamayı, Müslüman milletleri zayıflatmayı ve küresel hegemonyayı ele geçirmeyi hedefleyen ırkçı ve sömürgeci bir ideolojidir. İşgal rejimi İsrail, bu doğrultuda on yıllardır Filistin'de sistematik bir soykırım yürütmektedir. 1948'den bu yana işgal, ilhak ve katliamlarla Filistin halkını topraklarından sürmeyi amaçlayan İsrail, masum insanları hedef alarak insanlık vicdanını derinden yaralamıştır. 7 Ekim 2023'ten itibaren Gazze'de ve işgal altındaki Filistin topraklarında bu vahşet yeni bir boyut kazanmıştır. On binlerce çocuk, kadın ve yaşlının katledildiği, hastane ve okulların bombalandığı, insani yardımın engellendiği bu süreç, tarihin en ağır soykırımlarından biridir. İsrail, Gazze'yi yaşanmaz hale getirerek Filistin halkını yok etmeyi ve topraklarını ilhak etmeyi hedeflemektedir. Birleşmiş Milletler ve uluslararası kuruluşların çifte standartlı tutumu bu zulmü cesaretlendirmiş, Müslüman ülkelerin birlik olamaması ise İsrail'in cüretini artırmıştır.

Bu vahşet, 13 Haziran 2025'te İsrail'in İran'a yönelik uluslararası hukuku hiçe sayan gayrimeşru hava saldırısıyla daha tehlikeli bir evreye ulaşmıştır. Bu saldırı, yalnızca İran'ın egemenliğine değil, tüm İslam dünyasına yönelik bir provokasyondur. İsrail, İran'ın nükleer tesislerini ve stratejik altyapısını hedef göstererek, ABD ve emperyalist Batı'nın desteğiyle Büyük Ortadoğu Projesi'ni ilerletmeyi; Irak, Suriye ve Lübnan'dan sonra İran'ı zayıflatıp bölgenin tek egemen gücü olmayı amaçlamaktadır. İran'ın Tel Aviv'e yönelik meşru müdafaa hakkı, Gazze'deki soykırıma karşı onurlu bir duruşun sembolü olmuş; ancak İsrail'in bu saldırısı, İslam dünyasını sindirme ve böl-yönet politikasıyla Müslüman ülkeleri birbirine düşürme stratejisinin bir parçasıdır.

Milli Görüş'ün uyarısı nettir: “Önce Irak, sonra Suriye, ardından İran; çünkü asıl hedef Türkiye'dir. İsrail ve Siyonist lobiler, açıkça Türkiye'yi tehdit eden açıklamalarla bir sonraki hedefin Anadolu olduğunu dillendirmektedir. Bu tehdit, İslam dünyasının parçalı yapısı devam ettiği sürece büyümeye devam edecektir.

Adalet, barış ve iş birliği ilkeleri, Siyonizm'in amaçlarına karşı en köklü mücadele yolunu temsil eder. 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı'yla Doğu Akdeniz'de Siyonist hegemonyayı kıran bu vizyon, 1980 Büyük Kudüs Mitingi'nde "İslam âleminin ortasında İsrail'in yeri olamaz" ilkesini haykırmıştır. 1997'de kurulan D-8, "Savaş değil Barış, Çatışma değil Diyalog, Çifte Standart değil Adalet, Üstünlük değil Eşitlik, Sömürü değil İş Birliği, Baskı ve Tahakküm değil İnsan Hakları, Hürriyet ve Demokrasi" prensipleriyle İslam dünyasının ekonomik, bilimsel ve siyasi birliğini hedefler. Ancak D-8 vizyonunun yeterince hayata geçirilememesi, İsrail'in küstahlığını artırmış; İslam dünyasının parçalı yapısı, Siyonist planların uygulanmasını kolaylaştırmıştır. Milli Görüş'ün "İslam Birliği kurulmadan Siyonizm durdurulamaz" ilkesi, bugün her zamankinden daha günceldir. 1996'daki İran ziyareti sırasında Prof. Dr. Necmettin Erbakan tarafından vurgulanan, "Düşmanın füzesini havada durduracak ve çıkış yerine geri gönderecek teknolojiyi üretmeliyiz" çağrısı, savunma teknolojilerinde iş birliğinin önemini ortaya koymuştur.

İsrail'in saldırgan tutumu karşısında İslam dünyası, vakit kaybetmeden harekete geçmelidir. İslam ülkeleri; ekonomi, savunma ve diplomasi alanlarında kararlı bir dayanışma ortaya koymalı, ihtilafları bir kenara bırakarak İslam ortak paydasında birleşmelidir. Türkiye, tarihsel sorumluluğu gereği bu birliğe öncülük etmeli; Gazze'deki soykırıma karşı somut yaptırımlar uygulamalı, İran'a yönelik saldırılar karşısında kararlı bir duruş sergilemelidir. Müslüman ülkeler, ortak savunma teknolojileri geliştirmeli; İsrail'in soykırım ve işgal politikalarına karşı uluslararası kamuoyunda farkındalık oluşturarak vicdan sahibi tüm devletleri ve halkları bu zulme karşı durmaya davet etmelidir.

ESAM olarak, İsrail'in Filistin'deki soykırımını, İran'a yönelik gayrimeşru saldırılarını ve bölgeyi dizayn etme çabalarını en güçlü şekilde kınıyoruz. Hak ve adalete dayalı Yeni Bir Dünya hedefini rehber edinerek, İslam dünyasını ve vicdan sahibi tüm insanlığı Siyonist zulme karşı birleşmeye çağırıyoruz. D-8'in etkinleştirilmesi, İslam Birliği'nin kurulması ve Milli Görüş ilkelerine dönüş, bu mücadelede yol haritamızdır. Türkiye, bu birliğin lideri olarak Gazze'deki katliamları durdurmak ve Siyonist tehditleri bertaraf etmek için cesur adımlar atmalıdır. Siyonizmin bütün insanlığı köleleştirmek istediği bir dünya düzeni yerine, yeryüzüne barış ve saadet nizamı getirmek için Adil Bir Dünya kurma mücadelemize devam edeceğiz.