İktidar eleştirilere neden tahammülsüz?

Abone Ol

Bir önceki yazımızın konusuna devamla;

Deprem, sel, yangın, maden ocaklarında meydana gelen göçük ve grizu patlaması gibi afetlerde, meydana gelen can ve mal kayıpları konuşulurken, elbette sebepler ve gerekli tedbirlerin alınıp alınmadığı da konuşulacak/konuşulmalıdır. 

Bu afetler öncesi, yapılan veya yapılması gereken işlerle ilgili ne kadar yetkili ve imza sahibi olan varsa zincirleme olarak hepsi konuşulur ve eleştirilebilir. 

Maksat, nerede hata ve kusur varsa tespit edip bir daha benzer felaketlerin yaşanmasını önlemektir. 

Şu unutulmasın ki, sonuçları konuştuğumuz kadar, sebep ve sebep olanları konuşmadığımız sürece, benzer sonuçları yaşamaya devam edeceğiz.

Son depremle, on binlerce vatandaşımız şehit olmuş, yüz binin üzerinde vatandaşımız yaralanmış, bazı il ve ilçelerimiz yerle bir olmuş, icranın başı olan iktidar, belediyeler, yapı denetimi ve diğer yetkilileri, “tedbir, arama, kurtarma ve koordinasyonla” ilgili eksikleri konuşulmayacak, öyle mi?

Efendim, “acımız var siyaset konuşulmaz” Peki bu acılarımıza sebep olan siyaset ve siyasetçiler değil mi? Elbette siyasetçinin ve ilgili kurumların hata ve eksikliklerini konuşacağız. Ki eksiklikler ve sorumlular ortaya çıksın ve bu acılar bir daha tekrar etmesin.

Deprem ve benzeri afetlerden iktidar, belediyeler, müteahitler, yapı denetim ve diğer ilgililer “kader veya asrın afeti” diyerek siyasi ve bireysel sorumluluktan kaçamaz.

Burada en büyük sorumluluk iktidardadır. Çünkü “at sahibine göre kişner” (Erbakan)

Eğer iktidar, belediye ve diğer ilgililer; denetim ve tedbir için gereğini yapmış, imar afları çıkarmamış, her aşamada onay için para, torpil, göz yumma  iddiaları olmamışsa “kader der” razı olalım. “Tedbir bizden takdir Allah’tan” diyelim.

Ama yapı denetimini gereği gibi yaptırmamış, yasa ve yönetmenlikleri gereği gibi uygulatmamış ve üstüne bugüne kadar 8 kere imar affı çıkarmışsa, elbette en büyük siyasi sorumluluk iktidarındır.

Örneğin, depremin etkilediği 10 ilde imar affı kapsamında tam 294 bin 166 yapı kayıt belgesi verilmiş.

2018’de Cumhur ittifakı için kritik olan Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde, oy ve para için tarihin en büyük imar affı yapılmıştır.

31 Aralık 2017 ve öncesinde yapılan tüm kaçak binalar, kişilerin beyanı esas alınarak sorumluluğun kendilerinde olması ve belirlenmiş olan parayı yatırmak şartı ile af edildi. Yani binasına 2 kat veya 10 kat için izin almış olan kişi, 2 kaçak kat çıkmışsa, parası alınıp imar izni verildi.

10 milyona yakın başvurunun alındığı af sayesinde, 26 milyar lira para toplandı. Ve bunu Cumhurbaşkanı Erdoğan seçim meydanlarında, büyük bir hizmet olarak anlatıp oy istedi, “imar barışı” diye Tv’lerde reklamlar döndü! 

Bu durumda, iktidarın çıkardığı “imar aflarına”, “rant ve oy afları” desek daha doğru olmaz mı?

Bu imar afları, freni patlak, lastikleri düm düz olmuş, sinyal lamba ve farları yanmayan araca, şu kadar parayı yatır yoluna devam et” demek gibi bir şey.

Şimdi soruyoruz; acaba bu imar affından faydalanan 294 bin 166 adet yapıdan kaç tanesi yıkıldı ve kaç kişi hayatını kaybetti? Bunun sorumlusu meydan meydan gezip, sorunlarını çözdük diye oy isteyen iktidar değil midir?

Meydana gelen deprem ve sel gibi, afetlerin baş sorumlulardan biri, yerelde deprem yönetmenliğine uygun olmayan kaçak binalara göz yuman, yapı denetimini gereği gibi yapmayan, imara açılmaması gereken yerleri imara açan veya fazla kat veren Belediyeler, 

Bir diğeri de oy ve para için imar aflarını çıkaran, şehirleşmede ve imar izinlerinde bilim adamlarının ikaz ve önerilerini dikkate almayan iktidardır
Devam edecek…

Vesselam