İlkesizliği ilke edinmek

Abone Ol

U dönüşlerini ve zikzakları politika edinmek,

"Dün dündür, bugün bugündür" sözünü yeniden canlandırmak,

Diplomatik dil ve nezaketi terk etmek, son sözü söyleyip, diyalog kapısını kapattığı halde, bir bir geri adımlar atarak, U dönüşü yapmaktan hiç beis görmemek,

Bu nasıl bir siyaset, bu nasıl bir anlayış!

İktidar, hem içerde hem dışarda, o kadar U dönüşleri ve zikzaklar çiziyor ki. 
Mesela;
"Fethüllah Gülen" daha önce, “Hoca efendi, dost ve ortak idi,” sonra Fetö oldu,

Erdoğan ve Bahçeli, yakın zamanda, birbirine ağza alınmayacak hakaretler yaptıkları halde, bugün çok iyi ortak olmuşlar!

Erdoğan’ın siyasi yasağını kaldıran CHP iyi, ama  6'lı masadaki CHP kötü!

Erdoğan CHP ile işbirliği yapınca mazur, muhalefet yapınca kötü! 

HDP'yle barış sürecinde işbirliği yap iyi,  ama bugün HDP kötü,

Cumhur ittifakına göre bugün HDP=PKK'dır. Muhalefetin HDP'yle görüşmesi kötü, hatta terör örgütüyle işbirliği yapmakla suçlar. Ama aynı AKP, Anayasa değişikliği için HDP'yi ziyaret eder, desteğini ister, Edirne cezaevinde bulunan Selahattin Demirtaş'ı, Jet'le Diyarbakır'da hastanede tedavi gören babasıyla görüştürür ve bundan hiçbir sakınca görmez, AKP için iyi.

AKP'nin İYİ Partiye çağrısı

İktidar, HDP'nin Cumhur ittifakına desteğinden umudunu kesince, ibreyi daha önce FETÖ ile iltisaklı diye suçladığı, İYİ Parti'ye çevirip, Cumhur İttifakına davet etmesi iyi, ama muhalefetin yan yana gelmesi kötü.

İktidarın iç politikadaki U dönüşleri, ilkesizlik ve tutarsızlıkları, dış politikada da devam etti.

İktidarın, ilkesiz ve tutarsız politikaları ve diplomatik dilden uzak söylemleri yüzünden, bazı devletler dün dost iken, düşman ilan edildi.

Birkaç örnek:
"Bu can bu bedende, bu fakir bu görevde olduğu sürece o teröristi (Rahip Brunson) alamazsınız" demişti, ama o zat halen görevde olduğu halde, rahibi tıpış tıpış gönderdi,

Alman gazeteci, "Deniz Yücel'de" gönderilmiyecekti, ama yine aynı şekilde gönderildi,

Her seçim öncesi, Ey ABD, Ey Almanya, Ey Avrupa denilerek hamasi nutuklar atıldı, ama her seçim sonrası, U dönüşlerle, yeni sayfalar açıldı,

BAE, darbe finansörü olmakla suçlandı, BAE'nin durumunda herhangi bir değişiklik olmadığı halde, yine U dönüşüyle, şimdi dost ve kardeş ülke oldu,

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed Bin Selman’a, Suudi gazeteci "Cemal Kaşıkçı cinayeti nedeniyle, "katil" denildi, ama yine U dönüşü ile şimdi dost ve kardeş ülke oldu,

İsrail'e "terör devleti" denildi, ama yine U dönüşüyle, dost ülke oldu,

Sisi'ye seçim meydanlarında “darbeci ve katil denildi,”  ama bugün yine U dönüşü yapılarak normalleşme” denip, dost ve kardeş Sisi oldu, 

Son olarak Esat kaldı. O'nun için de her şey sil baştan yapılacak O'da tekrar dost ve kardeş mertebesine çıkacaktır!

Bütün bu U dönüşler, “normalleşme, ülkenin yüksek menfaatleri ve ebedi düşmanlıklar olmaz” denilerek yapılıyor. 

Ne gariptir ki, seçim meydanlarında bu ülke ve liderlere rest çekilirken “meydan okuyan lider ve dünya lideri” olarak algı oluşturuldu ve oy toplanmıştı.

O zaman sormak lazım. Sizin daha önce, "Esadçı ve Sisi" taraftarı diye suçladığınız parti ve vatandaşlardan özür dilemeniz ve normalleşmeye, içerde suçladığınız kişi ve kurumlardan başlamanız gerekmiyor mu? 

Mesela, 2019 İstanbul yerel seçiminde, “Pazar günü Sisi mi diyeceğiz, Binali Yıldırım mı diyeceğiz mesele bu kadar önemli” dediği için Erdoğan, seçmenden ve İmamoğlu'ndan özür dileyecek mi? 

Elbette hepimiz darbelere ve darbeci Sisi'nin yaptırdığı katliamlara karşı çıkacağız ve çıkmalıyız da. Ama bunu getirip, iç siyasetin malzemesi haline getirmek ve ilişkileri kökten kesmek yanlış idi.

Elbette, ülkeler arası ebedi düşmanlık olmaz. Ama diğer bir ülkenin iç meselesini, getirip iç siyasete alet eden ve oy toplama aracı olarak kullanan, sonra da U dönüşü yapan kişi veya parti sorgulanması gerekmez mi?

Bugün şu çok net anlaşılmıştır ki, Akp ve küçük ortağı, iktidarda kalmak için ne gerekiyorsa yapıyor, savunduğu ve eleştirdiği ne varsa, onlardan çark etmekten çekinmiyor ve bütün bunları bilerek yapıyor.

Abdullah Öcalan'dan mektup getirmekten, 
Osman Öcalan'ı TRT'ye çıkarmaktan
HDP ile Anayasayı görüşmekten,
Terör devleti İsrail'le, her türlü işbirliğini kurmaktan çekinmediği gibi.

Muhalefet Partileri, iktidarın bilinçli yaptığı bütün bu zikzakları göz önüne almalı, ders çıkarmalı ve buna göre yeni stratejiler geliştirmelidir. 

Muhalefet partileri eğer başarılı olmak istiyorsa oyunu, iktidarın koyduğu oyun kurallarına göre değil, kendi kurallarına göre oynamalıdır.

Bunun başında HDP ile diyalog, Irak ve Suriye politikaları gelmektedir.

İktidarı, içerde adil ve doğru politikalar uygulamadığını iddia eden Muhalefet Partilerinin, aynı iktidarın dış politikalarının doğru ve adil olacağına inanması ve kayıtsız destek vermesi ne kadar doğrudur?

Vatandaşlar olarak, daha büyük bedeller ödememek için, yapılan yanlışları sorgulamak ve sorumlulardan hesap sormak zorundayız.

İktidar yetkililerinin, özelikle dış politikada, ayak üstü, hamasi ve duygusal açıklamalardan kaçınmaları, ehil ve liyakat sahibi kişilerle istişare ve devlet aklıyla heraket etmeleri dileğiyle...

Vesselam