"İşimiz Duaya Kaldı!"

İsmail Müftüoğlu, "İşimiz Duaya Kaldı!" başlıklı bir yazı kaleme aldı.

Abone Ol

Uzun zamandan beri aklımız erdiğince yazdık ve yazmaya devam ediyoruz. Ancak buna rağmen yöneticileri ikna edemiyoruz. Onları sahili selamete erdiremiyoruz. Aralarındaki münakaşaları sonlandıramıyoruz.

Çünkü insanlarımızın bir bölümü gibi, idareciler de dünyevileşti. Ebedi hayatı unutmuş gibi bir ömür sürmektedirler. Onları uyandırmak ve kardeşlik hukukuna riayeti sağlamak maalesef nasihatle gerçekleşmiyor. Onun için bu gibi insanları yermekle sonuç alınamıyor. Belki yapacağımız dualarımızın tesiri olur.

Çünkü dua inancımızın sesidir, ayrıca dua bir umut çığlığıdır. Dua Yaradan’a çabuk ulaşır. Zira dua, Allah’ın kullarına lütfettiği rahmet ve bereket kapılarının birisidir. Ayrıca dua, kulun halini Allah’a arz etmesidir. O’nun yardımını ve desteğini istemesidir. Dua yerine dürtüklemekle ayakta durmanın kimseye faydası yoktur.

Malum, dua samimiyetle ve ihlâsla Allah’a yöneliştir. Onun için dua müminin silahıdır, aynı zamanda dinin direğidir. Dua, kişilerin kibirlenip, Allah’tan yüz çevirmesine mani olur. Dua, daralan ruhumuza ferahlık verir. Dua, kötü insanların, nefsin isteklerine mani olur. Böylece Allah, kuluna iyilerle yürümeyi nasip eder.

Onun için Allah buyuruyor ki: “Duanız olmasa Allah size ne diye değer versin” (Furkân/77) Demek ki bir işte, zoru aşmak için duaya ihtiyaç vardır. Peygamberimiz buyurur ki: “Her kim, dar zamanında duasının kabul olmasını isterse, bol zamanında çokça dua etsin.” (Hâkim) Allah da ısrarla dua eden kulunu çok sever. Zira kul dua ile emre amadedir.

Ziyâ Paşa der ki:

Hezâr şekle girer her nefeste halk-ı cihân

Kabul olunsa eğer, her duası insanın

Allah’tan dua ile isteyen, mahrum kalmaz, zira Allah ikram sahibidir. Malumdur ki, dua şeytanın başını ağrıtır. Çünkü şeytan vesvese vererek, insanları doğru yoldan saptırır. İnsanı eşref-i mahlûk halinden uzaklaştırmak ister. İnsanların ihtirasını ziyadeleştirir. İnsanı meşru olandan uzaklaştırmak için nefsi şımartır.

Allah buyuruyor ki: “Bize dünyada da iyilik ver, ahirette de… ve bizi ateş (cehennem) azabından koru” (Bakara/201) Buna nail olabilmek için, kâmil imana ihtiyaç vardır. Çalanlar, soyanlar, kul hakkı yiyenlere nasihat maalesef kar etmiyor. Onun için hırlaşıp duruyorlar. Dünyevi makamlar için yalan söylüyorlar, söz de dinlemiyorlar.

Aslında ihtilafların ortadan kalkması için, yöneticiler ve yönetilenler anlayışla birbirlerine yaklaşmalıdır. Haksız talepler ileri sürülmeden bir yaklaşım olursa ve her işte adil davranılırsa ahenk kendiliğinden oluşur, dua da ‘bal-kaymak’ yerine geçer, gönüller heyecanla yoğunlaşır. Böylece uhuvvet oluşur, ittifak sağlanır, doğru yolda herkes hizaya girer.

Ama dünyevileşme insanı cimrileştirmekte, sadece o yesin, o parasını istiflesin, her şeye o sahip olsun gibi bir hale insanı getirmektedir. Rabbim böyle insanlardan, idarecilerden bizleri korusun. Peygamberimiz: “Allah’ım! Azlıktan, fakirlikten, zilletten sana sığınırım ve yine zulmetmekten ve zulme uğramaktan sana sığınırım” diye dua ettiği gibi,  Allah’a dua ile sığınmaktan başka çare yoktur.

Söz dinlemeyen idarecileri dua ile ıslah etmeye çalışmalıyız. Uslanmayanları da terk ederek, yalnızlaştırmalıyız. Ellerimiz kirlenmeden duaya devam etmeliyiz.

Sonuç olarak Orhan Seyfi Orhon’un dediği gibi:

Ulu Tanrım şu karanlık yolları,

Bizi sana ulaştıran yollar et!

İhtirasla kilitlenmiş kolları,

Birbirini kucaklayan kollar et!

 

Muhabbetin gönlümüzde hız olsun;

Güttüğümüz Hakk’a varan iz olsun,

Önümüzde uçurumlar düz olsun,

Yolumuzda dikenleri güller et!

 

Delâlette bırakıp da insanı,

Yapma arzın en korkulu hayvanı!

Unutturma doğruluğu, vicdanı,

Bizi sana lâyık olan kullar et!

Dua her alanda, her merasimde yapılırsa iç huzur sağlanır, gönüller inşirah bulur. Boşuna ayakta dikilmenin kimseye faydası yoktur. Bu sebeple gönülden duaya sarılmalıyız, zira işimiz duaya kaldı.                                

Rahman ve Rahim,

Kadir ve Muktedir,

Gaffar ve Settar olan Allah’a emanet olunuz.

“Ya Rabbi bu haftayı bize hayırlı ve bereketli kıl. Hayırlara yakın, şerlere uzak eyle.”        

Selam doğru yola uyanlara olsun. (Taha/47). 10.02.2025