Kıbrıs adasında son yıllarda dikkat çeken bir hareketlilik yaşanıyor. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) başta olmak üzere, adanın çeşitli bölgelerinde İsrailli ve Yahudi kökenli yatırımcıların mülk alımı ve yerleşim girişimleri hızla artıyor. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) tarafında da benzer eğilimlerin başladığı iddia edilirken, bu gelişmeler “İsrail’in Doğu Akdeniz’de yeni bir nüfuz alanı mı kuruyor?” sorusunu yeniden gündeme taşıdı.
Artan mülk alımları ve yerleşim hamleleri
2021’den bu yana özellikle GKRY’de İsrailli yatırımcıların satın aldığı mülk sayısında dikkat çekici bir artış gözleniyor.
Yerel basın, Yahudi aile sayısının 4 bini geçtiğini ve cemaat yapılarının hızla güçlendiğini bildiriyor. Larnaka ve Lefkoşa çevresinde sinagoglar, özel Yahudi okulları ve cemaat merkezleri inşa edilirken; bu yatırımların finansmanında İsrail merkezli kuruluşların etkin olduğu öne sürülüyor.
KKTC tarafında da özellikle Girne ve Gazimağusa bölgelerinde bazı İsrailli şirketlerin gayrimenkul ve arazi alımlarına yöneldiği gündeme geliyor. Kuzey Kıbrıs yönetimi, artan tepkiler üzerine 2023 sonunda yabancıya mülk satışına bazı kısıtlamalar getirdi. Ancak yasa dışı satışların ve “aracı şirketler” üzerinden yapılan alımların sürdüğü ileri sürülüyor.
Bazı medya kaynakları, İsrailli ve/Yahudi kökenli yatırımcıların KKTC’de “35.000 kişi / 2.500 hektar” büyüklüğünde arazi alımı gerçekleştirdiği iddialarını taşıyor. Ancak bu rakamlar bağımsız doğrulanmamış, resmi kaynaklarla teyit edilmemiş. Yabancıların gayrimenkul alımında büyüme gözleniyor. 2023 yılı içinde ilk 10 ayda KKTC’de yabancılar için 4.569 gayrimenkul edinimi gerçekleşmiş durumda.
Mülk satışlarının kayıtlarda tam yansımadığına dair uyarılar da var: Kıbrıs kaynaklı bir habere göre 2021’den itibaren yabancıya verilen izin sayıları 7.000 civarında olmasına rağmen, gerçek alış işlemlerinin daha yüksek olabileceği belirtiliyor.
Uzmanlara göre işgalci İsrail, Doğu Akdeniz’deki enerji hatları, ticaret yolları ve askeri üsler açısından Kıbrıs’ı stratejik bir ileri karakol olarak görüyor. Tel Aviv yönetimi, Yunanistan ve GKRY ile geliştirdiği enerji iş birlikleri sayesinde hem bölgesel varlığını genişletiyor hem de Türkiye’nin etkisini sınırlamayı amaçlıyor.
İsraillilerin emlak üzerinden Kıbrıs’a yerleşmesi, zamanla demografik ve kültürel dengeleri de değiştirebilir…
Doğu Akdeniz’de yeni enerji koridorlarının oluştuğu bu dönemde, işgalci İsrail’in “mülk alımı, vatandaşlık, altyapı yatırımı” zinciriyle kalıcı bir nüfuz alanı kurmaya çalıştığı gözlemleniyor
KKTC NE YAPACAK?
Kuzey Kıbrıs hükümeti, yabancıya mülk satışlarını sınırlandırsa da denetimlerin yetersizliği eleştiri konusu. Özellikle İsrailli ve Yahudi kökenli alımların “aracı firmalar” üzerinden devam ettiği iddiaları, toplumda da tedirginlik oluşturuyor.
Orta Doğu’da yaptığı hain saldırılar sonucu mazlum halkları yerlerinden eden İsrail, dünya tarihine adını “işgalci” olarak adını kazıdı. Orta Doğu’daki benzer senaryo ise Kıbrıs’ta göz göre göre yaşanmaması için bu mesele bölgede de sık sık gündeme geliyor.
Parsel parsel satılan kendi topraklarında bir gün misafir olma ihtimali üzerine tepkiler sürüyor…
“Akdeniz’de Yeni Bir Satranç Tahtası”
İsrail’in bölgedeki adımları sadece ekonomik değil, jeopolitik ve ideolojik bir derinlik taşıyor. Kıbrıs’taki varlığı, Filistin’den Akdeniz’e uzanan “güvenlik kuşağı” stratejisinin bir parçası Peki sinsi yerleşim siyasetiyle Siyonist rejim Kıbrıs’ta da yeni işgalin temellerini mi atıyor? sorusunun cevabı ise siyaset arenasında yaşananlara şekillenerek, tedirginliği arttırıyor...