KÜLTÜR - SANAT

Mimar Sinan’ın dehası ve Süleymaniye Camii

O, öyle büyük bir usta ki 500 yıl önce, 50 yaşından sonra, çağının ötesinde bir dizi teknik kullanarak görkemli mimariler inşa etti.

Abone Ol

Süleymaniye Camii

Kanuni Sultan Süleyman tarafından 1551-1557 yılları arasında yaptırılan Süleymaniye Camii öyle görkemli bir mabet ki, en ufak detayından en önemli noktasına kadar devrin kendi alanında usta olan önemli isimlerini bir araya getirdi. Devasa boyutlarına rağmen, şaşırtıcı derecede sağlam duruşu ile geçmişin izlerini günümüze taşıyor.

Depreme karşı anti sismik tasarım, gizemli harç formülü ve hala sırrı çözülemeyen bir matematik işlemi sonucunda; devrinin diğer tüm yapılarından daha yüksek minareler, dünyanın en büyük kubbesi ve ses hızını dört kat yavaşlatan akustik tasarım...

Mimar Sinan’ın yeteneklerinin zirvesi olan görkemli Süleymaniye Camii onun dehası yanında, içinde gizem ve sırlar barındırıyor.

Mimar Sinan, temeli kazdıktan sonra birkaç sene bekledi

Büyük Usta çağına göre oldukça yenilikçi bir inşaat tekniği kullanmıştır. Önce yüzeydeki toprak tabakasını kaldırıp kayalara yaklaşmış, daha sonra temele 30.000’e yakın kazık çakarak, bu kazıkların üzerine tonlarca ağırlıkta bloklar koydurmuş ve 2 yılı aşkın beklemiştir. Böylece zeminin daha iyi sıkışmasını ve yük taşır hale gelmesini sağlamış; bunun sonucunda, temel sağlamlaşarak cami yıllara meydan okumuştur.

(Evliya Çelebi’nin rivayetine göre caminin yapımı uzayıp inşaat bir süre durunca İran Şahı, sözde maddi yardım için elmas, yakut gibi değerli taşlar, mücevher yollamış. Bu durum ise Kanuni’yi kızdırmıştır.

Kanuni, Şah’ın hediyelerini Sinan’a vermiş, Büyük Usta Mimar Sinan bu değerli taşları üç şerefeli minarenin harcına yerleştirmiş; minareye bu yüzden “Cevahir Minaresi” denmiştir.)

Osmanlı dönemi mimarisinin en önemli eserlerinden biri olan Süleymaniye Külliyesi, İstanbul'da meydana gelen on beşi 5,5 şiddetinin üzerinde olan seksen dokuz depreme rağmen hiç hasar görmedi. Yapıldığı günden bugüne sadece dört kez restore edilmiştir.

Mimar Sinan, temelin yağmur ve yeraltı sularından zarar görmemesi için zeminin altına havalandırma kanalları kazdırmış, suların bu dehlizlerde toplanıp Haliç’e akmasına yol açmıştır. Böylece, bu drenaj hattı yüzyıllar sonra bile temelin kuru kalmasını sağlamıştır.

Devasa yapıya sağlamlığını veren harç

Mimar Sinan, yapının baskı altında sertleşen, sallantıda esneyen yapı harcı için sertliği kazandıran kil ve kum karışımına dolgu malzemesi olarak kireç ve su kullanmıştır. Karbonlaşmayı hızlandırmak ve harca esneklik kazandırmak için ise organik bileşenler peynir, süt, pamuk ya da yün ve yumurta akı (proteini daha fazla olan devekuşu yumurtası) kullanmış; tutunumu artırmak için ise harca doğal kükürt bileşeni olarak soğan eklemiştir. Böylece Sinan’ın harcı standart harca göre neredeyse iki kat daha etkili hale gelmiştir.

Mimar Sinan yaptığı sentez ile harcı daha güçlü kılanın malzemeler değil bileşenlerinin olduğunu gördü. Yani o peynir ve yumurta akının değil proteinin farkındaydı. Soğan değil, kükürt eklediğini biliyordu. Bu yüzden farklı zamanlarda farklı malzemeler kullanarak aynı harcı tekrar tekrar üretebildi… Bu yüzden gerisinde kesin bir formül bırakmadı.

Cami içinde, aydınlatmayı sağlayan kandillerin is ve dumanı için dahiyane çözüm

Yapıldığı dönemde elektrik olmadığı için, cami 275 adet kandil ve bunlara ek olarak mihrabın iki tarafına yerleştirilen dev mumlar ile aydınlatıldı.

Mimar Sinan, cami içindeki yağ lambalarından çıkan isleri bir bölgeye toplayacak hava akımını hesaplayarak, isleri, hiç zaiyat vermeden caminin ana giriş kapısının üzerinde bir odaya topladı. Bu isler, caminin içerisini çevreleyen tezyinat işlemeleri ve hattatların kullanması için mürekkep yapımında kullanıldı. Mürekkebin en kıymetlisi, is mürekkebiydi. Süleymaniye Kütüphanesi’ndeki ciltlerce kitap Mimar Sinan’ın damıtma sistemi ile ürettiği mürekkep ile yazılmıştır.

Mimar Sinan, Süleymaniye Camii’ni yaparken, örümceklerine karşı avizelerde bulunan kandil çanakları aralarına haşeratı uzaklaştıran devekuşu yumurtaları koydurtmuştur.

Süleymaniye’nin kusursuz kubbesi

Caminin ilk olarak yarım kubbeleri inşa edilir. Ardından ana kubbenin inşasına başlanır. Kubbe, ahşap iskeletin üzerine tuğla örgü ile inşa edilir… Üzeri kurşunla kaplanır. Günümüzde aynı malzemelerlen aynı kubbeyi yapmak çok zordur. Mimar Sinan kendi döneminde ileri mühendislik kullanarak kubbeyi yapabilmiştir. Yerden 53 metre yükseklikteki ana kubbe 27,5 metre çapında; yani 2 tenis kortu genişliğindedir

Tarihin gördüğü en büyük mimari dehalarından biri 16. Yüzyıl’da dünyanın en görkemli kubbelerini inşa eder. Bunları inşa ederken ne tür bir matematik kullandığı hala gizemini koruyan sırlarından biridir.

Süleymaniye’nin minareleri 

İkisi 56 metre, ikisi 75 metre yüksekliğindeki dört minaresinin her biri Pisa Kulesi’nden daha yüksektir. Bu minarelerde Mimar Sinan’ın dehasına dair birer ipucu daha gizlidir. Klasik taş örgüsünü, Büyük Usta bir adım daha öteye götürmüş ve taşların birleşen yüzeylerine delikler açıp boşluklara tel monte etmiş ve o telleri kurşunla doldurarak sabitlemiş; böylece minarelere elastikiyet kabiliyeti kazandırmıştır.

Süleymaniye’nin minareleri hiçbir yapıda görülmeyecek bir esnekliğe sahiptir. Sarsıntı şokunu emen hareketli eklemleri sayesinde bina 8 şiddetindeki depreme bile dayanıklı hale gelmiştir.

Muhteşem akustik

Süleymaniye'nin en önemli özelliği akustiğidir. Mimar Sinan, akustik üzerinde çok çalıştı. Sesin bir noktadan çıkıp cami içindeki en uzaktaki noktaya kadar eşit şekilde dağılması için çaba gösterdi. Usta Mimar, bu amaçla Anadolu'da kullanılan turşu küplerinden içi boş atmış beş tanesini ağızları aşağıya bakar şekilde ana kubbenin etrafındaki duvarlara yerleştirdi ve aralarını yumurta akıyla sıvadı.

Altın Oran

Osmanlı, gücünün zirvesindeyken inşa edilen Süleymaniye Camii altın oran gizemi ile de tarihe adını yazdıran bir yapı olmuştur. Altın oran, bir yapının eninin yüksekliğine bölündüğünde elde edilen 1,618 değeridir. Süleymaniye Camii'nin, eni yüksekliğine bölündüğünde bu rakam elde edilir. Güzelliğin simgelerinden biri olan altın oran, Mimar Sinan tarafından da biliniyordu ve kalfalık eserinde kullanıldı.

Büyük Usta Mimar Sinan

Neredeyse bir asırlık hayatı boyunca İstanbul, Edirne, Ankara, Kayseri, Erzurum, Manisa, Bolu, Çorum, Kütahya gibi Anadolu kentleriyle Halep, Şam, Budin gibi Osmanlı topraklarında suyolları, çeşmeler, camiler, külliyeler, medreseler yapan Mimar Sinan, Edirne'deki "Ustalık eseri" Selimiye Camii'ni 85 yaşında inşa etti.

Dünyada 92 cami, 52 mescit, 55 medrese, 7 darülkurra, 20 türbe, 17 imaret, 3 darüşşifa (hastane), 6 su yolu, 10 köprü, 20 kervansaray, 36 saray, 8 mahzen ve 48 de hamam olmak üzere 365 eserde imzası bulunan Mimar Sinan, 17 Temmuz 1588'de 98 yaşında İstanbul'da vefat etti.

Büyük Usta’nın son sözü ‘’Akıl sahipleri, dünya durdukça ayakta kalacak eserlerimdeki çabamı görecektir.’’ oldu.