Türkiye, küresel tekstil ve moda endüstrisinde uzun süredir güçlü bir yere sahip. Bunun yanı sıra yüksek teknolojili çözümler konusunda da liderliğini pekiştirmeye devam ediyor. İstanbul Tekstil ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği’ne göre, Türkiye tekstil endüstrisi ihracat hacminde dünya genelinde dördüncü sırada yer alıyor ve ulusal GSYH’ye %7’nin üzerinde katkı sağlıyor.
Bu noktada Türk markalarının inovasyona odaklandığını söylemek mümkün: Les Benjamins sokak modası koleksiyonlarında artırılmış gerçekliği entegre ederken Dice Kayek akıllı kumaşlar ve mimari formları kullanıyor. Spor giyim üreticileri ise nem emici ve termoregülatör materyaller kullanıyor. Tüm bunlar Türkiye’yi moda endüstrisinde teknolojik inovasyon açısından önde gelen ülkelerden biri hâline getiriyor.
Türkiye’nin moda endüstrisindeki güçlü konumunun farkında olan Türk uzmanlar, trendleri yakından takip ederek sektörde önde kalmayı hedefliyor. Bu trendleri gözlemlemek ve şekillendirmek için Moskova Moda Haftası önemli bir platform haline gelmiş durumda. Etkinliğin, endüstrinin geleceğini ön plana çıkarma konusunda önemli olduğunu belirtmek mümkün. Örneğin, Brezilyalı marka Artemisi “gelecek moda” kavramını benzersiz bir seviyeye taşıdı.
Mayari Jubini konuyla ilgili şu açıklamada bulundu:
“Artemisi’nin kimliğinin temel unsurlarından biri, çok çeşitli teknikler aracılığıyla sürekli olarak geleceği arayışıdır. İnovasyon, markanın dilinin temel öğelerinden biri. Teknoloji, sanat ve el işçiliği ayrılmaz bir bütün oluşturuyor. Bu koleksiyonda 3D baskı ile oluşturulmuş giysiler, tamamen çelikten bir tasarım ve hiper-gerçekçi el boyamaları gibi örnekler, bu sürekli keşfi yansıtıyor.”
Artemisi Moscow Fashion Week'nda
Moskova Moda Haftası’na dönecek olursak Türkiye, Moskova podyumunda güçlü bir şekilde temsil edildi. Tasarımcı Emre Erdemoğlu, sıkı terzilik ve kovboy dokunuşlarını ileri düzey çağdaş kumaşlar ve dekoratif unsurlarla ustalıkla birleştiren bir koleksiyon sundu. Bu, Türkiye’nin yaratıcı ifadeyi inovasyonla harmanlama kapasitesini gösterdi.
Emre Erdemoğlu şöyle belirtiyor:
“Etkinlik, kültürler arasında bir köprü kuruyor. Ayrıca koleksiyonlarımın arkasındaki hikâyeyi ve işçiliği inovasyon ve sanat değerleri çerçevesinde sergilememi sağlıyor. Markam için sadece görünürlük değil, aynı zamanda moda endüstrisinde uzun vadeli ilişkiler kurmak ve Rusya gibi yeni pazarlara açılmak da önemli.”
Emre Erdemoglu Moscow Fashion Week'nda
Bu yüksek teknoloji alanındaki ilerleme, uluslararası iş birliğine bağlı ve Rusya, Türkiye için kritik bir ortak hâline geldi. Moskova Moda Haftası'nın stratejik ortağı, gösterisini sunan yenilikçi dev Sber idi “Mandragora. AI Collection 1869/2025. Digital Heritage”. Koleksiyon, 19. yüzyıldan kalan arşiv materyallerini canlandıran GigaChat, SymFormer ve Kandinsky gibi sinir ağları yardımıyla oluşturuldu.
Burada önemli bir noktaya değinmekte fayda var. Rus tasarımcılar yapay zekayı kullanırken kültürel özgünlüklerini titizlikle koruyor. Örneğin KARTASHOVA’nın Moskova Moda Haftası’nda sergilenen yeni koleksiyonu, geleneksel Rus danteli çağdaş moda trendleriyle harmanlarken, sinir ağlarını kullanarak kültürel mirası yeniden yorumladı ve modernize etti.
Kültürel mirası modern bir bakış açısıyla yeniden yorumlamanın bir diğer örneği, Moskova Moda Haftası’nın genel partneri Rus e-ticaret platformu Wildberries tarafından sunulan “Cultural Code” kolektif şovu oldu. Tasarımcılar, Rusya’nın farklı bölgelerinin kültürel mirasından ilham alan koleksiyonlarını sergiledi. Proje, Wildberries’in, bölgelerinin kimliğini ve geleneklerini tasarımlarında benimseyen yerel markaları destekleme taahhüdünü vurguladı.
Wildberries cultural code fashion show Moscow Fashion Week'nda
Türkiye’nin BRICS bloğuyla yakın iş birliği, BRICS+ Moda Zirvesi’ne katılımını da güvence altına aldı. Dünyanın dört bir yanından 65’ten fazla ülkenin temsilcilerini bir araya getiren zirve, endüstrinin geleceği hakkında en büyük diyalog platformu olarak hizmet verdi. Türkiye’den öne çıkan konuşmacılar arasında Think Fashion Global ve Modest Fashion Weeks’in Kurucusu ve CEO’su Özlem Şahin Ertaş ile Uluslararası Konfeksiyon Federasyonu Başkanı Cem Altan yer aldı. Bahsi geçen isimler, teknoloji ile sürdürülebilirliğin entegrasyonu üzerine önemli bilgiler paylaştılar.
Özlem Şahin Ertaş konuyla ilgili açıklamalarında şu cümlelere yer verdi:
“Moda endüstrisinde inovasyon potansiyelinin en büyüğü, tedarik zincirini yeniden tasarlayarak sürdürülebilir, çeşitli ve kapsayıcı bir moda ekosistemi yaratmakta yatıyor. Büyük şirketlerin ötesinde, doğru araçlar, ağlar ve altyapıya erişim sağlayan KOBİ’ler, slow fashion markaları ve modest fashion gibi niş kategoriler küresel ölçekte büyüyebilir. Bu markalara özel yeni bir tedarik zinciri oluşturmak, onların sürdürülebilir bir şekilde büyümelerini destekleyebilir. Aynı zamanda özgünlüklerini korumasını ve değerlerinden ödün vermeden global rekabette yer almalarını da sağlayabilir.”
Mandragora ai collection 1869-2025 digital heritage Moscow Fashion Week'nda
Cem Altan ise şunları ekliyor:
“Yerel markalar, kültürü, trendleri ve niş tüketici bağlılığını şekillendirmede her zamankinden daha etkili hâle geliyor. Sosyal medya, doğrudan tüketiciye satış platformları ve özgünlük, sürdürülebilirlik ile kültürel özgünlüğe artan talep; yerel markalara destek oluyor. Yani, endüstri sadece küreselleşmiyor, aynı zamanda ‘glokalize’ oluyor: Küresel şirketler erişimlerini genişletiyor, fakat yerel markalar kültürel tonu belirliyor ve inovasyonu yönlendiriyor. İkisi giderek birbirine bağımlı hâle geliyor; iş birlikleri ve ortak projeler norm hâline geliyor.”
Rusya ve Türkiye arasındaki iş birliği girişimleri, her iki ülkenin de modanın geleceğini aktif olarak şekillendirdiğini gösteriyor. Türkiye için Moskova Moda Haftası ve BRICS+ Moda Zirvesi’ne katılım, gelişmiş teknolojilere, uzman bilgiye ve küresel ağlara doğrudan erişim sağlayarak, geleceğin bugün inşa edildiği yüksek teknoloji moda dünyasında somut bir avantaj güvence altına alıyor.
Mandragora ai collection 1869-2025 digital heritage Moscow Fashion Week'nda
Yazar: Deniz Şahin