TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda Tarım ve Orman Bakanlığı'nın 2026 yılı bütçe teklifi görüşmeleri devam ediyor. Saadet Partisi Antalya Milletvekili Şerafettin Kılıç, “Tarım Kanunu diyor ki tarıma ayrılacak kaynak milli gelirin en az yüzde 1'i olacak. Bu devletle çiftçi arasındaki yazılı sözleşmedir. Lütuf değil, sadaka değil, bu iktidarın keyfi tercihi hiç değil. 2026 yılı için bu en az 770 milyar lira demektir. Önümüze gelen teklifte ise tarımsal destekler 168 milyar lirada kalmış. Yani kanunun öngördüğü seviyenin 4'te 1'i bile yok. Açık konuşalım. İktidar kendi çıkardığı kanuna uymuyorsa çiftçilerimize nasıl ‘devlete güven’ diyebiliriz” dedi.
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu, AK Parti Samsun Milletvekili Mehmet Muş başkanlığında, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın 2026 bütçesi ve kesin hesabının görüşmeleri devam ediyor.
İYİ Parti Yozgat Milletvekili Lütfullah Kayalar, yaptığı açıklamada şunları kaydetti:
“Milyonlarca insan içerisinde belki de en sahipsiz olanı çiftçimizdir. Kesinlikle bir siyasi parti tavrı içerisinde konuşmuyorum. Ben 1983'te bu mecliste olan tek kişiydim. Dolayısıyla bunun bana yüklediği sorumlulukların farkındayım. Bu farkındalık içerisinde konuşuyorum. Bugün Tarım Bakanlığı'na ayrılmış bütçemiz 542 milyar lira olarak biraz önce Sayın Bakanımız ifade etti.
"Bütçenin hazırlanması konusunda bugün yürürlükte olan Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi fevkalade yetersizdir"
Ücretsiz olarak işçilik yapan çiftçimizin hayatının düzelmesi noktasının ötesinde, onları korumamız ve kollamamız gereğinin ötesinde, ülkenin dünyada ortaya çıkmış olan bu kuraklıkla ilgili neler yapabileceği ve dünyadaki son teknolojilerin neler olduğu, ülkemizde bunların nasıl uygulanabileceği, bunları neredeyse maliyet düşünmeden yapmak mecburiyetimiz var Türkiye Cumhuriyeti olarak. Bütçenin hazırlanması konusunda bugün yürürlükte olan Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi fevkalade yetersizdir.
"Orta vadeli programın yayınlanması ve orta vadeli programdaki rakamların gerçekleşmesi noktasında inanılmaz sıkıntılar var"
Burada tarım politikalarının tespiti ile ilgili tarım şurası yapılmaktadır. Bu sene de yapıldı. Bunların yapılması lazım. Ama tarım şuralarına baktığımız zaman aşağı yukarı aynı gözlemle ve aynı düşünce içerisinde genel sorunlar dile getiriliyor. Fakat orada kalıyor. O yapılan şuraların neticeye ulaşması lazım. Aynı şekilde orta vadeli program yayınlanıyor. Orta vadeli programın yayınlanması ve orta vadeli programdaki rakamların gerçekleşmesi noktasında inanılmaz sıkıntılar var.”
"Yaşanan sorunlar ve yetersiz destekler yüzünden soya ekimi alternatif ürün olmaktan çıktı"
İYİ Parti Mersin Milletvekili Burhanettin Kocamaz, şunları kaydetti:
“Sayın Bakan, orman yangınları konusundaki başarısızlığınıza uzun uzun değinmek istemiyorum. Zira hiçbir ürettiğiniz bahane ortadaki başarısızlığa çare olmaz. Bu konuda meclise yangınlar başlamadan verdiğimiz araştırma önergesinin reddedilmiş olması da Cumhur İttifakı’nı bu tür teklifleri kulak arkasına atması da açık bir delilidir. Sayın Bakan, tarla ürünleri buğday, mısır, soya, ayçiçeği üretiminde tarımsal maliyet çok fazla artmış. Ancak verilen destekler stopaj kesintisinin bile altında kalmış. Buğday ve mısır için toprak mahsulleri ofisinin ürün fiyatını geç açıklamasıyla üretici malını her yıl olduğu gibi tüccarın istediği fiyattan satmak zorunda kalmış. Yaşanan sorunlar ve yetersiz destekler yüzünden soya ekimi alternatif ürün olmaktan çıkmış, soya desteklerinin artırılması ve böylece çiftçilerin soya ekimine devam etmesi bir an evvel sağlanmalıdır.
"300 bin TL faizsiz destek kredisi güncellenerek günümüz şartlarına uygun hale getirilmelidir"
Sayın Bakan, çiftçimiz banka kredilerine ulaşım konusunda büyük sorunlar yaşamaktadır. Ürün girdi maliyetleri her yıl artmasına rağmen Ziraat Bankası 3 yıldır kredilerde ürün maliyetini sabit tutmaktadır. Verilen kredi tutarları çiftçi maliyetini karşılayamaz duruma gelmiş ve kredi yetersiz kalmıştır. Kredi limitlerinin de girdi artışları oranında arttırılması gerekmektedir. Bu kapsamda Tarım Kredi ve Ziraat Bankası tarafından verilen 300 bin TL faizsiz destek kredisi güncellenerek günümüz şartlarına uygun hale getirilmelidir.
Sayın Bakan, çiftçiden alınan sulama ücretleri zaten yüksek iken bölgedeki sulama ücretleri bir de yüzde 85 oranında arttırılmıştır. Su rotasyonu sebebiyle istenildiğinde sulama yapılamamaktadır. Bu yıl mısır için 5 sulamaya kadar normal sulama ücreti alınmış, 6 ve 7. sulamalarda ise sulama ücreti üzerine yüzde 35 zam yapılmıştır. Sulama fiyatı artış oranı ile ürün fiyatlarının birlikte değerlendirilerek paralel oranda olması sağlanmalıdır.
"Gençler çiftçilik yapmak istememekte"
Tek bir kurum tarafından belirlenen fiyatlara dayanarak tüm işçiler aynı hak ve şartlarda çalıştırılmalıdır. Tüm bu sebeplerden dolayı gençler çiftçilik yapmak istememekte. Şehirlerde asgari ücretle iş aramakta. Ayrıca gençler bu işi benimsemediği ve üretici zarar ettiği için her yıl arazi bir kısmını satmakta, araziler hızla el değiştirmekte, avukat, doktor, mühendis, iş adamı gibi asıl işi çiftçilik olmayan kişiler tarafından değerinin çok altında alınmaktadır.”
Saadet Partisi Antalya Milletvekili Şerafettin Kılıç, "Bugün yaşadıklarımız, ifade ettiğiniz rakamların sadece kâğıt üzerinde kaldığının en açık göstergesidir. Kaldı ki ifade ettiğiniz çoğu bile olması gerekenin çok altında. Tarım Kanunu diyor ki tarıma ayrılacak kaynak milli gelirin en az yüzde 1'i olacak. Bu devletle çiftçi arasındaki yazılı sözleşmedir. Lütuf değil, sadaka değil, bu iktidarın keyfi tercihi hiç değil. 2026 yılı için bu en az 770 milyar lira demektir. Önümüze gelen teklifte ise tarımsal destekler 168 milyar lirada kalmış. Yani kanunun öngördüğü seviyenin 4'te 1'i bile yok. Açık konuşalım. İktidar kendi çıkardığı kanuna uymuyorsa çiftçilerimize nasıl ‘devlete güven’ diyebiliriz?" dedi.
“Buğday üretimi 20,8 milyondan 17,9 milyon tona geriledi”
Kılıç, "Üretim cephesine baktığımızda tablo daha da ağır. 2025 yılında meyve üretimi toplamda yüzde 30'un üzerinde düştü. Kirazda, kayısıda bazı bölgelerde yüzde 70'e varan kayıplar yaşandı. Buğday üretimi 20,8 milyondan 17,9 milyon tona geriledi. Arpa yüzde 25'den fazla düştü. Kırmızı mercimek neredeyse yarıya indi. Üretimdeki bu düşüşü sadece zirai dona ve kuraklığa bağlamak asıl sorundan kaçmaktır. Ancak şunu ifade edelim; geçtiğimiz ekim ayında fiyatı en çok artan yumurta, tavuk eti, taze sebze ve alkolsüz içecekler gibi ürünlerin nasıl ki zirai donla alakası yoksa, mazotun 60 lirayı geçmesi de zirai don veya kuraklık sebebiyle olmamıştır. Bu nedenle bahanelere sığınmak yerine eldeki imkanları nasıl kullandığımıza, yapabilecekken yapılmayanlara odaklanmamız çok daha faydalı olacaktır” ifadesini kullandı.