GÜNDEM

Sinan Tekin'den gıda güvenliğine ilişkin "ulusal erken uyarı sistemi" çağrısı

Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Sinan Tekin, Türkiye'de son dönemde gündeme gelen gıda zehirlenmelerine ilişkin basın açıklaması gerçekleştirdi. Tekin açıklamasında "Gıda güvenliği, sağlık, ahlak, ekonomi ve milli güvenlik meselesidir. Bir an önce harekete geçirilmeli. Gıda güvenliği reformu derhal başlatılmalıdır diyorum" ifadelerini kullandı.

Abone Ol

Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Sinan Tekin, gıda zehirlenmelerine ilişkin basın açıklaması gerçekleştirdi.

Tekin açıklamasında şunları dile getirdi:

Aynı kafede pizza yiyen dört kişi fenalaşarak hastaneye kaldırıldı. Hastaneye kaldırılan Mehmet Emin İğdi, maalesef hayatını kaybetti, bir pizza bir gencimizin hayatına mal oldu. Bu olay Türkiye'nin artık gizlenemez hale gelen gıda güvenliği çöküşünün yeni bir halkasıdır.

Türkiye haftalardır peş peşe yaşanan gıda zehirlenmeleriyle çalkalanıyor. Yurtlarda yüzlerce öğrenci zehirleniyor. Cezaevlerinde kitleler halinde mahkumlar zehirleniyor. Bu tablo bize ne söylüyor kıymetli arkadaşlar? Sistem çökmüştür. Denetim yetersizdir. Kayıt dışı üretim kontrolden çıkmıştır. Artık bu gerçekler görmezden gelinemez. Kimse "ya işte yaşananlar münferit olaylar" diyemez.

Türkiye'de 7.508 gıda kontrolörü bulunmakta. Peki bu kontrolörler kaç işletmeye bakmak zorunda? Milyonlarca. Yani bir gıda kontrolörü yılda kaç işletmeyi sağlıklı denetleyebilir ki? Gerçekçi olmak lazım. Bu yük taşınabilir değildir. Bu kadar az sayıda kontrolörle gıda denetimi nasıl etkin yapılacak? Risk nasıl önlenecek?
Kıymetli basın mensupları, gıda kontrolörleri numuneleri alıyor, laboratuvara götürüyor. Peki laboratuvardan sonuçlar kaç günde çıkıyor? Günlerce, bazen haftalarca sonuçlar alınamıyor. Peki bu sonuç çıkana kadar ürün nerede? Raflarda, kasalarda, fırınlarda, kafelerde, okul yemekhanelerinde, açık büfelerde tüketilmekte. sindirilip vücuda giriyor ve vücuda zarar veriyor. Peki bütün bu olaylar olduktan sonra laboratuvardan sonuç çıksa ne olur? Yapılan açıklamalar neyi değiştirir? Ölen geri geliyor mu? Zehirlenenin sağlığı düzeliyor mu? Hayır.

Kıymetli basın mensupları, gıda zehirlenmelerinin önemli bir bölümü kayıt dışı üretimden kaynaklanmaktadır. Sokak aralarında merdiven altı üretim yapılıyor. Pestisit kalıntılı ürünler pazara giriyor. Taklit ve tahşişli ürün üretimi artıyor. Tarım ve Orman Bakanlığı verileri yaşanan vehameti ortaya koyuyor. Bakın alınan numunelerin %9 %10'unda sorun tespit ediliyor. Peki bu oran kabul edilebilir mi? Her 10 üründen biri riskliyse bu ne demek? Demek ki her 10 sofradan biri tehlike altında demektir. Her 10 çocuktan biri risk altında demektir. Bu tabloya nasıl sessiz kalacağız?

Gıda zehirlenmelerinin mağdurları kim? Çoğu zaman en savunmasız olanlar. Yurtlarda kalan öğrenciler, cezaevindeki mahkumlar, okuldaki çocuklar, asgari ücretli işçiler, tatildeki aileler. "Çocuğum okulda ne yiyor? Yurttaki yemek güvenli mi? Tatilde yediğim yemek ölümcül olabilir mi?" Bu sorular bugün toplumu endişeye sevk etmektedir.

Yaşanan gıda krizi çok boyutludur. İklim değişikliği gıdaların bozulmasını hızlandırıyor. Ekonomik sıkıntılar ucuz ve kalitesiz ürünlere yönelişi arttırıyor. Kayıt dışı üretim yayılıyor. Laboratuvarlar yetersiz. Biraz önce bahsettik. Denetim kadrosu az. Politika koordinasyonu zayıf. Dijital takip yok.

Peki çözüm nedir? Çözüm aslında çok açık. Dünyanın birçok ülkesi bunu başardı. Türkiye de başarabilir ama önce sorunu kabul etmek gerekiyor. Atılması gereken adımları şu şekilde sıralayabiliriz. Öncelikle ulusal erken uyarı sistemi kurulmalı. Soğuk zincir dijital sensörlerle takip edilmeli. Toplu yemek sektörü bağımsız denetime tabi olmalıdır. Kayıt dışı üretim için özel denetim birimi kurulmalıdır. Laboratuvar altyapısı güçlendirilmeli. Tahşişli ürünlere cezalar caydırıcı hale getirilmelidir. Geri çağırma süreçleri şeffaflaştırılmalı. tedarik zinciri dijitalleştirilmelidir. Kamuoyu periyodik raporlarla bilgilendirilmelidir. Bu adımlar gecikmeden uygulanmalıdır.

Türkiye bu krizi daha fazla taşıyamaz. Çocuklarımız bu risk altında yaşayamaz. Gıda güvenliği, sağlık, ahlak, ekonomi ve milli güvenlik meselesidir. Bir an önce harekete geçirilmeli. Gıda güvenliği reformu derhal başlatılmalıdır diyorum. Hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.