GÜNDEM

Tayfun Kahraman'ın eşi: "Sağlığını kalıcı biçimde etkileyecek sancılı bir süreç yaşıyor"

Tayfun Kahraman'ın eşi Meriç Kahraman sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada eşi Tayfun Kahraman'ın tutuklu bulunduğu cezaevinde sağlık problemi yaşadığını dile getirdi.

Abone Ol

Şehir Plancısı, Dr. Öğr. Üyesi Tayfun Kahraman, 2013'teki Gezi Parkı olayları nedeniyle "Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme" suçlaması ile yargılandı ve 25 Nisan 2022 tarihinde 18 yıl hapis cezasına çarptırıldı.

Tutuklu Şehir Plancısı Tayfun Kahraman'ın eşi Meriç Kahraman sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada eşi Tayfun Kahraman'ın tutuklu bulunduğu cezaevinde sağlık problemi yaşadığını dile getirdi.

Meriç Kahraman sosyal medya hesabından yayınladığı mesajında şu ifadelere ter verdi.

Tayfun’u bugün 1 saat cam ardından acı içinde gördüm! Anayasa Mahkemesi kararı UYGULANMADIĞI İÇİN, masum yere hapiste olan eşim Tayfun Kahraman, sağlığını kalıcı biçimde etkileyecek çok ağır ve sancılı bir süreç yaşıyor. Oysa 4 senedir kimseye bir zeval gelmeden, geri dönüşü olmayan bir hasar almadan bu haksızlık bitsin diye dua ediyordum… Tayfun geçirdiği MS atağı nedeniyle dün bütün gün daracık havasız bir ring aracı içinde oradan oraya götürüldü. Hastaneden koğuşuna geri götürüldüğünde ilaç dağıtım saati geçtiği için almak zorunda olduğu Neurotin adlı ilacı verilememiş! Tüm geceyi ağrı içinde bir başına geçirmiş! Hastaneye tekrar sevki ve yatışı planlanıyor! Ne yapalım biz? Kime anlatalım derdimizi? Tayfun’un 4 senedir haksızca içinde barındırıldığı fiziksel ve psikolojik yaşam koşullarının hastalığının bugün geldiği seyre etkilerini hangi mahkeme değerlendirecek? Nereye başvuralım? Masalarında Tayfun’un hastalığının ilerlediğine dair heyet raporu olmasına rağmen, AYM kararını uygulamayıp Tayfun’u tahliye etmeyenlerin ve hiç böyle bir şey olmamış gibi susanların hiç mi vicdanı yok, bu nasıl insanlık? Resmi gazetede yayınlanmış AYM kararına göre dışarıda olması gereken Tayfun neden zırhlı araç içinde gün boyu şehirlerarası yolculuk yaparak tahlil, tetkik ve takip altında kalıyor? Bizim daha ne yaşamamız gerekiyor? Bu kadar zulüm, bu kadar gaddarlığı nasıl sineye çekelim? Başımıza gelenlerin ve geleceklerin sorumluluğu kimde?