İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener partisinin grup toplantısında konuştu.

Akşener'in konuşmasından satırbaşları şöyle:

"Sayın Erdoğan ve arkadaşlarını Abdülhamid Han üzerinden bir yaygara tufanı almış gidiyor. Hakaretlerin, öfke nöbetlerinin, nefret şovlarının biri bin para. Oysa dillere destan şanlı tarihimize sahip çıkmanın da, tarihimizden ilham alarak yol yürümenin de tarihe atıf yaparak siyaset dersi vermenin de yolu ilk önce tarihi öğrenmekten geçer. Yalan, yanlış danışman notlarından öğrenilmez. Dizi sahnelerinden, çizgi romanlardan hiç öğrenilmez. Tarih, okuyarak araştırarak öğrenilir. İşte bu yüzden sayın Erdoğan tarihi bir türlü öğrenemiyor çünkü kendisi okumayı hiç sevmiyor. Eline tutuşturulan notlardan ötesini görmüyor. Unuttuğu bir şey var biz tarihe onun gibi kişiler üzerinden bakmıyoruz. Biz tarihe onun gibi kavgalar üzerinden de bakmıyoruz. Biz tarihe değerler, sistemler ve sonuçlar üzerinden bakıyoruz. Çünkü biz Abdülhamid Han ile değil o günün şartlarındaki demokrasi rüzgarıyla ilgileniyoruz. Tarihin her döneminde milletimizin istibdada karşı koyduğu tavırla ilgileniyoruz. Tekleşmeye, tek adamlığa giden her yolu azimle keşmiş olan milli irade ile ilgileniyoruz. Sayın Erdoğan nedense istibdat dönemiyle günümüz arasındaki benzerlikleri dile getirmemden çok rahatsız oldu. Abdülhamid Han'ı kendisine benzetmemi bir hakaret olarak algıladı. Yani sayın Erdoğan'ı Abdülhamid'e benzetmek rahmetliye hakaretmiş.

Sayın Erdoğan için rehber kabul ettiği, rol model aldığı ama nasıl vefat ettiğini bile bilmediği Abdülhamid Han'ı kendisine benzetmek büyük bir hakaretmiş. Yani biz aslında istibdada karşı koyan o ruhtan bahsederken değil sayın Erdoğan'a benzetirken Abdülhamid Han'a hakaret etmişiz. En azından kendisinin farkında bu da bir şeydir.

İstibdat bir olgudur bu inkar edilemez. Bu tarihsel bir hakikattir ancak görüyoruz ki Sayın Erdoğan için istibdadın kendisi değil istibdada kimin maruz kaldığı ve istidadı kimin uyguladığı daha önemli. Kabile zihniyeti işte böyledir. Kendi uyguladığı istibdadı umursamaz ama kendi maruz kaldığı zaman avaz avaz bağırır. İstibdat göreceli değildir, ya vardır ya da yoktur, ya karşısındadır ya yanındasındır.

Erdoğan'ı şimdiden uyarıyorum

Kaybedeceğini anlayan Sayın Erdoğan'ın, çaresiz çırpınışlarını eğlenerek izliyoruz. Tazmanya canavarı edasıyla attığı hamasi tiratlarını gülerek dinliyoruz. Çünkü biz biliyoruz ki; çok az kaldı. Haddi kim bilecekmiş, hududu kim görecekmiş, milletimizin tokadını kim yiyecekmiş, hep birlikte şahit olacağız. Sayın Erdoğan'ı şimdiden uyarıyorum. Bu saatten sonra, 'milletim beni affetsinler' tutmaz. 'Ortağım beni kandırdı' edebiyatını da kimse yemez. Benden söylemesi. Yenilgiyi şimdiden sindirmeye başlasan iyi edersin. Çünkü sandıkta başına gelecek hazin sonu görmemize inan ki, çok az kaldı.

Batı iyi niyetimizi suistimal etti

İsveç ve Finlandiya NATO üyeliğine başvurdular. Bu talebin kabul görmesi için mevcut üyelerin oy birliğine yani Türkiye'nin de onayına ihtiyaçları var. Yalnız burada unutmamız gereken bir şey var. Ülkemizin şimdiye kadar Batılı ülkelere gösterdiği iyi niyet defalarca suistimal edildi. Mesela Yunanistan'ın NATO üyeliği için verdiğimiz onay Ege Adaları'nın silahlandırılmasıyla sonuçlandı. Bugün Türkiye'den İsveç ve Finlandiya'nın üyeliği için iyi niyet bekleyenlerin ilk önce kendi niyetlerini sorgulamak gerekiyor. İYİ Parti olarak bu kararın milli menfaatlerimiz göz edilerek verilmesi gerektiğini düşünüyoruz.

Bana AK Parti iktidarının en büyük başarısızlıklarını sorsanız hiç kuşkusuz ilk üçe mutlaka tarımı da koyarım. Tarım bir milli güvenlik sorunudur diyoruz ama bu arkadaşlar bizi ısrarla duymamaya devam ediyor.

Geçen hafta yabancı bir haber ajansında bir bankanın İngiltere Merkez Bankası'nda tuttuğu altınları değerinin altında sattığına dair bir haber çıktı. Biz elinde kalan son kıymetli varlıkları da adeta müflis bir tüccar gibi satıp bozduran bu kurumun Türkiye Merkez Bankası olduğuna inanmak istemiyoruz. Tek bir kişinin keyfine mahkum edilen bu sistemin maalesef artık bir alışkanlık haline getirdiği akıl ve bilim dışı kararlarla, gelip dayanacağı yer tam olarak burası. Sayın Erdoğan, ışıltılı bakanın, emir eri Merkez Bankası başkanın ve bol maaşlı danışmanların korkularından sana anlatamıyorlar ama senin bu öngörüsüz politikaların ile göz göre göre ödemeler dengesi krizine doğru gidiyoruz.

Milletimizin rızkından alıp kur korumalı mevduat sistemine harcadınız sonra ne oldu. Sadece mart ve nisanda hazinenin cebinden 16.3 milyar lira çıktı. Baktılar kur korumalı mevduat sistemi de çare değil, dolar aldı başını gidiyor, hem Merkez Bankası'na hem de kamu bankalarına döviz sattırdılar. Ne oldu? Rezervler eridi. 15 Temmuz'un finansörü olmakla suçladığınız, katil olmakla suçladığınız ülkelerin ayağına gittiniz. Bak 'Bay Kriz' senin berbat politikaların yüzünden ülkemiz risk primi sarmalına girdi, rezervler eridikçe ülkenin risk primi artıyor. Sayın Erdoğan seni buradan bir kez daha uyarıyorum. Bu işin sonunda ya müflis bir tüccar gibi bu ülkenin bütün varlıklarını yok pahasına satmak var, ya da 70 sente muhtaç olacağımız bir ödemeler dengesi krizi var. Bu gittiğin yol, yol değil, bir an önce aklını başına al. Bir an önce bu yanlıştan dön, bir an önce bu ucube politikalardan vazgeç bu iş bilmezlik böyle beceriksizlik olmaz. Böyle devlet yönetilmez, ayıptır, günahtır bu millete."