GÜNDEM

(BMGK'nın Trump'ın Gazze Planı'nı kabul etmesi) Sema Silkin Ün: İsrail'in işgalini meşrulaştıran bir plan

Gelecek Partisi Denizli Milletvekili Sema Silkin Ün, dün TBMM'de gerçekleştirdiği basın açıklamasında BMGK'nın Trump'ın Planı'nı oylamaya alarak kabul etmesine ilişkin konuştu. Ün "Tasarı, İsrail´in işlediği savaş suçlarından, soykırımdan kaynaklı hesap verme yükümlülüğünden hiç bahsetmeyerek İsrail´in işgalini meşrulaştıran, soykırım ve uluslararası hukuk ihlalleri için dokunulmazlık sağlayan bir plan" dedi. soykırım ve uluslararası hukuk ihlalleri için dokunulmazlık sağlayan bir plan

Abone Ol

Gelecek Partisi Denizli Milletvekili Sema Silkin Ün, dün TBMM'de gerçekleştirdiği basın açıklamasında BMGK'nın Trump'ın Planı'nı oylamaya alarak kabul etmesine ilişkin konuştu.

Dün gece Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, ABD Başkanı Donald Trump’ın Gazze’ye yönelik ve uluslararası güçlerin konuşlandırılmasını içeren barış planına onay verdi.

Gelecek Partisi Denizli Milletvekili Sema Silkin Ün dün yaptığı basın açıklamasında şunları dile getirmişti:

Saygıdeğer Basın Mensupları hepinizi saygıyla selamlıyorum,

Bugün üzülerek ifade etmek zorunda kalıyoruz ki

13 Ekim Şarm el Şeyh Zirvesi´nden sonra İsrail ateşkesi 282 kez ihlal etmiş; Gazze´ye yönelik hava bombardımanları devam etmiş; 300 sivil öldürülmüş, yüzlercesi yaralı bırakılmış, yardım tırlarının girişine çok düşük seviyelerde müsaade edilmiştir.

Yani İsrail ateşkesi daha başlarken tarafından ihlal etmiştir.

Ülkemiz ise, siyaset ve sivil toplum başta olmak üzere tüm mekanizmalarıyla Gazze´nin gündemimizden düşürülmesi tehlikesiyle karşı karşıyadır.

Bu gece Türkiye saatiyle 01.00 de Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi´nde Gazze hakkında hayati bir oylama gerçekleşecek. Kısacası ABD’nin sözde Trump Barış Planını BM çatısı altında kurumsallaştırma teşebbüsüyle karşı karşıyayız. Bu gece oylanacak ABD tasarısında Gazze´de kurulacak Barış Kurulu isimli yönetim organı ve İstikrar Gücü isimli bir askeri güç oylamaya sunulacak.

ABD tarafından oylamaya sunulacak tasarıya garantör ülkeler tarafından da Güvenlik Konseyinde oy kullanma yetkilerinden bağımsız olarak kabul edilip destek verildiği ifade ediliyor.

Tasarıya göre

En az 2027 yılına kadar yetkili olacak bu barış kurulu Gazze´yi yönetecek.

Tasarı, İsrail´in güvenlik çıkarlarını önceleyen Filistin´in tam bağımsız ve özgür olmasının anahtarı olan kendi kaderini tayin hakkını yok sayan bir tasarıdır. Filistin´in devlet statüsüne açıkça yer verilmemiştir. Plan Filistin´in kendi kaderini tayin hakkını hukuki ve bağlayıcı bir hak olarak değil uzun bir sürecin sonunda verilebilecek bir ödül olarak değerlendirip, gerçekleşmesini süresiz olarak erteliyor.

Tasarıda, Uluslararası bir askeri güç kurulacağı belirtiliyor ama İsrail ve Mısır ordularıyla koordineli çalışma şartı konuyor. Gazze ilk andan silahsızlandırılmaya başlanarak gelecekte İsrail´in hiçbir engelle karşılaşmaması garanti edilmiş olacak ve İsrail katliamlarına devam edebilecek. İşe Filistinlilerin özgürlüğü için uluslararası hukukça da meşru olan direniş ve silahlı direniş hakkı fiilen ellerinden alınarak başlanıyor. İsrail´in Gazze´den çekilmesini Gazze´nin silahsızlandırılmasına bağlıyor ama işgal güçlerinin geri çekilmesi için hiçbir garanti veya zaman çizelgesi tayin etmiyor.

Tasarı, Gazze´nin yeniden inşası için finansal kurumlar ve üye devletlere destek çağrısı yaparak İsrail´i sebep olduğu yıkımları tazmin etme sorumluluğundan kurtarıyor. Yeniden inşa sürecinde dış unsurlar tarafından kullanılan finansmanı dış borç olarak Filistin’e yükleyecek bir kanal açıyor. Filistinin daha tam egemen bir devlet olamadan dış unsurlarca yönetilen kredilerin yükünü sırtlanması, uluslararası finansal kurumlara bağımlı kılınmak ve dış borçlarla felç edilmek isteniyor.

Tasarı, İsrail´in işlediği savaş suçlarından, soykırımdan kaynaklı hesap verme yükümlülüğünden hiç bahsetmeyerek İsrail´in işgalini meşrulaştıran, soykırım ve uluslararası hukuk ihlalleri için dokunulmazlık sağlayan bir plan. Burada üçüncü ülkelerin de İsrail´e işlediği soykırımlar nedeniyle hesap sorma yükümlülüğünü yerine getirmediklerini görüyoruz.

Tasarı, Uluslararası Adalet Divanı ve ilgili Birleşmiş Milletler kararlarını hiçe sayarak Uluslararası Hukuk Sisteminin meşruiyetini yok etme riski taşıyor.

Tüm bu riskler çerçevesinde,

Kimi çevrelerin Ortadoğu’da İsrail’in varlığını tescillemek için kurulduğunu iddia ettikleri Birleşmiş Milletlerin; iş Filistin Devletinin kurulmasına geldiğinde nasıl bypas edilmeye çalışıldığını da hep birlikte görüyoruz.

Bugüne kadar verdiği tüm sözleri bozmak üzere veren,tüm sadakati ihanet edeceği güne ayarlı olan siyonist İsrail

Tüm dünyada büyük bir yalnızlaşma ve dünyadan izole olma durumuyla karşı karşıyadır.

Kendi başına bu cendereden çıkamayınca da görüyoruz ki imdadına Trump yetişmiştir.

13 Ekim´de Mısır’da imzalanan anlaşmaya bizlerde herkes gibi iyi niyetle yaklaştık. Ancak görüyoruz ki ortada en basit ateşkes şartlarını dahi yerine getirmek istemeyen bir İsrail var.

Hal böyleyken Filistin Halkının belki de tutunduğu tek dal olan Filistin Direnişine silahlarını bıraktırmak, bunun karşılığında ise İsrail’e somut hiçbir adım atma sorumluluğu yüklememek, ne akılla ne vicdanla izah edilebilir.

Tasarıya, daha BM´ye gelmeden peşin peşin destek açıklayan, aralarında Türkiye’nin de olduğu İslam Ülkeleri bu planın nesine destek verdiklerini açıklamalıdır.

Bugün Filistin’e giydirilmek istenen kıyafet, 20.yy´da bizlere giydirilmek istenilen Sevr gömleğinin aynısıdır.

Filistin halkı bir seferde değil de yavaş yavaş ölmeye, ekmeğe, suya ulaşabilmek karşılığında kendi topraklarından ve egemen bir devlet olma hakkından vaz geçmeye zorlanmaktadır.

Bizim bedenimize Sevr tabutunun çivileri çakılmak istenirken dünyada bizden başka egemen bir İslam devleti yoktu.

Bugün 57 tane var. Ama görüyoruz ki bugün onların en büyükleri, ellerinde, Filistin Halkına bir Sevr tabutu çakmak isteyenlerin, çivilerini tutuyor.

Genel Başkanımız Sayın Ahmet Davutoğlu da uluslararası kuruluşların hükümsüz bırakılması ve Filistin´in kendi kaderini tayin hakkının görmezden gelinmesi tehlikesini içeren özel bir mektubu Rusya ve Çin devlet başkanlarına büyükelçileri aracılığı ile ulaştırmıştır.

Güvenlik Konseyinin bu daimi üyeleri olarak oylamada kullanacakları reylerin bu taslağın mevcut halinde bir değişiklik olmaması halinde red olması yönünde beklentisini iletmiştir.

Ülkemizin de, İsrail´e güvenlik Filistin´e belirsizlik vaad eden bu tasarıya, oy hakkı olmamasına rağmen hayır deme iradesi göstermesini bekliyoruz.

Bu işin sonunun, 2003´te BM Güvenlik Konseyi´nin Irak´ın hukuka aykırı işgalini meşrulaştırma tecrübesine dönüşmesi riski vardır. Bu tasarıda Irak’ın kabuslarının yankısı vardır.

Bu endişelerin giderilmesi için en büyük görev tarihi ve stratejik misyonu gereği Türkiye'ye düşmektedir.

Gazze´nin gündemden düşmesi bu çok büyük konuların tartışılmasına sebep olmaktadır.

Biz Gazzede elbette Türk askeri görmek istiyoruz. Fakat Amerikanın ve Batı’nın Filistinlilerin felaketi olarak hazırladıkları bir planın parçası olarak değil.

Doğru yol Trump Planı değil, Barış için Birlik mekanizmasıdır. Bu mekanizma BM Güvenlik konseyinin uluslararası barış ve güvenliği sağlamada tamamen başarısız olması halinde BM Genel Kurulunun devreye girip icrai ve bağlayıcı karar almasıdır.

Cumhurbaşkanımız da 2024 BM Genel Kurulunda BM 377 sayılı barış için birlik kararını bizzat zikretmiş benzerini Gazze için seferber etme çağrısı yapmıştır.

Yine Kolombiya Eylül ayında ABD planı gibi işgali kurumsallaştırmak yerine soykırımı durdurma misyonu yüklenmiş bir uluslararası gücü merkeze alan bir barış için birlik tasarısı hazırlamış, Filistinlilerin tam desteğini almış ve diğer devletlerden destek aramaktadır.

Mehmetçiğin onuruyla, Filistinlilerin istikbali ve insanlığın hayrı adına Gazzede olmasının yolu Trump planı değil barış için birlik mekanizmasıdır.

Bugün gündemimiz yine yeniden Filistin olmalıdır.