Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Sunum ve İmza Töreni

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, haftalık değerlendirme toplantısında gündemi değerlendirdi.

Ali Babacan, parti çalışmalarını özetledikten sonra, 28 Şubat’ta 6 liderin katılımıyla gerçekleştirilen “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Sunum ve İmza Töreni”ni değerlendirdi.

Babacan, “6 siyasî parti olarak, ülkemize krizden başka hiçbir şey sunmayan şu andaki partili ve taraflı cumhurbaşkanlığı sistemini sona erdirme kararlılığımızı gösterdik. Demokrasi tarihimize geçecek imzalar attık. Ortak aklı işleterek yürüttüğümüz sürecin sonunda, katılımcı, özgürlükçü ve çoğulcu demokrasi için Güçlendirilmiş Parlamenter Sisteme geçiş üzerinde uzlaştık. Yarının Türkiye’sinin tam demokratik bir ülke olması için büyük bir ortak irade ortaya koyduk. Hem Meclisin hem de hükümetin güçleneceği, yargının tarafsızlığının ve bağımsızlığının tesis edileceği, hak ve özgürlüklerimizin güvence altına alınacağı Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem çalışmamızın ülkemize hayırlı olmasını tekrar temenni ediyorum.” diye konuştu.

“Bu saldırının meşru hiçbir boyutu yoktur”

Babacan, daha sonra Ukrayna’nın Rusya tarafından işgal edilişini değerlendirdi.

Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısının temelsiz olduğunu, ikna edici hiçbir gerekçeye dayanmadığını ifade eden Babacan, Rusya Federasyonu’nun kışkırtılmasının da söz konusu olmadığını söyledi. Babacan, “Bu saldırının meşru hiçbir boyutu yoktur. Bu işgalle beraber uluslararası hukuk açıkça çiğnenmiş ve Ukrayna’nın toprak bütünlüğüne göz dikilmiştir. Bağımsız bir ülkeye kukla bir rejim getirmek gibi arkaik bir ihtiras, yeni bir insanlık krizine kapıyı aralamıştır. Dahası, geldiğimiz aşamada nükleer saldırı tehdidinin işaret edilmesi, insanlık adına utanç verici bir gelişmedir. Nükleer savaşın kazananı olmaz. Kaybedeni ise tüm dünyadır.” diye konuştu.

Savaştan en çok etkilenenlerin sivil halk, kadınlar ve çocuklar olduğunu dile getiren Babacan, “Bu savaşın bölgesel ve küresel güvenlik üzerinde de son derece tehlikeli sonuçları olacaktır. Bundan böyle, Türkiye’nin de içinde bulunduğu Avrupa ülkelerinin güvenlik stratejisinin tümüyle güncellenmesi gerekecektir.” dedi.

“Bu savaşın ekonomik sonuçları yıkıcı olacak”

İktidarın, Türkiye’nin hem Avrupa ülkesi hem Avrupa Konseyi hem NATO üyesi olduğunu unuttuğunu ifade eden Babacan, Avrupa ve NATO’nun hiçbir şey yapmadığından yakınan hükümete, “Siz, Avrupa Konseyi’nin tam bir üyesi olarak, NATO üyesi olarak ne yapıyorsunuz, ondan bahsedin.” diye seslendi.

Türkiye’nin de içinde bulunduğu Avrupa’da artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını ileri süren Babacan, bu savaşın ekonomik sonuçlarının yıkıcı olacağını, sadece savaşan ülkelerin değil, başta komşu ülkeler olmak üzere tüm dünyanın etkileneceğini söyledi. Babacan, “Temel hammadde fiyatlarındaki artış, küresel ölçekte yeni bir enflasyon dalgasını muhakkak tetikleyecek.” dedi.

Babacan, taraflar arası görüşmelerin uluslararası hukuka uygun olarak barışçıl bir çözümle sonuçlanmasının, herkes açısından en hayırlı gelişme olacağını söyledi.

Türkiye’nin Avrupa Birliği doğrultusunda bir an önce kararlı adımlar atması gerektiğini dile getiren Babacan, bunun yolunun da ülkeyi yöneten troykanın işine son verip hızlıca demokratikleşme olduğunu ifade etti.

Babacan, Avrupa ve NATOnun gerekeni yapmadığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, aynı günün akşamı gittiği Avrupa Konseyi’ndeki Rusya oylamasında çekimsek kaldığına işaret ederek, “Bu, büyük bir tutarsızlıktır. Bu, ne yaptığını bilmemektir. Unutmayın, lafa gelince esip gürleyip oylama vakti geldiğinde dik durmazsanız itibar kazanamazsınız.” dedi.

Türkiye’nin demokratikleşme ihtiyacının sadece iyi niyetli bir söylem değil ertelenemez bir bekā meselesi hāline geldiğini ifade eden Babacan, bu konunun diplomatik bir pazarlık konusu olmadığını belirterek, “Bu konu bizim insanımız içindir, bizim vatandaşlarımız içindir, bizim Türkiye’miz içindir.” dedi.

“Hükümet, Ukrayna’daki Türkiye vatandaşlarını ateşin ortasında bıraktı”

Ukrayna’daki Türkiye vatandaşlarının güvenliğinin sağlanması konusunu da değerlendiren Babacan, ortada çok ciddi bir ihmal olduğunu ileri sürdü. Ukrayna’daki gelişmelerin Cumhurbaşkanı ve Dışişleri Bakanı düzeyinde sağlıklı analiz edilemediğinin apaçık ortaya çıktığını ifade eden Babacan, “Vatandaşlarımız, savaşın ortasında büyük bir kaygıyla ve gözyaşıyla güvenli bir bölgeye geçmeyi bekliyor.” dedi. Babacan, İngiltere’nin, Amerika’nın ve İsrail’in, daha saldırılar başlamadan önce vatandaşlarını tahliye işlemlerini başlattıklarını, Hindistan’ın ise daha saldırılar başlamadan önce bütün vatandaşlarını Kiev’den tahliye ettiğini, 12 bin öğrencinin tamamının ülkesine döndüğünü açıkladığına işaret etti.

Bu haberlerin yayınlandığı tarihte Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Afrika turuna çıktığını belirten Babacan, “Şu ilgisizliği, lâkaytlığı, hesapsızlığı, kitapsızlığı bir görün ya.” dedi.

“Niçin ticarî hatlar açıkken, ulaşım çok kolayken, etkin bir şekilde vatandaşlarımız Ukrayna’dan ayrılmaya teşvik edilmedi?” diye soran Babacan, uçak biletlerinin çok pahalı olduğuna da dikkati çekti. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “12 Şubat’tan itibaren irtibat numaraları kayıtlı Ukrayna’daki vatandaşlarımıza ikazda bulunduk” dediğini hatırlatan Babacan, sözlerine şöyle devam etti:

“Bunu ne zaman söylüyor? Geçtiğimiz pazartesi günü söylüyor. 3 gün önce söylüyor. “12 Şubat’tan itibaren uyardık” diyor. Bir dakika diyoruz biz, siz neyin uyarısını yaptınız? Sizin Dışişleri Bakanlığınızın web sitesindeki açıklamanız ortada. Hükümetin 12 Şubat açıklamasında ne diyor? Sadece Ukrayna’nın doğusuna gitmeyin diyor bakın. Ülkeyi terk edin, boşaltın, öyle bir şey yok. Doğusuna gitmeyin diyor. Tam bundan 10 gün sonra 22 Şubat’ta bir açıklama daha geliyor hükümetten. Ne diyor? Ukrayna’nın doğusundan ayrılın diyor bakın. Yani ortalarına doğru gelin diyor. Doğusundan ayrılın diyor. Hesapsızlığa kitapsızlığa bakın ya! Belli ki bunlar, yani bizim hükümet, Rus saldırısının, sadece Ukrayna’nın doğusundaki bu Dombas bölgesiyle sınırlı kalacağını hesap etmiş. Konu çok açık. Burada çok büyük bir hesap hatası var.”

Babacan, hükümetin tahliye işlemlerine 25 Şubat’ta işgal başlayıp uçuşlar durdurulduktan, yollar kesildikten sonra başladığını belirterek, Türk vatandaşlarının ateşin ortasında bırakıldığını söyledi.

“İyi günde 130 milyarı tüketip, kötü günde eksi 55 milyarla savaşa yakalandılar”

Konuşmasında Ukrayna savaşının Türkiye’yi de çok yakından ilgilendiren ekonomik boyutunu da değerlendiren Babacan, Türkiye’nin Rusya ve Ukrayna ile olan ekonomik ilişkilerinde turizm, inşaat, altyapı alanlarında ekonomik zarara uğramaya başladığını söyledi.

Babacan, artan enerji fiyatlarının enerji faturasını döviz cinsinden artıracağını, cari dengenin daha da bozulma ihtimalin yükseldiğini söyledi. Babacan, “İyi günlerde, daha ortada pandemi yokken, savaş yokken bu ülkenin alın teriyle biriktirdiği 130 milyar dolarlık rezervini tüketen bu hükümet, kötü gün geldiğinde eksi 55 milyara düşmüş bir rezervle Ukrayna-Rusya savaşının tam da ortasında şu anda yakalanmış durumda.” dedi.

Döviz kurunun artmasının kaçınılmaz olduğunu ileri süren Babacan, kur artışının enflasyonda yeni bir dalgaya sebep olacağını, bu savaşın Türkiye ekonomisinde en az 20-25 milyar liralık zarara yol açacağını söyledi.

Acilen alınması gereken tedbirler

Bu konuda acilen alınması gereken tedbirler olduğunu dile getiren Babacan, bu tedbirleri şöyle sıraladı:

1-Derhal enflasyon üzerindeki baskıların dengelenmesine yönelik adımlar atılmalıdır.

2-Gıda güvenliği konusunda Beştepe’deki ithalat lobisinin faaliyetlerine son verilmeli ve devlet, artık Rusyalı çiftçiyi değil kendi çiftçimizi desteklemelidir.

3-Türkiye’nin enerji arz güvenliği sağlanmalı ve tek bir ülkeye bağımlılığın azaltılmasına yönelik çalışmalara da acilen başlanmalıdır. Bu amaçla tarım ve enerji sektörlerinde alternatif kanallar geliştirilmelidir.