Yedi İklim Dergisi Genel Yayın Yönetmeni, öykücü Ali Haydar Haksal, Sezai Karakoç’un vefatı münasebetiyle, Karakoç’u değerlendirdi.

Haksal, Sezai Karakoç’u sadece bir şair olarak değil, bütünüyle bir düşünce, medeniyet ve kültür insanı olarak değerlendirmek gerektiğine dikkati çekerek, “Şiir yazmak için şiir yazmamıştır. Yazı yazmak için yazı yazmamıştır. Onun bütün derdi, bütün çabası İslâm medeniyeti, İslâm ümmeti, İslâm toplumu çabası olmuştur.” dedi.

Özellikle Batı düşüncesi karşısında ezilmiş, kendi değerlerini yitirmiş toplumlara yeniden kendi değerlerini hatırlatan Sezai Karakoç’un “Diriliş”inin diğer anlamıyla “bāsübadelmevt” yani “öldükten sonra yeniden dirilme, hem bu dünyada dirilmek hem öteki dünyada dirilmek” olduğunu ifade eden Haksal, şunları söyledi:

“Bu çağın üzerinden bir silindir geçmiştir, büyük bir tufan geçmiştir. İnsanlığın yeniden kendisini bulabilmesi için böylesine bir düşünüre ihtiyaç olmuştur. Cenāb-ı Hakk da bunu Sezai Karakoç’a nasip etmiştir. O da eserleriyle, düşünceleriyle, anlattıklarıyla ve duruşuyla bunu hakkıyla yerine getirmiştir. Ben, onu hep şöyle nitelendiririm: O, adeta peygamber ahlâklı bir insandı. Onun hayatının etrafında bir lekeye, bir ize, bir karaltıya rastlanmaz. Böylesi bir insandı. Yani onun öfkesi de sevgisi de hepsi davasına dönüktü. Kendisiyle son zamanlarda yaptığım görüşmede de sık sık vurguladığı bir şey şudur: ‘Bu çağın insanına biz kendi medeniyetimizi, İslâm’ı ve düşüncemizi anlatmakla yükümlüyüz.’ Bize bıraktığı emanet budur. Bizim de yapacağımız budur.”

Karakoç’un “Diriliş” ekolüne dair çalışmalar yaptığını da belirten Haksal, “Bugün düşünce hayatımızda onun kuşağında olmasa ondan sonra olsa dahi yazanların hemen hepsi, eli kalem tutanlar, düşünce üretenler, ondan doğrudan veya dolaylı olarak beslenmiş ve etkilenmişlerdir. Çünkü üstad Necip Fazıl’ın mücadelesi o dönemin şartlarında Türkiye ile sınırlı kalmışken, üstad Sezai Karakoç ise ümmeti, insanlığı ve İslâm milletini bir bütün olarak ele alıp, onun üzerinden bir değerlendirme yapmıştır. Dolayısıyla üstadın değerlendirmesi, bakışı, kendisine çok özgü ama İslâm ruhunun yeniden dirilişini sağlamaya dönüktü.” şeklinde konuştu.