T24 Yazarı Mehmet Yılmaz bugünkü yazısında "Tapuyu delme hazırlığı" başlıklı yazı kaleme kaldı.

AK Parti'nin kanun teklifine göre Çevre ve Şehircilik Bakanlığı kent içinde bulunan ve riskli olmayan binalara el koyabilecek. Bu gayrimenkuller ise "rezerv yapı alanı olarak ilan edilecek.

Böyle bir düzenleme Anayasa'nın mülkiyet hakkı ile ilgili hükümlerini açıkça ihlal edeceği ortada.

İşte Yılmaz'ın dikkat çeken yazısının tamamı;

Çevre Bakanı Mehmet Özhaseki, İstanbul'un depreme hazırlanması için kanun çıkaracaklarını açıkladığında bu köşede şöyle bir not düşmüştüm:

"Özhaseki'nin hazırlayacağı kanunlar, temel sorunlara çözüm getirmek amacını mı taşıyor yoksa yeni inşaat alanları yaratarak müteahhitlere iş yaratmak mı hedefleniyor?"

Yazının başlığı da şöyleydi: Deprem kanunları kimin için çıkacak? (3 Ağustos 2023)

Erdoğan yönetiminin TBMM Başkanlığı'na sunduğu Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkındaki Kanun Teklifi, bu sorunun yanıtını net bir şekilde veriyor: Kanun, müteahhitler ve eski semtlere gözünü dikmiş yeni zenginler için çıkıyor!

Bunun böyle olacağını tahmin etmek zor değildi aslında ancak bu kadar cüretkâr olabileceklerini de düşünmüyordum.

AK Parti'nin kanun teklifine göre, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, kent içinde bulunan ve riskli olmayan binalara el koyabilecek. Bu gayrimenkuller "rezerv yapı alanı" ilan edilecek.

Rezerv yapı alanı ilan edilen yerlerdeki binalar yıkılıp, yerine yeni binalar yapılacak.

Bu alanda evi, iş yeri bulunanlar, şehrin başka bölgelerine taşınacak.

Değişiklik, her bir arsa, bina ya da parselinin bile tek tek rezerv yapı alanı olarak ilan edilmesine ve bakanlıkça el konulmasına olanak sağlıyor.

Diyelim ki Levent'te bahçe içinde güzel bir eviniz var. İşini bilen bir müteahhit buraya gözünü diktiyse, Bakanlık burayı rezerv bina alanı ilan edip, elinizden alabilir.

Ya da iktidarın içinde yaşayanlardan hoşlanmadığı bir semtte yaşıyorsunuz, mesela Beşiktaş'ta, Kadıköy'de, Bakırköy'de.

Bakanlık, bütün bir mahalleyi rezerv alan ilan edip, boşaltabilir ve el koyabilir. Binaları yıktıktan sonra da yeni bina yapılsın diye müteahhitlere ihale edebilir.

Bütün bunlar olurken ne dümenlerin dönebileceğini, hangi "kupon" arsaların üzerindeki binaların sakinleri yerlerinden edilerek, yandaşlara rant aktarılabileceğini Türkiye'de yaşayan herkes tahmin edebilir.

Anayasa'nın mülkiyet hakkı ile ilgili hükümlerini açıkça ihlal edeceği çok açık bir düzenleme bu.

Anayasa Mahkemesi'ne bu konuda ne kadar güvenilebilir bilmiyorum, son MTV kararı bile bu işten midemizin bulanmasına yeter.