İşte yazının tamımı....

Bu soruya bi'z-zat, bi-zâtihi tecrübe ettiğim yüksek lisans serüvenim ile cevâp vermeye çalışayım. 

Güneş tutulması hangi ülkelerde görülebilecek, Türkiye'den nasıl izlenecek? Güneş tutulması sırasında neler yapılmalı? Güneş tutulması hangi ülkelerde görülebilecek, Türkiye'den nasıl izlenecek? Güneş tutulması sırasında neler yapılmalı?

50 yaşından sonra epeyce bir geç kalmış olsam da yüksek lisans yapmaya karâr verdim. 

Ders aşamasını geçip tez aşamasına geldiğimizde tarihçi olmam hasebiyle iki yıl emek verip okuduğum temettüat kayıtlarını da kullanarak 19. yüzyıl Osmanlı taşrasındaki sosyal ve ekonomik yapının bir fotoğrafını yansıtalım, disiplinler arası bir çalışma yapalım, az çalışılmış bir alan olan tarihsel sosyoloji alanında orijinal bir eser ortaya koyalım diye düşündüm ve zar zor da olsa danışmanımı iknâ ettim. 

Tarihsel sosyoloji, tarih felsefesi, Anneles Okulu, Asya tipi üretim tarzı... okumaları, literatür taraması, tez önerisi hazırlama derken epeyce bir emek sarfettim. Fakat gelin görün ki danışman hocam ABD'ye gitti.

Yeni danışman hocam ise tarihsel sosyoloji alanında yardımcı olamayacağını, hukûk sosyolojisi alanında (çocuk suçluluğu) bir tez yazmamı önerdi. İstemeyerek de olsa ülkemizde gittikçe artan çocuk suçluluğunun sebeplerini araştıralım, önlenmesi, azaltılması için belki bir faydamız olur diye düşünerek kabûl ettim. 

Hukûk sosyolojisi, çocuk suçluluğu, kriminoloji alanında okumalar, literatür taraması, tez önerisi, anket soruları hazırlama derken epeyce bir emek de böyle sarfettik.  

Tez önerisini verdik, kabûl edildi. Tez çalışması için yapılacak anket sorularının uygun olduğu üniversite etik kurulu tarafından kabûl edildi. Fakat gelin görün ki bu kez de Adalet Bakanlığı "konunun hassasiyeti" gerekçesi ile anket yapmamızı uygun bulmadı. (Biz de zaten bu hassas konuyu araştıralım, bir faydamız dokunsun diye yola çıkmıştık) 

Şimdi üçüncü kez tez konusu belirleyip, okumalar, literatür taraması yapıp yeni bir tez önerisi vereceğim.

Tüm bunlar şans, baht, talih, nasip, kısmet olarak değerlendirilebilir. Fakat ben öyle olmadığını, sistemsel bir tıkanıklık, azim kırıcı bir bürokrasi, bilimsel anlayıştan uzak bir formaliteler yumağı olduğunu düşünüyorum. 

Anlattığım ve yarım kalan aşamaların her birinin yarımşar tez (bana göre daha fazla) mesâbesinde olduğunu dikkate aldığımızda verdiğimiz ve karşılıksız kalan emeğe mi yanacağım, ülkemizin, üniversitelerimizin hâline mi yoksa hepsine birlikte mi yanacağım konusunda tam karâr veremedim.

Sonucun "o şöyle demiş, bu böyle demiş, şu da şöyle demiş"ten oluşan bir kıyl ü kâle; " standart bir tez yaz geç, olsun, bitsin, gitsin"e, "siz ne kadar çaba sarferseniz edin, sonuçta sistem kazanır"a gelmemesi için duâ ediyorum ve kendime, bi'z-zât ve bi-zâtihi sabırlar diliyorum.

Amin