Doğrudan yabancı sermayeli yatırım, yeni teknoloji, yeni istihdam yaratmak yerine yıllardır piyasalarda faaliyet gösteren tanınmış Türk markaları, köklü aile şirketleri peş peşe uluslararası şirketler, körfez sermayesi, küresel gıda, kozmetik, lojistik zincirlerinin kontrolüne geçti. Özellikle gıdada yükselen fahiş fiyat artışları geniş kesimlerin temel gıda ürünlerine erişimini giderek daha fazla zorlaştırırken, Rekabet Kurulu’nun bu alanda faaliyet gösteren şirketlere, anlaşmalı fiyat belirleme, pazarı paylaşma vb. nedenlerle açtığı soruşturmalar, kesilen milyarlık para cezaları da etkili olamıyor.
Gıdada Fransız, İngiliz, ABD, Körfez, Japon sermayesi ünlü markaların yeni sahibi oldu
Tarımda uygulanan düşük taban fiyat ve düşük destekleme bütçesi, üretim düşüşü, üreticilerin üretimden uzaklaşması gibi sorunlar kronik hale gelirken çok sayıda gıda ürününde, kırmızı ve beyaz ette, süt ve şarküteri ürünlerinde, un, makarna, şişe ve damacana suyunda market raflarındaki yerli markaların pek çoğunun sahibi artık yabancı şirketler.
Sıvı yağda olağanüstü artan fiyatlar sonrası zeytinyağı giren hane sayısı azalırken Türkiye’nin en köklü ve bilinen zeytinyağı markaları Komili, Kırlangıç, Madra artık ABD’li Koninklikje Bunge şirketine ait. Ülker-Yıldız Holding’in bilinen margarin, ayçiçek ve sıvı yağ markası Bizim Yağ, Japon Ajinomoto’nun, Sana yağları ise ABD’li Unilever’in oldu. Beyaz et ve tavuk ürünlerinin en bilinen markalarından Banvit Brezilya-Katar ortaklığı, Ege Tavuk ve Yumurta (EGE TAV) Japonlar, kırmızı et markası Namet ise Katarlılarca satın alındı.
Süt ve süt ürünleri, peynir, yoğurt, tereyağı vb. ürünlerin bilinen markası Yörsan Dubaili Abraaj’ın olurken yabancı payının ve fiyatların en hızlı arttığı alanların başında damacana ve şişe su geliyor. Türkiye’nin yerli gıda devi Ülker ve Yıldız Holding’in market raflarındaki ve piyasadaki en yaygın süt, yoğurt, peynir vb. süt ürünü markaları İçim Süt ve Dost Süt Ürünleri Fransızların küresel gıda tekeli Groupa Lactalis’e satıldı.
Ambalajlı su pazarında büyük paya sahip en bilinen markalardan Erikli’nin yanı sıra Sırma, Saka, Hayat, Akmina, Damla Su, Eski Pazar Memba Suyu vb. damacana, pet şişe su ve maden sularının sahipleri Fransız Danone ve Groupa Lactalis, İsviçreli Nestle Waters, Japon Dydo Drinco, ABD’li Coca Cola gibi küresel su, içecek ve meşrubat şirketleri.
Oba, Filiz gibi en eski ve bilinen makarna, unlu mamul markaları İtalyan Barilla ve Japonya’nın önde gelen gıda devleri tarafından satın alınırken, tatlı, şekerleme, çikolata pazarının köklü şirketlerinden Kent Gıda ve bir başka ünlü şekerleme markası Jelibon artık İngiliz Cadbury Schweppes’e ait. Piyasadaki en eski gazoz markalarından Çamlıca’yı Japon Dydo Drinco aldı. Aynı şirket Türkiye’nin gıda devi Ülker’in piyasaya çıkarttığı Cola Turka’yı da 2015’te satın almıştı. Yedigün Gazoz ve Meşrubat şirketi ise ABD’li küresel meşrubat şirketi Pepsi Co. Çatısı altına girdi.
İngilizlerin asırlık Çay şirketi Lipton’un 39 yıl aradan sonra Türkiye pazarından çekilme kararı alması yanında Karadeniz bölgesinde Kamu İktisadi Teşebbüsü (KİT) statüsündeki Çaykur dışında Doğadan, Of Çay gibi pek çok yerli özel çay markası ABD’li Coca Cola ve küresel kahve devi Jacobs tarafından satın alındı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın başında olduğu Türkiye Varlık Fonu (TVF) bünyesine alınan ÇAYKUR ise TVF’ye geçtikten sonra sürekli şekilde her yıl rekor zarar ediyor. Bir dönem ÇAYKUR’un özelleştirilerek Katarlılara satılması gündeme gelirken daha sonra Abu Dabi Yatırım Fonu'na satılacağı iddiaları ortaya atıldı. ÇAYKUR özelleştirmesi süreci şimdilik askıda görünmesine karşın 2026’da hedeflenen 185 milyar liralık özelleştirme kapsamında ÇAYKUR’un da yer alması ciddi olasılık.
Kahramanmaraş’tan çıkan ünlü dondurma markası ve pastane-kafe zinciri MADO’nun ise önemli hissesi artık Katarlıların. Hazır gıda ürünleri, hazır çorbalar, tatlılar ve hatta kemik suyu, işkembe çorbası, kelle paçaya varana kadar Türk mutfağına ait pek çok ürün Kühne ve Dr. Oetker gibi uluslararası gıda markaları ve tekelleri tarafından üretilirken, son dönemde marketlerde reyon açılması zorunlu kılınan glutensiz gıda ve çölyak ürünlerinde ise yine bir başka küresel tekel Dr. Schar piyasanın büyük kısmına hakim konumda.
CHP’li belediyeler ve Halk Ekmek tesislerinde çölyak hastaları için son dönemde hızla yaygınlaşan glutensiz ürün yelpazesine karşın yabancı-küresel markalar olağanüstü yüksek fiyatlarla glutensiz un, ekmek, kek, pasta, makarna vb. ürünlerdeki rekabette önde. Yine Türkiye’nin en bilinen ve en köklü sirke çeşitleri, üzüm ve elma sirkesi markası Kemal Kükrer geçtiğimiz dönemde Japon Gıda Devi Ajinomoto tarafından satın alındı.
Büyükannelerimizin sabunu Hacı Şakir artık Amerikalıların, Filli Boya Japonların
Diğer yandan gıda dışında da hijyen ürünlerinden kozmetiğe, şampuandan sabuna, stratejik sektörlerden lojistik ve kargo taşımacılığına kadar bilinen pek çok kurum, ürün ve marka son dönemde yabancılar tarafından kelepir fiyatına satın alındı.
Yüzyılı aşkın geçmişe sahip Hacı Şakir sabun markası ve marka çatısı altındaki diğer temizlik ürünlerini ABD’li Colgate satın aldı. Bir başka yerli temizlik ürünleri markası Seba Med Almanlara, Can Bebe bebek bakım ürünleri, bebek bezi vb. şirketi Belçikalı Ontex’in, İpek Şamupan Fransız L’oreal’in, kozmetik markası Hobby Şampuan ve hijyen ürünleri ise Hintli Dabur’un oldu. Yıllardır televizyon ekranlarında reklamı yapılan ACE deterjan, hijyen ve temizlik ürünleri ABD’li küresel kimya ve kozmetik devi Procter and Gamble’a satıldı. Türkiye’nin ilk ve en büyük kozmetik mağazaları zinciri Tekin Acar Fransız Sephora kozmetiğe geçti. Kamuoyunun yıllarca ‘Filli Boya’ reklamlarıyla tanıdığı üretici BATEK Nippon Paint’e, Polisan Boya ise yine Japon Kansai Paint’e satıldı.
Stratejik sektörlerden lojistik ve kargo taşımacılığının önde gelen şirketlerinden MNG Kargo uluslararası lojistik devi DHL’e, Aras Kargo Avusturya’nın kamu lojistik ve kargo şirketi Austrian Post’a satıldı. En eski ve köklü özel kargo şirketlerinden Yurtiçi Kargo’nun yüzde 25’i ise Fransız GeoPost’un. PTT’nin posta-lojistik ve kargo hizmetleri birimlerinin de 2026’da özelleştirme kapsamına alınması gündemde.
Son yıllarda özellikle gıdadaki yabancılaşma ve köklü yerli şirketlerin yabancı küresel gıda şirketlerince satın alınması dikkati çekiyor. Market raflarında, bakkallarda rafları süsleyen, yıllardır bilinen, evlerimize ve mutfaklarımıza giren pek çok Türk markasının sahibi ve üreticisi artık yabancılar.