Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, İsrail'in Gazze saldırısı, Filistin halkına uyguladığı soykırım ve zulüm ile kıtlık politikaları ve bölgedeki güncel durumu görüşmek üzere TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş başkanlığında olağanüstü toplanan TBMM Genel Kurulu'nu bilgilendirdi.
TBMM Genel Kurulu Numan Kurtulmuş başkanlığında olağanüstü toplandı
Gazze'de soykırımın daha da derinleştiğini, Batı Şeria'da fiili ilhak adımlarının başladığını, İran-İsrail hattındaki gerginliğin 12 günlük bir savaşa dönüştüğünü, İsrail'in saldırganlığının Lübnan'a ve Suriye'ye sıçradığını, Doğu Kudüs'teki kutsal mekanlara ve özellikle Mescid-i Aksa'ya yönelik provokasyonların giderek arttığını vurgulayan Fidan, bu vahim tablonun hem Türkiye'nin hem de bölgenin geleceğini yakından ilgilendiren ağır bir kırılmaya işaret ettiğini söyledi.
Fidan, "Gelinen süreci kısaca özetlersek, İsrail iki yıldır Gazze'de soykırım suçu işleyerek dünyanın gözü önünde temel insani değerleri hiçe saymaktadır." dedi.
Gazze'deki genel tablonun son derece vahim olduğunun altını çizen Fidan, İsrail'in, tarihin en ırkçı hükümeti olduğunu belirtti.
Fidan, "Türkiye olarak Filistin halkının hangi şekilde ve isim altında olursa olsun Gazze'den tehcirini öngören planlara karşıyız. Kim tarafından sunulursa sunulsun, böyle bir plan bizim nezdimizde hükümsüzdür." ifadelerini kullandı.
"En büyük direniş şimdi başlamaktadır"
İlk günden bu yana uyardıklarını belirten Fidan, "İsrail'in Gazze başta olmak üzere Filistin'de pervasız saldırılarına devam etmesine izin verilirse bu sadece Filistinlilerle kalmaz bütün bölgeyi ateşe atar." dedi.
"Gazze'de işlenen vahşet, insanlık tarihinin en karanlık sayfalarından biri olarak şimdiden kayda geçmiştir." diyen Fidan, Filistinlilerin İsrail ordusuna karşı sürdürdüğü direnişin asla unutulmayacağını vurguladı.
Bakan Fidan, "Ancak en büyük direniş şimdi başlamaktadır. Belki bu kan hemen durmayacaktır. Ancak eminiz ki bu kutlu direniş, tarihin akışını değiştirecek, ezilenlerin sembolü olacak, çürümüş bir düzenin taşlarını yerinden oynatacaktır." diye konuştu.
"Suriye'nin kadim ve değerli topluluklarının istismar edilmesine asla izin vermeyeceğiz"
İsrail'in geçiş sürecindeki Suriye'ye yönelik saldırılarını ve Suriye içinde işgalci varlığını sürdürdüğünü vurgulayan Fidan, bu doğrultuda, "Golan Tepelerindeki işgalini genişlettiğini, Suriye topraklarının içine kadar girdiğini ve Şam'ı vuracak kadar cüretkar bir hezeyan içerisine girdiğini" dile getirdi.
Fidan, "İsrail Suriye'deki hassas noktaları kaşıyarak istikrarlı, güçlü, milli birlik ve beraberliğini sağlamış ve toprak bütünlüğüne sahip bir Suriye istemediğini açıkça göstermiştir. Suriye'nin kadim ve değerli topluluklarının bu çarpık hedefler doğrultusunda istismar edilmesine asla izin vermeyeceğiz." ifadelerini kullandı.
"İsrail'le ticaretini tamamen kesen başka ülke bulunmamaktadır"
Öte yandan İsrail ile İran arasında devam eden gerilimin tüm bölge için risk teşkil ettiğini kaydeden Fidan, İsrail'in yıl boyunca Gazze, Lübnan, Yemen, Suriye ve İran'a gerçekleştirdiği saldırıların uluslararası hukuku ve insani değerleri hiçe sayan, bölgesel istikrarı tehdit eden ve tüm coğrafyayı kaosa sürükleyebilecek nitelikte eylemler olduğunu belirtti.
Bakan Fidan, "Bu pervasız tavır (İsrail'in Gazze, Lübnan, Yemen, Suriye ve İran'a saldırıları), devlet sorumluluğu taşımaktan uzak, uluslararası düzene meydan okuyan bir terör devleti zihniyetinin en açık göstergesidir." dedi.
Filistin davasının Türkiye'deki tüm kesimlerin savunduğu öncelikli bir mesele olduğunun altını çizen Fidan, "Yaptırımlar bağlamında dünyada Türkiye'den daha ileri adım atmış şu anda başka bir ülke yok. Çok sayıda diplomatik, hukuki ve ticari tedbiri hayata geçirdik. İsrail'le ticaretimizi tamamen kestik. İsrail gemilerine limanlarımızı kapattık. Türk gemilerinin İsrail limanlarına gitmesine izin vermiyoruz. İsrail'le ticaretini tamamen kesen başka ülke bulunmamaktadır. İsrail'e silah ile mühimmat taşıyan konteyner gemilerinin ülkemiz limanlarına girmesine, uçakların ise hava sahamıza girmesine izin vermiyoruz." diye konuştu.
Türkiye, 2 Mayıs 2024’ten beri İsrail’le ticareti kesti
Türkiye, 7 Ekim 2023’ten sonra 2 Mayıs 2024 tarihine kadar olan 7 aylık dönemde, İsrail ile ticaretini %30 civarında azaltmıştı.
Türk hükümeti, ilk aşamada 9 Nisan 2024’te 54 başlık altındaki 1019 üründe İsrail’e ihracatı durdurmuştu.
Gümrüklerde ve serbest bölgelerde İsrail ile ticaret işlemi yapılamadığı gibi 2 Mayıs 2024’te Türkiye’den İsrail’e bütün ürün gruplarında ihracat, ithalat, transit ticaretin tamamen durdurulduğu, İsrail ile ticaretin sıfır olduğu bildirilmişti.
"Türk milleti zulme maruz kalan Filistin halkının acısını yoğun şekilde hissetmektedir"
Fidan, başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere tüm devlet organları ve Türk milletinin bir bütün olarak Filistin meselesini sahiplendiğini belirterek, "Bu durum milletimizin vicdan birliğini yansıtmakla kalmayıp, tehdidin de nereden başladığını gösteren stratejik bir anlayış birliğine işaret etmektedir." diye konuştu.
Geçen yıl İsrail'in izlediği stratejinin yalnızca Gazze ile sınırlı kalmayacağını, bölgenin geneline yayılacak bir "ateş dalgası" yaratacağını söylediğini hatırlatan Fidan, "Ne yazık ki bugün Yüce Meclis'te dile getirdiğimiz öngörülerin maalesef birer birer gerçekleştiğini üzülerek görmekteyiz." ifadelerini kullandı.
Fidan, Gazze'de yaşananların tüm insanlığın vicdanını derinden yaraladığına dikkati çekerek, şunları kaydetti:
"Türk milleti zulme maruz kalan Filistin halkının acısını yoğun şekilde hissetmektedir. İsrail, bölge ülkelerinin içinde bulunduğu şartları, fırsat bilerek sınırları ötesinde askeri müdahalelerde bulunmakta, bölgeyi insansızlaştırmakta ve yaşanmaz kılma stratejisiyle dizayn etmeye çalışmakta, yasa dışı işgal altında tuttuğu toprakları genişletmek için her türlü hukuksuzluğu yapmaktadır."
Bakan Fidan, Gazze'de 62 binden fazla Filistinlinin şehit edildiğini vurgulayarak, "Gazze'nin yüzde 85'i halen İsrail'in askeri kontrolü altındadır. Bununla da yetinmeyen (İsrail Başbakanı Binyamin) Netanyahu hükümeti Gazze'nin geri kalan kısmını da işgal altına almak için hazırlıklar içindedir. Bugün itibarıyla da orduya harekat emri verdiğine dair bilgiler intikal etmektedir." dedi.
Bölgede hayatta kalma mücadelesi veren 1 milyondan fazla Filistinlinin bir kez daha yerlerinden edilmesinin amaçlandığına işaret eden Fidan, şunları söyledi:
"Nüfus yoğunluklu bölgelerde planlanan askeri operasyonlar, yeni toplu katliamlara kapı aralamaktadır. İsrail bu koşulları iki devletli çözüm vizyonunu tümüyle ortadan kaldırmak için fırsat olarak kullanmaktadır. Ülkemizin de yoğun çalışmaları sayesinde Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu dünya kamuoyunun vicdanını yansıtan bazı kararlar alabildiyse de bunların bağlayıcı gücünün olmaması sahadaki durumu İsrail'in ve onu destekleyenin insafına bırakmıştır."
"(İsrail) Açlığı silah olarak kullanma stratejisini benimsemiştir"
Fidan, neredeyse tüm dünyanın İsrail'i Filistin'e saldırıları nedeniyle yalnız bıraktığına işaret ederek, İsrail'in sadece ABD'nin desteğiyle saldırılarına devam ettiğini vurguladı.
Gazze’de yaşanan dramın arkasındaki asıl meselenin, 2. Dünya Savaşı sonrasında kurulan düzenin artık bugünün sınamalarına cevap verememesi olduğunun altını çizen Fidan, "İşte biz buna uluslararası sistemin meşruiyet krizi diyoruz." dedi.
Fidan, tüm süreç boyunca kalıcı ateşkese ulaşılmasını teminen Katar ve Mısır ile temasların devam ettiğini ve müzakerelerin yürütüldüğünü belirterek, şunları dile getirdi:
"Hamas'ın gösterdiği esnekliğe karşı İsrail'in herhangi bir mutabakat sağlanması konusunda isteksizliği ibret vericidir ve zihinlerinin gerisindeki stratejiyi gösterme açısından da son derece açık bir tablo ortaya koymaktadır. Gelinen noktada önümüzdeki esas mesele ise Gazze'nin geleceği olmuştur. İsrail, Gazze'de meşru hiçbir Filistin yönetimi istememekte, bölgedeki işgal ve istilasını sürdürmektedir."
Fidan, uluslararası kamuoyunun, BM ve yerel sivil toplum kuruluşlarının yardım dağıtımını üstlenmesi konusunda hemfikir olduğuna dikkati çekerek, "İsrail ise yardımların dağıtımını engelleyerek binlerce Filistinli kardeşimizin hayatını kaybetmesine neden olmuştur. Açlığı silah olarak kullanma stratejisini benimsemiştir. İsrail'in süregelen ablukası sonucunda BM, Gazze'de kıtlık felaketinin baş gösterdiğini ilan etmiştir." diye konuştu.
Gazze'deki durumun bir doğal afet olmadığına işaret eden Fidan, şunları vurguladı:
"Bu, açlığı silah haline getiren kasıtlı ve zalim bir politikanın sonucudur. Amaç belli, Filistinlilerin toplanacağı kampların dışındaki alanların moloz yığını hale getirilmesi, Filistinlilerin Gazze'den göç etmeleri için zorlayıcı bir ortam tesis edilmesi. İsrail, mevcut savaş ve istikrarsızlık ortamından istifade ile Batı Şeria ve Doğu Kudüs'te de saldırılarını artırmıştır. İsrail'in devlet terörü sürmektedir. İsrail ordusu korumasındaki yerleşimciler Filistin halkına, geçim kaynaklarına ve mülklerine saldırmaktadır. Aynı zamanda Mescid-i Aksa'ya yönelik baskınlar da devam etmektedir."
"İsrail'in zulmünü her daim uluslararası gündemin ön sıralarında tuttuk"
Fidan, son dönemde bazı ülkelerin Filistin'i tanıma kararı almasına misilleme olarak Netanyahu hükümetinin yeni yasa dışı yerleşim projelerinin, sahadaki saldırılarının ve Filistin yönetimini mali iflasa sürükleyecek girişimlerinin arttığını belirterek, "Topyekun saldırılar altında olan Filistin, var olma mücadelesi vermektedir. İsrail bölgeyi istikrarsızlığa sürükleyerek kendi güvenliğini sağlayabileceği bir yanılgı ve gaflet içindedir. Bunu kendisine şu an itibarıyla bir politika edinmiştir." dedi.
İsrail'in, Lübnan'a yönelik hava saldırılarını karasal işgale dönüştürdüğünü ve Lübnan'ın güneyini işgal ettiğini söyleyen Fidan, "Diğer yandan, İsrail ve İran arasında devam eden gerilim ise tüm bölgemiz için risk teşkil etmektedir." diye konuştu.
Fidan, Türkiye'nin Filistinlilerin kendi topraklarında var olma mücadelesini her zaman desteklediğini belirterek, şunları kaydetti:
"İsrail'in zulmünü her daim uluslararası gündemin ön sıralarında tuttuk. Başından beri bu konudaki gayretlerimizi daha önce de defalarca ifade ettim, iki ana kulvarda sürdürdük. Birincisi, mevcut soykırımın ve savaşın bir an önce Gazze'de durması, insani yardımların hemen içeriye girmesi. İkinci kulvarımız ise buna paralel, iki devletli çözümün gündemde tutulması ve dünya genelinde kabul görmesi. Bu doğrultuda fikirdaş ülkelerle birlikte uluslararası toplumu harekete geçirmek ve İsrail üzerinde baskı kurmak için sizlerin de şahit olduğu gibi yoğun bir çaba sarf ettik. Bu süreçte milletimizden aldığımız güç, attığımız kararlı adımlara dayanak noktamız oldu."
Fidan, ilk günden itibaren Türkiye'nin imkan ve kabiliyetleri seferber edilerek Gazze'ye kapsamlı insani yardımlar ulaştırıldığını belirterek, "7 Ekim'den bu yana ülkemiz Gazze'ye ulaştırdığı ayni ve nakdi yardımlar bakımından en önde gelen ülkeler arasındadır. Toplam yardımlarımız 100 bin tonu geçmiştir. Yardımlarımızın Gazze'ye ulaştırılmasında muazzam bir çaba gösteren AFAD ve Kızılaya huzurlarınızda teşekkür ediyoruz." dedi.
Türkiye'nin, BM Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansına (UNRWA) desteğiyle Gazze'nin bir yıllık ihtiyacını karşılayacak boyutta un yardımında bulunduğuna işaret eden Fidan, "Kızılay tarafından kurulan aş evleri her gün on binlerce kişiye sıcak yemek sağlamakta, AFAD'ın ve Kızılayın işbirliğiyle milyonlarca litre içme suyu halka ulaştırılmaktadır. Ayrıca Sağlık Bakanlığımızın desteğiyle yüzlerce Filistinli hasta ve refakatçi ülkemize tahliye edilmektedir." diye konuştu.


