Gazzeli ressamların tuvallerine 2 yıldır yaşanan acılar yansıyor. Çizilen tablolarda koyu renkler ve saldırı, göç, yoksulluk, açlık, susuzluk ve yoksunluk manzaraları öne çıkıyor.
Toplumsal deneyimlerin sanatsal olarak ifade edildiği bu tablolar aynı zamanda tarihi belge işlevi görüyor.
Deyr el-Belah'ta saldırılarda hasar görmüş bir binada oturan Muğari'nin yaptığı tablolar da yaşanan acıları belgeler nitelikte.
Galonlarla su taşıyan yaşlı bir adam, bir eşek ve onun çektiği tahta araba, yanlarına alabildikleri eşyayla göç eden insanlar, başından yaralı, korku ve hüzün dolu gözlerle bakan bir çocuk, sırtında odun taşıyan başka bir çocuk, su taşıyan sırtı dönük bir kadın, kil fırında ekmek pişiren bir kadın, elinde boş tencereyle yemek kuyruğunda bekleyen bir çocuk ve bir çadır.
Bunlar Filistinlilerin her gün yaşadıkları acıların Muğari'nin fırçasına yansımış görüntülerinden sadece bazıları.
Sanatıyla acılara tanıklık etti
🗣"Eskiden Filistin doğasını çiziyorduk. Şimdi halkın çığlığını ve feryadını dünyaya duyurmak için çalışmaya başladım"
— TV5 (@tv5televizyonu) December 8, 2025
⚫Filistinli ressamın tuvaline yansıyanlar, Gazze'de 2 yıldır yaşanan acıya ayna tutuyor
➡ https://t.co/rdZSpTsJtp pic.twitter.com/mHpqfBysDj
Kendisi de saldırılar sırasında çadırda yaşayan Muğari, insanların çektikleri sıkıntıları birebir tecrübe etti.
'Sabrın efendisi' ismini taşıyan tablosunda Muğari, 'saldırılar sırasında çok yorulan, uzun süre yemsiz kalan ve Filistinlilerin günlük yaşantısının bir parçası ve neredeyse tek ulaşım vasıtası haline gelen eşekleri' resmetti.
Elinde boş tencereyle yemek kuyruğunda bekleyen çocuğu resmeden ve tencerenin boş kısmına da 'açım, tek de değilim' yazısı yazan Muğari, bu tabloyla Gazze'de 2 milyon insanın aç olduğu mesajı vermek istedi.
Muğari, su taşıyan Filistinli kadın tablosunda ise kadınların su taşıyarak, ekmek pişirerek ve çocuklara bakarak sıkıntıların büyük kısmını omuzladığını yansıtmaya çalıştı. Kadını özellikle sırtı dönük vaziyette çizen Muğari, sırtındaki sorumluluk ve yükün ne kadar büyük olduğunu göstermeyi amaçladı.
Sarı bidonlarla su taşıyan ve 'gam taşıyıcısı' olarak isimlendirmeyi düşündüğü adamın resmiyle Muğari, 'adamın, yıkılan evinin, kaybettiği çocuklarının ve yaralananların gamını taşıdığını, onların karnını doyurmaya çalıştığını, her gün su bulup bu bidonları doldurmak için uzun mesafeler katettiğini anlatmaya çalıştı.
Muğari 'çadır' ismini verdiği tabloyla da Filistinlilerin 1948'den bu yana çektikleri sıkıntıları sembolize eden ve yıllar sonra tekrar geri döndükleri çadır hayatını anlattı.
Saldırılardan sonra her şey değişti, sanat da
Çizdiği tabloların dünyada pek çok yerde sergilendiğini aktaran Muğari, kendisinin de çok sevdiği ve medyada da geniş yankı bulanın 'sabrın efendisi' adlı tablosu olduğunu dile getirdi.
Tablolarında Filistinlilerin acılarını yansıttığını vurgulayan Muğari, saldıralar öncesi ve sonrasındaki farkı şöyle aktardı:
'Eskiden Filistin doğasını çiziyorduk. Filistin şehirlerinin tarihleri üzerine çalışıyorduk. Akka'yı ve Yafa'yı çizmeyi seviyordum. Ama savaşla birlikte her şey değişti. Halkın feryadıyla birlikte ben de bu halkın çığlığını ve feryadını dünyaya duyurmak için çalışmaya başladım. Hepsinin (tabloların) bir amacı ve sembolize ettiği bir şey var.'


