Tekin gerçekleştirdiği basın toplantısında, ülkede yaşananların münferit değil, sistematik ihmal ve yanlış politikaların sonucu olduğu vurguladı.
Tekin açıklaması şöyle;
“MADEN KAZALARI İHMALLER ZİNCİRİNİN SONUCUDUR”
“Sivas’taki maden kazasında; 66 yaşında, şeker hastası ve bir gözü görmeyen bir şantiye müdürünün cansız bedeni ancak 28 gün sonra toprak altından çıkarılabildi. Emeklilik çağında, sağlık sorunları olan bir insan neden bu kadar riskli bir işte çalışmak zorunda kaldı? Hiçbir iş kazası aniden olmaz. Her kazanın bir öncesi, bir uyarısı vardır. Aynı bölgede daha önce de kaymaların yaşandığı söyleniyor. Akademik makalelerde toprak kayması ile ilgili risklerin belirlendiği söyleniyor. Demek ki önlem eksikti. Takip yapılmadı. Uyarılar dikkate alınmadı. Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü nerede? Devletin denetimi nerede? Neden bu kadar ilgisizlik, neden bu kadar özensizlik? Aynı hataları İliç’te de gördük. Yarın ülkemizde yeni madenler açılacak. Bu soruları sormazsak, daha büyük acılar yaşayacağız. Biz bu soruların cevabını istiyoruz. Çünkü bu ülkede çalışan herkesin hayatı bizim için çok kıymetlidir.”
ÜZERİ ÖRTÜLEN GERÇEK GELİR ADELETSİZLİĞİ
“Bugün, Türkiye’nin her zaman üzeri örtülmek istenen gerçeğini bir kez daha açıklamak istiyorum. Gelir adaletsizliğini. Soruyorum: Bu ülkede gerçekten herkes mi zenginleşiyor? Yoksa sadece bir avuç insan mı? Rakamlara bakalım. İstatistiklere göre; Son 12 ayda 743 bin ithal otomobil satın alınmış. Soruyorum: Bu arabaları kim alıyor? Asgari ücretli mi bu arabaları alıyor? Emekli mi alıyor? Yoksa borç batağındaki milyonlar mı? Hayır. Şimdi de konut tarafına bakalım. Haziran 2024’te yıllık konut satışı 1 milyon 205 bindi. Bugün 1 milyon 659 bin. Üstelik satışların %85’i peşin. Bu ülkede kimin parası var? Ev satılıyor ama ev sahipliği düşüyor. Kiracılık patlıyor. Bu nasıl bir çarpıklık?”
“İNSANIMIZ GEÇİNEMEDİĞİ İÇİN ÇOCUK YAPAMIYOR”
“Bu yıl yeni doğan çocuk sayısı 863 bine düşmüştür. 10 yıl önce 1 milyon 351 bindi. Doğurganlık hızı ne durumda? 2014’te 2,19 idi. Bugün 1,36. Türkiye artık AB ortalamasının altında. İnsanlar neden çocuk yapmıyor? Çünkü geçinemiyor. 0–5 yaş bebek sayısı 7,7 milyondan 6,2 milyona düştü. 65 yaş üstü nüfus 9,1 milyona çıktı. Genç azalıyor. Yaşlı artıyor. Yoksulluk yayılıyor. Ama ekranlarda, TV dizilerinde ne var? Yalılar. Lüks hayatlar. Bu ülkenin gerçeği bu değil. Bir tarafta lüks lokantalar dolu. Evet. Ama diğer tarafta esnaf lokantaları kapanıyor. İktidarı açıkça uyarıyoruz: Toplum geriliyor. Ayrışma büyüyor. Sabır tükeniyor. Bu mesele siyaset üstü bir meseledir. Bu mesele ülke meselesidir. Bu ülkenin gerçeği bu değil. Bir tarafta lüks lokantalar dolu. Evet. Ama diğer tarafta esnaf lokantaları kapanıyor. İktidarı açıkça uyarıyoruz: Toplum geriliyor. Ayrışma büyüyor. Sabır tükeniyor. Bu mesele siyaset üstü bir meseledir. Bu mesele ülke meselesidir.”
“ASGARİ ÜCRET YÜZDE 50 ARTIRILMALIDIR”
“Asgari ücret bu şartlarda en az yüzde elli artırılmalıdır. Yüzde 20 zam, Yüzde 30 zam, bu yangını söndürmez. Saadet Partisi olarak söylüyoruz: İnsanca yaşam haktır. Adil paylaşım şarttır.”
“TÜRKİYE BİR SU KRİZİNİN EŞİĞİNDEDİR”
“Türkiye bugün çok ciddi bir tehditle karşı karşıyadır. Evet, Türkiye bir su krizinin eşiğindedir. Yanlış su yönetimi, plansız uygulamalar ve yıllardır ertelenen önlemler, ülkemizi tarihinin en ağır su sorunlarından biriyle yüz yüze bırakmıştır. 2025 yazı bize neyi gösterdi? Son yarım yüzyılın en kurak dönemlerinden birini yaşadık. Barajlarımız ne durumda? Birçok ilimizde kritik seviyelerin altına düşmüş durumdadır. Yeraltı suları? Hızla çekiliyor. Tarım ne halde? Büyük kayıplar yaşanıyor. Peki vatandaşımız? İçme suyuna erişimde ciddi sorunlarla karşı karşıya. Türkiye’de suyun yüzde 73’ü tarımda kullanılıyor. Ama nasıl? Verimsiz, ilkel ve israfçı yöntemlerle. Büyükşehirlerimizde kayıp-kaçak oranı ne kadar biliyor musunuz? Yüzde 22 ile yüzde 35 arasında. Bu rakamlar neyi gösteriyor? Su yönetiminde yapısal bir çöküş yaşıyoruz. Peki, Su havzaları ne durumda? Madenciliğe, enerji projelerine, turizme tahsis ediliyor. Sonuç ne oluyor? Su, temel bir hak olmaktan çıkıyor. Pahalı bir metaya dönüşüyor. Kim ödüyor bu bedeli? Dar gelirli aileler. Emekliler. Asgari ücretliler. Su krizi; Ekonomik bir sorundur. Sosyal bir sorundur. Sağlık sorunudur. Gıda güvenliği sorunudur. Gıda güvenliğimiz tehdit altındadır. Kırsalda çiftçimiz üretimden uzaklaşıyor. Geçim kaynakları kuruyor. Şehirlerde halk sağlığı risk altına giriyor.
“TÜRKİYE’NİN ACİL, ADİL, SÜRDÜRÜLEBİLİR VE BİLİMSEL TEMELLİ BİR SU POLİTİKASINA İHTİYACI VARDIR”
Peki çözüm var mı? Elbette var. Saadet Partisi olarak biz buradayız. Ve açıkça söylüyoruz: Türkiye’nin acil, adil, sürdürülebilir ve bilimsel temelli bir su politikasına ihtiyacı vardır. Bu çerçevede taleplerimiz gayet net: Havza bazlı entegre su yönetimi derhal hayata geçirilmelidir. Ulusal Su Yasası gecikmeden çıkarılmalıdır. Tarımda modern ve verimli sulama tekniklerine geçilmelidir. Kayıp-kaçak oranları yüzde 10’un altına indirilmelidir. Sanayi ve şehirlerde su verimliliği zorunlu hale getirilmelidir. Atık su geri kazanımı yaygınlaştırılmalıdır. Musluklardan içilebilir nitelikte su akması sağlanmalıdır. Çünkü su, Allah’ın nimetidir ve insanlığa emanetidir biz bu emanete sahip çıkıyoruz. Türkiye’nin susuzluğa mahkûm edilmesine seyirci kalmıyoruz. Türkiye’nin suyu tükenmesin diye, Milletimizin geleceği kararmasın diye, Mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz”




