Gelecek Partisi Genel Başkanı ve eski Başbakan Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu, Ekol TV’de katıldığı özel programda Türk siyasetinin en çalkantılı dönemlerinden birine dair çarpıcı açıklamalarda bulundu. Devlet aklının yerini keyfiyetin, liyakatin yerini sadakatin, hukukun yerini ise şahsi iradelerin aldığını vurgulayan Davutoğlu, “Bugün devletin çöküş sürecine tanıklık ediyoruz. Sessiz kalırsak bu çöküş hepimizi içine alır” diyerek hem iktidara hem de muhalefete tarihi bir uyarı yaptı.

"Yenidoğan Çetesi" davası: Savcının tehdit edilmesine ilişkin fezleke hazırlandı
"Yenidoğan Çetesi" davası: Savcının tehdit edilmesine ilişkin fezleke hazırlandı
İçeriği Görüntüle

“Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, Türkiye’yi kuralsızlaştırdı”

Davutoğlu, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin yürürlüğe girmesiyle birlikte devletin kurumsal yapısının dağıldığını belirtti. “Bu sistem ne devlet sistemidir, ne hükümet sistemidir. Bu, şahıs merkezli, kuralsız, hesap vermez bir yapıdır” diyen Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Eskiden devlet dediğinizde bir gelenek, bir hiyerarşi, bir denetim mekanizması anlaşılırdı. Şimdi kimse sorumluluk taşımıyor. Çünkü bütün kararları tek kişi alıyor. Cumhurbaşkanı sadece yürütmenin başı değil; yasamanın ve yargının da gölgesi haline geldi.”

Davutoğlu’na göre bu sistem değişikliği sadece anayasal bir kayma değil; aynı zamanda zihniyet düzeyinde bir kopuş anlamına geliyor. “Devlet, şahsileşmiştir. Artık Türkiye, Erdoğan’ın şahsi alanına dönüşmüştür. Bu kabul edilemez bir durumdur” ifadelerini kullandı.

“Türkiye’de hukuk değil, hamaset işliyor”

Röportajın en çarpıcı bölümlerinden biri yargı bağımsızlığına dair söyledikleriydi. Davutoğlu, Türkiye’de adalet sisteminin siyasallaştığını ve bu durumun toplumsal huzuru temelden tehdit ettiğini belirtti:

“Bugün Türkiye’de adalet yoktur. Çünkü yargıçlar kararlarını bağımsız iradeyle değil, siyasal korkuyla veriyor. Hakimlerin kararı saraya göre şekilleniyor. Savcılar, iddianameleri iktidarın hoşuna gidecek şekilde hazırlıyor. Bu, açık bir çürümedir.”

Ayrıca yolsuzlukların ve mafyatik yapıların siyasete sirayet ettiğini savunan Davutoğlu, bu süreçte adalet mekanizmasının tamamen işlevsiz kaldığını söyledi:

“Devlet, mafyalaştı. Bürokratlar, ihalelerden komisyon alıyor, siyasiler bunu görmezden geliyor. Yargı susuyor. Bu düzenin adı ‘çöküş’tür.”

“Ekonomi değil, geçim değil; bir güven bunalımı var”

Ekonomik krizle ilgili değerlendirmelerinde Davutoğlu, Türkiye’de yaşananların sadece parasal meseleler olmadığını, bir sistem ve güven sorunu olduğunu vurguladı. Özellikle Merkez Bankası’nın bağımsızlığının yok edilmesinin ekonomik krizi derinleştirdiğini belirtti:

“Bugün Merkez Bankası’nın politika faizi değil; Erdoğan’ın dudağından çıkan kelime yatırımcıyı etkiliyor. Ekonomi, bilimle değil, talimatla yönetilemez. Bunu hala anlayamadılar.”

Emeklilerin geçinemediğini, asgari ücretin açlık sınırının altına düştüğünü belirten Davutoğlu, “Bu insanlar buzdolabına bakıp umutlarını yitiriyor. Tenceresi kaynamayan halk, yönetenlere artık güven duymuyor” dedi.

“Muhalefetin suskunluğu iktidarın ekmeğine yağ sürüyor”

Ahmet Davutoğlu, sadece iktidarı değil, muhalefeti de sert ifadelerle eleştirdi. Toplumda değişim arzusu olduğunu fakat muhalefetin bu arzuyu okuyamadığını söyledi:

“Muhalefet, iktidar kadar statükocu hale geldi. Herkes yerini korumak istiyor. Kimse yeni bir söz söylemiyor. Bu halk değişim istiyor ama muhalefet kendi iç meseleleriyle meşgul.”

Seçim ittifakları üzerine inşa edilen siyaseti de eleştiren Davutoğlu, “Biz oy pazarlığı yapmıyoruz. Biz ilkeler üzerinden siyaset yaparız. İttifak değil, ilke lazımdır bu ülkeye” dedi.

“Parlamenter sistem geri gelmeli ama eski haliyle değil”

Davutoğlu, Gelecek Partisi’nin temel hedeflerinden biri olan Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’e geçişin neden kaçınılmaz olduğunu da detaylı şekilde anlattı. Ancak bu dönüşümün nostaljik bir iade olmadığını vurguladı:

“Biz 1990’ların parlamenter sistemine dönelim demiyoruz. Biz şeffaf, hesap verebilir, katılımcı bir sistem kurmak istiyoruz. Sadece Cumhurbaşkanı değil; Meclis, yargı ve bürokrasi de denetlenmeli. Çünkü güç yozlaştırır; denetimsiz güç ise mutlak yozlaşma getirir.”

“Gençlerin gözlerindeki ışık, bu karanlığı yenecek”

Röportajda gençler konusuna özel bir parantez açan Davutoğlu, Türkiye’nin en büyük potansiyelinin genç nüfusu olduğunu söyledi. Ancak bu gençliğin umutsuzlukla yurt dışına gitmek istediğini, devlete güvenmediğini ve ifade özgürlüğünden mahrum kaldığını kaydetti:

“Gençlerimizin yüzüne bakmaya utanıyorum. Onlara bu umutsuz düzeni reva görenlerden hesap soracağız. Biz gençlerin önünü açmakla değil, onlarla birlikte yürümekle yükümlüyüz.”

“Bu sessizlik bitecek, bu korku duvarı yıkılacak”

Röportajın sonunda verdiği mesaj ise, sadece bir siyasi tavır değil, aynı zamanda bir mücadele çağrısıydı:

“Bu ülke bizim. Sessiz kalırsak, çocuklarımıza karanlık bir Türkiye bırakırız. O yüzden biz susmayacağız. Bedeli ne olursa olsun hakikati söyleyeceğiz. Gelecek Partisi cesaretin, adaletin ve aklın sesi olmaya devam edecek.”