İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, TV100’de yayınlanan “Az Önce Konuştum” programında Candaş Tolga Işık’ın sorularını cevapladı.

“İYİ Parti’yi zora sokayım diyerek bu ülkenin has evlâdı Kürtlere hakaret ediyorlar”

6 muhalefet liderinin yuvarlak masa toplantısı hakkında iktidarın, “Görünmüyor ama bu masada HDP de var” iddiasında bulunduğunun hatırlatılması üzerine Akşener, iktidarın bu yaklaşımının “aptalca” olduğunu söyledi.

Akşener, bu konuda şu değerlendirmede bulundu:

“Bizi ‘terbiye’ etmek için, yani İYİ Parti’yi terbiye etmek için Cumhur İttifakı’nın bileşenlerinin bize bağırırken, bizi HDP ile masaya oturmakla suçlarken kullandıkları dil, hiç fark etmiyorlar, bizim üzerimizden bizi rencide etmek için, bizi tekrar söylüyorum ‘terbiye’ etmek için kullandıkları o pis dil, o çirkin dil, Kürtlere küfür hālinde, hakaret hālinde gidiyor.

Benim şöyle bir hassasiyetim var kardeşim; çok net olarak söyleyeyim, HDP ile o masada biz, beraber değiliz. Şimdi o masada HDP yok. HDP de o masada olmadığını söylüyor zaten. Bunu geçtik ama şunu söyleyeyim: “HDP’ye bağırayım, İYİ Parti’yi zora sokayım” diyerek bu ülkenin has evlâdı Kürtlere hakaret etmenin beni çok incittiğini, onları incitmenin benim kalbimi yaraladığını söylüyorum.

“Yeni Şafak, Kürt adaylarımızı kimlik numaralarıyla PKK’lı ilân etti”

Bakın, 31 Mart'ta ne dedi Sayın Erdoğan? “Defolun gidin Irak Kürdistan’ına” dedi. “Defolun gidin” dedi. Sonra “teröristler” dedi. Sonra ne oldu? Bizim 29 Kürt arkadaşımızın, tek ortak noktaları Kürt olmaları, yalnız ipin ucu kaçmıştı, Bitlis’te bazı arkadaşlarımız da Türk’tü. Yani belediye meclis üyesi, belediye başkan adayı arkadaşlarımızı Yeni Şafak gazetesi, inanamıyorum, ağlayacağım ya, kimlik numaralarıyla ilân etti. 129 CHP’li de belediye başkan adayı ve belediye meclis üyesini ilân etti, kimlik numaralarıyla. Ve ben, bunların içinden bir Abdullah Uçar vardı, Kocaeli’den aday, Muşlu. Onu Bursa’da kürsüye çıkardım. Sayın Kılıçdaroğlu ile beraber gittiğimiz geziydi. Ben, orada herkes şahit, Abdullah’a sordum, ‘Ablam ne konuşacaksın?’ dedim. Bana insanlar abla diyor. Dedi ki, “Abla, ben diyeceğim ki” dedi, gözleri dolu dolu, “Kürt’üm ama PKK’lı değilim.” Şimdi bu “Kürt’üm ama PKK’lı değilim” sözünü çaktılar bu arkadaşlar, o Kürtlerin başına. Günahtır be, günahtır! Ve ben de dedim ki, ‘Ama’yı kaldır kardeşim, amayı kaldır. Çıktı, “Kürt’üm, PKK ile nasıl çatıştığımı, nasıl mücadele ettiğimi dünya ālem bilir” dedi ama gözünden yaş akıtarak. Bunu yapmaya kimsenin hakkı yok, hakkı! Söylemeye çalıştığım bu. O masada HDP yok. O masada HDP ‘varım’ demiyor zaten; ama ben, Sayın Erdoğan ve arkadaşlarını, bu goygoya kapılan herkesi, o insanları incitmek konusunda dikkate davet ediyorum.”

PKK ile mücadele eden köy korucularının da Kürt olduklarına işaret eden Akşener, “Güneydoğu’da yaşayan Kürt vatandaşlarımızın, PKK’nın yanında yer almadıklarını biliyoruz. Onlar, eğer devletin yanında yer almasalardı, ne olacaktı? Bugün biz, neyi konuşuyor olacaktık? Orada sapasağlam bu devletin yanında durduğu için o insanlar, biz bugün bazı şeyleri rahat rahat konuşuyoruz. Elbette terör örgütünün Allah belâsını versin! Sonuna kadar mücadele edilmeli ama bu ikisi arasındaki o ayrımı çok net yapmak lâzım.” diye konuştu.

Akşener, “O masada HDP olsa, siz olur musunuz?” sorusuna da “Biz olmayız. Bunu en başından beri söyledim.” diye karşılık verdi.