Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu parti genel merkezinde ziyaret etti.

İki lider, yaptıkları görüşmenin ardından ortak basın toplantısı düzenleyerek, görüşme hakkında bilgi verdiler ve muhabirlerin sorularını cevapladılar.

“Güzel bir toplantı gerçekleştirdik”

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Güzel bir toplantı gerçekleştirdik. Karşılıklı düşüncelerimizi birbirimize aktardık. Görüşmenin başında Sayın Karamollaoğlu, çok güzel bir Türkiye ve dünya panoraması çizdi. İçinde bulunduğumuz şartları, dünyanın içinde bulunduğu şartları… Var olan sorunların nasıl çözülmesi gerektiği konusunda görüş alışverişinde bulunduk. Tabi dış politika, ekonomi, içinde yaşadığımız koşullar, ana tartışma konusu oldu, ana görüşme konusu oldu. Ben, Sayın Karamollaoğlu’na ve ekibine yürekten teşekkür ederim.” diye konuştu.

“Teşhiste ittifak ettiğimiz birçok konu var”

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu da uzun bir aradan sonra Kılıçdaroğlu ve ekibiyle bir araya gelerek ülke meseleleri hakkındaki görüşlerini paylaşmayı arzu ettiklerini söyledi. Ülkede ve dünyada çok farklı gelişmeler olduğunu ifade eden Karamollaoğlu, sözlerine şöyle devam etti:

“Bu gelişmeler karşısında Türkiye’nin politikaları hepimizi ilgilendiriyor. Memnun olanlar var, olmayanlar var; ama gidişattan hepimizin endişe duyduğu bir gerçek. Bu konuda da genelde fikir teatisinde bulunurken, en azından teşhiste ittifak ettiğimiz birçok konu var. Bunları da paylaşmak, bizim için önemliydi.”

Seçime fazla bir süre kalmamış olmasının, bu tür görüşmelere ihtiyaç doğurduğunu dile getiren Karamollaoğlu, bu görüşmeleri bütün siyasî partilerle devam ettireceklerini söyledi.

Karamollaoğlu, “Ben, bize gösterdikleri misafirperverlikten dolayı Sayın Kılıçdaroğlu’na, arkadaşlarına teşekkür ediyorum.” dedi.

SORULARA CEVAPLAR

Karamollaoğlu ve Kılıçdaroğlu, daha sonra muhabirlerin sorularını cevapladılar.

“Erdoğan’ın bu sözleri tehdit değil midir?”

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun Mersin’de gazetecilere “Siyasî cinayetlerden endişe ediyorum.” demesinden sonra İYİ Parti Teşkilat Başkanı Koray Aydın’ın da Sözcü gazetesine verdiği mülâkatta “Siyasî suikastlar yapılacağı konusunda bizim de aldığımız duyumlar var.” dediği; Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un da bu sözlere karşılık, “Muhalefet partilerinin kimi temsilcileri ardı ardına, ülkemizde ‘siyasî cinayetler’ olacağı iddialarını gündeme getirmektedir. Ülkemizde korku iklimi oluşturmayı amaçlayan bu tür iddiaları gündeme getirenleri, ellerindeki bilgileri savcılarımızla paylaşmaya davet ediyoruz.” açıklamasında bulunduğu hatırlatıldı.

Kılıçdaroğlu, “Sizin bir duyumunuz oldu mu yoksa siyasî atmosferden dolayı mı böyle bir açıklama yaptınız?” şeklindeki soruya şöyle karşılık verdi:

“Meraklarını gidermiş olayım, sorunuz üzerine. ‘Daha neler olacak neler. Bunlar iyi günleriniz.’ Kime ait bu söz? Bu, tehdit değil midir? Ne demek? Bir siyasî parti liderine (Akşener’e) saldırı olacak ve ülkeyi yöneten kişi, kalkıp şu cümleyi kullanacak: ‘Daha neler olacak neler. Bunlar iyi günleriniz.’ Ne anlama geliyor bu? Herhalde sevgi anlamına gelmiyor. Herhalde kucaklama anlamına gelmiyor. Herhalde saldıranlara ‘Ya ayıp ettiniz. Bu saldıranlar kim? Bir siyasî parti genel başkanına saldırı olur mu? Bu konuda savcılar harekete geçmeli.’ Bu anlama da gelmiyor. Başka bir cümle daha; üstelik bunu il başkanları toplantısında söylüyor Sayın Erdoğan: ‘Ülkenin yönetimine sahip olduklarını söylemekten vazgeçmelerinin, kendileri için daha iyi olacağını da hatırlatmak istiyoruz.’ Yahu Allah aşkına, ülkeyi yönetmek onların tekelinde mi? Siyasî partilerin kuruluş amacı nedir? Ülkeyi yönetmek. ‘Ülkeyi yönetme amacından vazgeçin’ diyor. ‘Sizin lehinize olur bu’ diyor. Bu soruların cevabını verdi mi acaba Sayın Erdoğan? Hadi pergoleciyi saymıyorum, o bir şeyler söylüyor. Bu 2 cümlenin anlamı nedir? Devleti yöneten bir kişi, açıkça siyasî partilere, ‘Ülkeyi yönetmekten vazgeçin. Vazgeçmezseniz başınıza bir sürü belâ gelebilir’, artı, ‘Bunlar daha iyi günler. Bir bekleyin bakalım, daha neler olacak’ diyor. Ne yaparlarsa yapsınlar, ülkenin huzurunu bozacak hiçbir tavır, hiçbir davranış bizden olmayacaktır. Biz, halkımızı sükûnete davet ediyoruz. Bekleyin diyoruz. Evet büyük sıkıntılar yaşıyorsunuz. Biliyoruz ama bunları aşacağız. İnşallah iktidar değişecek. İnşallah güzel şeyler olacak. İnşallah bu memlekete huzur gelecek. Herkes, huzur içinde düşüncesini özgürce ifade edebilecek.”

“Bu sorunun muhatabı, aslında Erdoğan değil mi?”

Kılıçdaroğlu’na, “YPG’nin Suriye’nin kuzeyinde saldırılarının arttığını görüyoruz. YPG, bu eylemlerini hem Amerika’nın lojistik desteğini alarak hem eğitim desteğini alarak hem de silah desteğini alarak yapıyor. Dolayısıyla iktidar da bundan şikâyet ediyor. ‘Amerika ikiyüzlü’ diyor; fakat bir yandan da şehit vermeye devam ediyoruz. Sizlerin bu konudaki değerlendirmeniz ne olur?” sorusu soruldu.

“Teröre ve terör örgütlerine hep birlikte karşı çıkmak zorundayız. Sorun nereden kaynaklanıyor? Biz, Suriye’ye niye girdik? 24 saat içinde Emevi Camisi’nde namaz kılacaklardı. 3 bin 600 Suriyeli geldi. M4, M5 kara yolunun altında gözlem noktalarımız vardı. Gözlem noktalarımızı yukarıya çektik. Soçi’de Sayın Erdoğan ne konuştu? Dışişleri Bakanlığının bilgisi yok, bizim bilgimiz yok, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin bilgisi yok, hiçbir bakanın bilgisi yok. Siz, bana soru soruyorsunuz. Bu sorunun muhatabı, aslında Erdoğan değil mi? Ülkeyi yöneten o değil mi? Ülkeyi bu hāle getiren o değil mi?

“Türkiye yönetilmiyor, Türkiye savruluyor.”

Suriye politikasının yanlışlığını defalarca, defalarca, defalarca anlattım. Suriye’de 2 askerimiz yakılırken, altını çizeyim, 2 askerimiz yakılırken, yakılma talimatını veren IŞİD militanı hapse atılmışken kim serbest bıraktı bunları? Hangi otorite serbest bıraktı? Serbest bırakılması için kim araya girdi? Çok soru var ama tek cümleyle ifade edeyim, Türkiye yönetilmiyor, Türkiye savruluyor.”

Karamollaoğlu, siyasî gerginlik konusundaki görüşünü şöyle dile getirdi:

“Siyasî gerginlik, siyasî parti liderlerinin üslûbuyla ortadan kalkar”

“Eğer biz, Türkiye’de oluşan birçok menfiliklerin yanında siyasî gerginliği ortadan kaldırmazsak ülkede huzur olmaz. Ekonomide problem var, eğitimde problem, dış politikada problem var. Bunların hepsi, zaman içerisinde telâfi edilebilir. Ancak siyasî gerginlik, siyasî parti liderlerinin üslûbuyla ortadan kalkar. Biz önce siyasî parti liderleri olarak Türkiye’de gerginliği ortadan kaldıracak bir üslûbu benimsemekle mükellefiz. Bu, memleketimizin geleceği için çok daha büyük önem taşıyor.

“Hükümet, ABD’nin müdahalesine destek vermişti”

Diğer konular da bunun yanında elbette adım adım çözülecektir. Yani Orta Doğu’daki şu anda yaşadığımız sıkıntı, maalesef bugünkü iktidarın başlangıçtan beri Amerika’nın Orta Doğu’daki emellerine hizmet edecek tarzda planlanmıştı. Meclisin reddetmesine rağmen 2002 yılındaki Amerikan müdahalesine hükümetin destek vermesi, bunun en açık işaretidir. Bu hususlar da dikkate alınmalı. Allah yardımcımız olsun.”