Dünya genelinde liderleri ve iş dünyasının önde gelen isimlerini bir araya getiren Dünya Ekonomik Forumu (WEF), son dönemde ardı ardına patlak veren skandallar nedeniyle büyük bir krizin eşiğine geldi.
Forum’un kurucusu ve uzun süredir başkanlığını yürüten Klaus Schwab, lüks harcamalarla ilgili ciddi iddiaların ardından görevinden istifa etti.
Lüks ayrıcalık soruşturması
ABD medyasında yer alan haberlere göre, WEF çalışanları, Schwab adına ATM'den nakit çekmek, lüks otel masajları ayarlamak ve özel hizmetleri "toplantı" kisvesi altında organize etmekle suçlanıyor. Bu iddialar, Schwab’ın kurum kaynaklarını kişisel lüks harcamaları için kötüye kullandığı yönündeki muhbir ifadeleriyle gündeme geldi.
Üst düzeyde yıkıcı kültür
İddialar bununla da sınırlı değil. WEF içerisindeki çalışma ortamının da son derece toksik olduğu, üst düzey yöneticiler ve Davos VIP konukları tarafından gerçekleştirilen cinsel taciz olaylarının yeterince soruşturulmadığı belirtiliyor. Özellikle kadın çalışanlar, hamileliğin kariyerleri için "sonun başlangıcı" olduğunu ifade ederken, cinsiyet temelli ayrımcılık iddiaları da gündemdeki yerini koruyor.
WEF’te ırkçılık iddiaları
Skandallar arasında en dikkat çeken konulardan biri de ırkçılık suçlamaları. Eski çalışanlardan Topaz Smith’in de aralarında bulunduğu bazı siyahi çalışanlar, beyaz meslektaşları tarafından ırkçı ifadelerle karşılaştıklarını ve sistematik ayrımcılığa uğradıklarını belirtiyor. Medyaya konuşan bu çalışanlar, WEF’in çeşitlilik ve kapsayıcılık ilkelerini ihlal ettiğini savunuyor.
Dünya kamuoyu, bu iddiaların ardından WEF’ten resmi bir açıklama bekliyor. Öte yandan, Schwab’ın istifasıyla birlikte kurumun geleceği ve güvenilirliği konusunda ciddi soru işaretleri oluşmuş durumda.
Covid ve ‘komplo teorileri’
COVID-19 sonrası ekonomik dönüşüm planı olan ‘Büyük Sıfırlama’, liderlerin bu süreci gücü ele geçirmek üzere kullanacağı korkusunu tetikledi.
Böcek yeme önerileri ve beyin çipi planları ise ‘insanlığı kontrol altına alma’ gibi gizli gündem şüphelerini körükledi.