Dolar/TL, Fed faiz kararının açıklanacağı haftaya yükseliş eğiliminin devamıyla başladı. Kur, 17.83 seviyesi ile yılın zirvesini yeniledi. TL, arka arkaya üçüncü hafta değer kaybetti. 17.80’i aşan kur, Aralık’taki tarihi rekor sonrası en yüksek seviyeyi görmüş oldu. TL'nin Nisan başından beri değer kaybı yüzde 16’yı, yılbaşından beri kaybı ise yüzde 25’i aşmış durumda.

Euro/TL ise geçen hafta 23 Haziran’dan bu yana ilk kez 18 seviyesinin üzerinde günlük kapanış yaşadı. Euro bugün 18.21 seviyesine kadar yükseldi.

Dolar/TL 17.82, Euro/TL 18.19 seviyelerinde işlem görüyor.

Yoğun veri akışı ve Fed takip ediliyor

Küresel piyasalar, dünya genelinde ekonomik aktiviteye ilişkin artan endişelerle yeni haftaya negatif bir seyirle başlarken, yatırımcılar bu hafta ABD Merkez Bankası'nın (Fed) para politikası kararı ve Fed Başkanı Jerome Powell'ın konuşmasının yanı sıra ABD, Euro Bölgesi ve Almanya'da büyüme başta olmak üzere yoğun veri takvimine odaklandı.

Dünya genelinde açıklanan makroekonomik veriler, ekonomilerde durgunluk emarelerinin belirginleşmeye başladığını gösterirken, söz konusu veri akışı sonrası Fed'in temmuz sonrasında izleyeceği para politikası adımlarına ilişkin belirsizlikler fiyatlamaları zorlaştırıyor.

Para piyasalarındaki fiyatlamalarda Fed'in bu hafta yüzde 80 ihtimalle 75 baz puanlık faiz artışıyla yetineceği tahmin edilirken, eylül toplantısında bankanın yüzde 51 ihtimalle 50 baz puan ve yüzde 40 ihtimalle 75 baz puanlık faiz artışı yapılacağı öngörülüyor.

Bu hafta ABD'de veri gündeminin oldukça yoğun olması dikkati çekerken, Fed'in çarşamba günü açıklanacak faiz kararı sonrasında piyasalarda veri odaklı bir seyrin öne çıkması bekleniyor. Öte yandan, devam eden bilanço döneminde şirketlerin karlılıkları ve gelecek döneme ilişkin beklentilerinin de piyasalarda hisse ve sektör bazlı ayrışmaları artırabileceği tahmin ediliyor. Bu hafta açıklanacak şirket bilançoları arasında, Microsoft, Alphabet, Apple, Amazon, Meta, Intel, Ford ve Boeing gibi dev şirketler öne çıkıyor. ABD ekonomisinin durgunlaşacağı ve Fed'in şahin politikalarında daha toleranslı olacağına yönelik öngörüler tahvil piyasalarında alımları desteklerken, bazı varlıklarda terse dönen getiri eğrisinin belirginleşmeye devam etmesi de resesyon korkularını besliyor.

Buna göre, ABD'nin 10 yıllık tahvil faizi ile 2 yıllık tahvil faizi arasındaki fark 22 yıldan bu yana ilk kez 21 baz puana çıkarken, 10 yıllık tahvil faizi ile 3 aylık hazine bonosu arasındaki fark ise Mart 2020'den bu yana ilk kez 41 baz puana indi. Söz konusu iki varlık arasındaki getiri farkı resesyon indikatörü olarak Fed tarafından oldukça yakından takip ediliyor.