Ocean Discovery League, Scripps Oşinografi Enstitüsü ve Boston Üniversitesi’nden bilim insanlarının ortak çalışması, 1950’lerden bu yana yapılan 43 bini aşkın derin deniz dalışını analiz etti. Çalışma, dünya okyanus tabanının yalnızca 3.823 kilometrekarelik bir bölümünün – yani ABD’nin en küçük eyaleti Rhode Island büyüklüğünde bir alanın – görsel olarak keşfedilebildiğini ortaya koydu.
Okyanus tabanının binde biri görüntülendi
Yeryüzünün üçte ikisini oluşturan derin okyanus tabanının, şimdiye dek yalnızca binde birinin görüntülenmiş olması, bu bölgelere dair bilgi eksikliğinin büyüklüğünü gözler önüne serdi. Üstelik mevcut görüntülerin üçte biri 1980 öncesine, çoğunlukla siyah-beyaz ve düşük çözünürlüklü kayıtlara ait.
Araştırma, derin deniz dalışlarının zamanla azaldığını da ortaya koydu. 1960’larda dalışların yüzde 60’ı iki bin metreden daha derin bölgelere yapılırken, bu oran 2010’larda yüzde 25’e kadar düştü. Dalışlar artık çoğunlukla kıyı ülkelerinin ekonomik sınırları içinde gerçekleşiyor.
Deniz keşfinde beş ülke öne çıkıyor
Derin deniz keşiflerinin yüzde 97’si yalnızca beş ülkeye ait: ABD, Japonya, Yeni Zelanda, Fransa ve Almanya. Bugün yapılan her 10 derin deniz dalışından 7’si yalnızca ABD, Japonya ve Yeni Zelanda tarafından yürütülüyor.
Ocean Discovery League Başkanı Katherine Bell, derin denizlerde yeterli bilgi olmadan yapılan madencilik ve kaynak kullanımı gibi faaliyetlerin ciddi çevresel riskler taşıdığını belirtti. Bell, bu bölgelerin korunabilmesi için keşif çalışmalarının hızlandırılması gerektiğini vurguladı.
100 bin yıl sürecek keşif
Uzmanlara göre, mevcut hızla devam edilirse tüm deniz tabanının görsel olarak taranması 100 bin yıl sürebilir. Bilim insanları bu nedenle daha hızlı ve etkili teknolojilerin geliştirilmesi gerektiği konusunda uyarıyor.