Gazeteci Barış Pehlivan ve Murat Ağırel, Libya’da şehit olan MİT mensupları hakkındaki haberleri sebebiyle aldıkları hapis cezalarının onanmasının ardından, yakalama kararı çıkarılmasını beklemeden İnfaz Savcılığı’na teslim oldular. Avukat Hüseyin Ersöz, gazetecilerin tutuklu kaldıkları süre ve Covid-19 izni dolayısıyla serbest bırakılmaları gerektiğini söyledi.

Gazeteciler Ağırel ile Pehlivan, cezaevi aracına bindirilerek Silivri Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’na gönderildi. Barış Pehlivan’ın avukatı Hüseyin Ersöz, gazetecilerin tutuklulukta geçirdikleri sürenin değerlendirilmesi konusunda şunları söyledi:

“İnfaz savcılığı tarafından kapalı ceza infaz kurumuna sevk işlemleri yapıldı. Kapalı ceza infaz kurumu da cezalarının infazı yönünden kapalı ceza infaz kurumunda infaz edilecek bir cezaları olmadığından, ceza infaz kurumuna sevk edecek. Geçtikten sonra da Covid izniyle serbest bırakılmaları gerekmektedir.”

“Denetimli serbestlikten yararlanacağız”

Gazeteci Murat Ağırel, Çağlayan Adliyesi’nin önünde basına yaptığı açıklamada şunları söyledi:

“Süreci göreceğiz hep birlikte. Biz de bilmiyoruz ne olacağını. Denetimli serbestlikten yararlanacağız ama hangi koşullarda ne kadar yararlanılacak, süre ne kadar olacak, Türkiye’de herkese uygulandığı gibi mi uygulanacak yoksa başka konular mı olacak, göreceğiz hep birlikte. Tüm kamuoyu ile birlikte biz de öğreneceğiz; ama bugün teslim olmak üzere İnfaz Savcılığına geldim. Teslim olacağız ve sonucu hep birlikte göreceğiz.

(…) 5 yılın altında olduğu için yargı süreci yok. Biz, Anayasa Mahkemesine gideceğiz. Sonra Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne gideceğiz. Tabii ki Anayasa Mahkemesi’nden biz bu kararın bozulacağından eminiz; çünkü dosyayı okuyan, dosyaya hākim olan bir kişi, bu şekilde kararın olmayacağını net şekilde görürler, hukuk varsa eğer ülkemizde.

“Şehit evlatlarımızı andığımızdan dolayı cezaevine gireceğiz”

Şimdi düşünün ki biz, 2 tane vatan evlâdının Libya’da şehit olmasından sonra ifşa ettiğimiz gerekçesiyle ceza aldık. Daha önce bizim cezaevinde kalmamız için casusluk suçlaması addedildi bize. Bundan beraat ettik. Sonra dendi ki, ‘Siz, fotoğrafları ifşa ederek bu suça sebebiyet verdiniz.’ Ardından bu fotoğrafların zaten paylaşıldığını, bu fotoğrafların zaten kamuoyunda olduğunu, şehidimizin defnedileceği yerdeki muhtarın Facebook hesabında paylaşıldığını mahkemeye sunduk ve neticede savcılık da kabul etti. ‘Her ne kadar bu fotoğraflar daha önce ifşa edilmiş olsa da biz bunun bu şekilde olduğunu düşünüyoruz’ dedi. Niyet beslendi ve ben savunmamda da demiştim, bu bir niyetnāme idi. Biz, bunun MİT mensuplarımızın ifşasından dolayı olmadığını çok iyi biliyoruz. Biz, o gün 2 vatan evlâdının şehadetini yüceltmek için attığımız bir Twitter mesajında sergilediğimiz tavır, onların maneviyatına duyduğumuz saygıydı. Şimdi bugün, Libya’daki vatan evlâtlarımızın şehit olmasına sebebiyet veren kişi darbeci Hafter’i biz ülkemizde ağırlayacağımızdan bahsediyoruz. Dışişleri Bakanlığımız açıkladı. Ona bomba, silah, füze satan Birleşik Arap Emirlikleri ve 15 Temmuz’da 250 tane vatan evlâdını şehit eden, o olayın finansörü diye addedilen, ki bunu ben söylemiyorum, devlet kaynakları söylüyor, gazeteler söylüyor. O kişileri biz burada top atışlarıyla karşıladık ve turkuaz halılarda karşılayarak ‘birlikteliğimizi güçlendirdik’ mesajı verdik. Şimdi de cumhurbaşkanımız orada ve bugün biz, o kişilerin şehit ettiği evlatlarımızı andığımızdan dolayı cezaevine gireceğiz.”