AK Parti Kurucusu, eski AK Parti Kırıkkale Milletvekili Kemal Albayrak, Halk TV’de yayınlanan “Kadraj” programında Seda Selek’in sorularını cevapladı.

“Siyaset, kriz çözer; av-avcı mantığı değildir”

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin, Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkanı Mansur Yavaş’a yönelik tehditkâr sözleri üzerinden, siyasette yaşanan gerilimi ve Türkiye’nin genel durumunu değerlendirmesi istenen Albayrak, yanlış bilgilerin ve yanlış davranışların felâkete götüreceğini söyledi.

“Siyaset, kriz çözer; av-avcı mantığı değildir” diyen Albayrak, akılsız ve ilimsiz bir siyasetin, insanları bu hāle getirdiğini söyledi.

Türkiye’nin sadece bu iktidarın sayesinde Müslüman ve Türk Milleti olmadığını ifade eden Albayrak, “Her şeyi bir dayatmayla, her şeyi ‘Bu ülkeyi biz yönetiriz; bizden başka kimse yönetemez’ anlayışıyla insanları bir kaosa sürükleme anlayışını ben yadırgıyorum gerçekten.” dedi.

“Bârika-i hakikat, müsâdeme-i efkârdan doğar”

Albayrak, bir partinin üst seviyesindeki bir insanın intikam ve tuzak aracı olamayacağını, siyasetin inançlara ve doktrinlere göre yapılamayacağını ifade ederek, sözlerine şöyle devam etti:

“Siyaset, kriz çözer. 83 milyonun hakkını, hukukunu korur. Bu anlayış, edepli bir siyasettir. Yoksa akla, bilime uymayan bir siyaset anlayışı, ideolojik yapılarla siyaset anlayışı, dinî yapılarla siyaset anlayışı, ülkeyi kaosa sürükler. Biz, bunun acılarını 1980 öncesinde yaşadık, Osmanlı döneminde de yaşadık. Bunların artık bitmesi lâzım. Modern siyasette müzakere esastır. Namık Kemal, yıllar önce 1800’lü yıllarda, ‘Fikirlerin çarpışmasından hakikat doğar’ (Bârika-i hakikat, müsâdeme-i efkârdan doğar.) demiş. Nerede fikirler çarpışıyor? Yani senin dediğine mecbur muyuz?”

“Goebbels mantığıyla ülke yönetilemez”

Albayrak, siyasetin kinle, nefretle olmayacağını belirterek, “Böyle Goebbels mantığıyla, Machiavelli mantığıyla her düştüğünde insanlara bir tehlike yarat, karşı tarafı bir ‘düşman’ yarat, bu anlayış, ülkeyi kavgaya sürükler. Bu, korku değildir. Hiç kimse de kimseden korkmaz. Şunu söyleyeyim: Adaletin olmadığı yerde, hukukun olmadığı yerde herkes ‘suçlu’ oluyor maalesef. Hukuk yok ki. Hukuk olsa, kesinlikle bu tehditlere meydan vermez. Anında soruşturma açılması lâzım.” diye konuştu.

“Gerilimden nemalananlar, ara rejimi isteyenlerdir”

Yasaya bağlı olmayan rejimlere ‘demokrasi’ dışında her şey denebileceğini ifade eden Albayrak, sözlerine şöyle devam etti:

“Tek adam rejimiyle sanki bir kabile devleti yönetme… Yasa yok, yasaya uyan yok. (…) Yapılan yasalara, yapıcıların uymayışı. Bunlar uymuyor ki. Yasaya bağlı rejimler vardır, bir de yasaya bağlı olmayan rejimler vardır. Bunlar, yasaya bağlı olmayan rejimleri tercih ediyorlar. Bundan dolayı hukuksuzluklar, adaletsizlikler artıyor. Gerçekten yaşım itibarıyla ve yaşadığım dönemlerde biz, bunun gibi hiçbir olayla karşılaşmadık, duymadık. Evet, münakaşalar oldu, rekabet oldu ama kanunlar nazarında oldu, ülke menfaatleri, ülke gerçekleri nazarında oldu. Kişisel husumetlerle siyaset yapılmaz. Toplumu geriyorsunuz. Bu germeden nemalananlar, ara rejimi isteyenlerdir. Ara rejimi isterler. Bu tip hadiseler, bunlar yanlış şeylerdir.”

“İnsanları köle zannediyorlar! Bu, cahiliye döneminde vardı”

Farklı kültürlere, inançlara ve düşüncelere saygı gösterilmesi gerektiğini vurgulayan Albayrak, “Böyle bir şey yok ki. ‘Sadece benim dediğim olacak. Ben ne dersem o olacak’…” dedi.

Albayrak, bu durumun AK Parti tabanında bir çözülmeye yol açıp açmadığına dair bir soruya şu karşılığı verdi:

“Kesinlikle. Zaten sıkıntı burada. AKP tabanında da gerçekten, ben 8 ay önce mi, hatta daha önceleri söylemiştim, bu tip hadiselerle karşılaşılacak; çünkü bunaldılar. Orada da gerçekten bu ülkenin insanını düşünen, gerçekten iyi düşünen insanlar yok mu? Var. Ama inanıyorlardı bunlar; çünkü gelirken bir güven endeksi verdiler bunlara. Baktılar ki bunlar bu işlere girmez; ama şimdi bunların yaptığı usulsüzlükler, adaletsizlikler, başkalarının hak yemesi, baskı, otorite, keyfî idareyi gördükçe onlar da bu işten mustarip oluyor. Ya insanları köle zannediyorlar, köle! Bu, cahiliye döneminde vardı. Bunlar, ‘sadece kendi iktidarları asiller sınıfı, onun dışında olanların hepsi köle’ zihniyeti… Bu anlayış, keyfî idareye dayanır. Keyfî idare patlar. Zannetmesinler ki milleti korkuyla, devletin bazı imkânlarını kullanarak, yargıyı kullanarak, her türlü emniyet güçlerini, istihbaratı, askerlerin bir kısmını kullanarak milleti yıldıracaklarını zannetmesinler. Allah muhafaza, kardeş kavgası iyi bir şey değildir.”

Albayrak, devletin her alanda kabile anlayışıyla yönetildiğini ifade ederek, “Bir sırlar ülkesi olduk, sırlar. Aydınlıktan korkuyorlar bunlar. Bundan dolayı da AK Parti içerisindeki iyi insanlar da bu işten mustaripler.” dedi.

AK Parti içinde samimi olanlar, korku duyanlar ve çıkara dayanan insanlar olduğunu söyleyen Albayrak, “Bu samimi olan insanlar, artık bu işten bıktıklarını anlatıyorlar. Bizim de gidip görüştüklerimiz var.” dedi.

“AK Parti milletvekillerinden çoğu bu partiyi terk edebilirler”

“Adalet Sarayları”nın bu kadar görkemli oluşunun, ülkede hukukun ve adaletin olduğunu göstermediğini ifade eden Albayrak, sözlerine şöyle devam etti:

“Bunlar bunu görüyor, bütün illerde. Hatta hatta kendi milletvekilleri, toplum nazarına çıkamıyorlar. Bir de uydurma şey söylediler, ‘tebdil-i kıyafetle (kıyafet değiştirerek) çıkacak’ diye. Sanki 4’üncü Murat dönemini yaşayacaklar. Hiç alâkası yok. Çıkamıyorlar. Her şey dibe vurdu. Gerçekten bütün ekonomistler diyor, bunlar sadece düşmanlık ve ayrıştırmayla bir grup oluşturuyorlardı. Oysaki bütün bilim iktisatçıları der ki ekonomide dost-düşman olmaz. Bunlar bazı şeyleri de bilerek yapıyorlar. ‘Kontrollü kriz’ yapıyorlar. Niçin mi? Menfaatleri var, çıkarları var. Bunları araştıramıyorsun. Bu iniş-çıkışlarda acaba kimler zengin oldu? Hangi cumhuriyet savcısı veya yargı bunları araştırıyor? AK Parti mensupları, iyi niyetli arkadaşlarla zaman zaman görüşüyoruz. Gerçekten huzursuzlar. Yakında birden bir patlama bile olabilir. Evet, ileride göreceğiz, milletvekillerinden çoğu bu partiyi terk edebilirler. Bu kadar yanlışlık, bu kadar kamu kaynaklarının soygun hāle getirildiği, usulsüz hāle getirildiği; liyakatsizliklerin, hukuksuzlukların had safhada olduğu bir alanda, yanlış zamanda doğru yerde durmak isteyen çok arkadaş var. Bunu göreceğiz.”

Albayrak, iktidar mensuplarının geçmişte ‘Biz her alanda engelleniyoruz. Birtakım mihraklar, birtakım dış güçler, bizi engelliyor.’ diye yakındıklarını hatırlatarak, “Şimdi bu işleri kendileri yapıyorlar. Bu işlerde çok maharetliler. Ülkeyi her alanda yönetemeyince, bunların işleri güçleri yine bir düşman yaratmak.” dedi.

“27 Mayıs’taki gibi, cami imamlarını övmekle görevlendirdiler”

İktidarın hangi yöne bağlı olduklarının da bilinmediğini ifade eden Albayrak, “Pazartesi Rusya, cuma Amerika” dedi.  Albayrak, “27 Mayıs’ta imamları camilerde görevlendirmişlerdi, ‘Bu darbeyi övün; bu bir demokrasidir’ diye. Aynı düzen şimdi de var. Bütün dinî kurumlar kendilerine çalışıyor.” diye konuştu.

“Cumhuriyet tarihinde kamu kaynakları hiç bu kadar yok edilmedi”

50+1 şartının iktidara karşı kurulmuş bir tuzak olarak nitelendirilmesine de itiraz eden Albayrak, “İktidarın aklı yok muymuş da tuzağa düşecek? Yani kanunlar yok mu? Akil adamlar yok mu? Muhalefetle bunu müzakere yapsaydın, bunun böyle olmayacağını bilmiyor muydun? Aslında AK Parti, her geçen gün eridikçe ‘Eyvah!’ diyor. ‘Biz, bu vaziyette gideceğiz.’ Çünkü çok kirlendiler. Hesap var bunun içinde. Ben ‘rövanş’ olarak düşünmüyorum ama. Adalet karşısına, bağımsız yargı karşısına bunların acilen çıkması lâzım. Emin olun, Cumhuriyet döneminde, 100 yıllık dönemde bunlar kadar kamu kaynaklarını yok eden, hatta hatta kendilerinin verdiği rakam, 18 senede 492 milyar dolar faiz ödeyen böyle bir iktidar görmedik.” diye konuştu.