Haberglobal'den Mert İnan'ın aktardığına göre, İTÜ Jeofizik Yüksek Mühendisi Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan, "Kırılmanın yaşandığı bölge İzmir Körfezinin en gergin yeri. 6.5 büyüklüğünde deprem üretecek bir bölge geriliyor. Geçmişte 6.8 ile 7.2 büyüklüğünde depremler meydana geldi. Bu, aynı bölgede gelecekte de bu büyüklükte depremler olacağı anlamına geliyor," dedi. Ercan ayrıca, İzmir Kırığı'nın 50 yıl içinde deprem yapacak durumda olmadığını belirterek, olası riskleri anlattığı 'Bayraklar Asılı Kaldı' kitabında bu konuları detaylandırdığını ifade etti.

12 Haziran'ın artçısı ve İzmir'deki diri faylar

Dokuz Eylül Üniversitesi Genel Jeoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Sözbilir, son depremlerin Midilli Fayının doğu bölümünde meydana geldiğini söyledi. "12 Haziran 2017'deki 6.2 büyüklüğündeki depremin artçısı olarak değerlendirilebilir," diyen Sözbilir, Midilli Fayının Karaburun'a 25 km, Bayraklı'ya ise 70 km uzaklıkta olduğunu ve İzmir'i etkileyebilecek bir fay olduğunu vurguladı. İzmir merkezden 100 km çaplı bir daire içinde denizaltında ve karada toplam 30 civarında diri fay bulunduğunu belirten Sözbilir, bu fayların İzmir için potansiyel bir risk oluşturduğunu dile getirdi.

Yetersiz kentsel dönüşüm çalışmaları

Prof. Dr. Sözbilir, Bornova ve Konak gibi ilçelerde kademeli bir kentsel dönüşüm uygulandığını ancak bu çalışmaların yetersiz olduğunu belirtti. İzmir'in 30 ilçesinde aynı anda risk azaltma çalışmalarına hız verilmesi gerektiğine dikkat çeken Sözbilir, "30 adet fayın İzmir'in hem yerleşim yerinden ve hem de Ege Denizi içinde gelişigüzel dağıldığını düşündüğümüzde, bu çalışmaların aciliyet kazandığını" söyledi.