Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, Bahçeşehir Üniversitesi Hükümet ve Liderlik Okulu tarafından hazırlanan ve bu yıl 18’incisi düzenlenen “Siyaset Okulu” programının 10’uncu haftasındaki son dersine konuk oldu. Karamollaoğlu, Doç. Dr. Burak Küntay’ın sorularını cevapladı.

Karamollaoğlu, “Millî Görüş” hareketinin Türkiye siyasetindeki yerine ve temel değerlerine dair soruyu cevapladı.

“Millî Görüş, hakkı üstün tutmaktır”

Millî Görüş’ün en kısa tarifinin, milletin ve değerlerinin görüşü olduğunu ifade eden Karamollaoğlu, “Biz, Millî Görüş’ü, hakkı üstün tutan bir anlayış olarak çok kısa bir şekilde özetleyebiliyoruz. ‘Hak’ dediğimiz de bugünkü şartlarda adaletin zirvesi diyebiliriz, her yönüyle. Bir yerde hak üstün tutuluyorsa, kimseye zulmedilmiyorsa, insanların ihtiyaçları bu çerçevede tam olarak karşılanabiliyorsa, burada hak hâkim demektir” dedi.

Millî Görüş’ün “Âdil Düzen” olarak isimlendirdiği düzenin, adaletin kâmil mânâda sağlanması olduğunu ifade eden Karamollaoğlu, bunun kavga ile ve kargaşa içinde gerçekleştirilemeyeceğini söyledi. Karamollaoğlu, sözlerine şöyle devam etti:

“Bundan dolayı biz, meselelere yaklaşırken ilk başta bu dediğimiz anlayışın hâkim kılınması gerektiğine inanıyoruz. Kendimiz için siyasette de düşündüğümüz zaman biz istiyoruz ki, öyle bir düzen kurulsun ki bu memlekette, siyasetten de bahsediyorsak, herkes fikrini rahatlıkla söyleyebilsin, inancını söyleyebilsin, inancına ve fikrine göre yaşayabilsin, ihtiyaçlarını giderebilsin. Aynı zamanda bazı özellikler de var ki, bu ‘güzel ahlâk’ olarak da tarif edilir, birbirinin derdiyle dertlenebilsin. Bu, çok önemli bir unsurdur.”

Karamollaoğlu, insanlar arasında diyaloğun sağlanmasını ‘olmazsa olmaz’ bir şart olarak gördüklerini belirtti. Allah’ın, ‘dinde zorlama yoktur’ hükmünü bildirdiğine işaret eden Karamollaoğlu, insanların belli bir inancı benimsemeye zorlanamayacaklarını dile getirdi. Türkiye’de en büyük ihtiyacın, insanların birbirlerine hakaret etmeden, zulmetmeden konuşabilecekleri bir ortamın sağlanması olduğunu belirten Karamollaoğlu, bunun için adalete ve liyakate özen gösterilmesi gerektiğini ifade etti. Karamollaoğlu, bürokratların kararlarının şeffaf bir şekilde alınması ve şeffaf bir ortamda hayata geçirilmesi, bunun için de denetlenebilir olmaları; gazetecilerin ve düşünürlerin, düşüncelerini rahatlıkla ifade edebilmeleri gerektiğini dile getirdi.

Karamollaoğlu, “Eğer bir yönetici, kendisini hesap vermeyecek bir konumda görürse, orada huzur olmaz, orada barış olmaz, orada adaletin tesisinden söz edilemez, hakkaniyetten söz edilemez” dedi. Karamollaoğlu, halkın barınma, beslenme, seyahat etme gibi ihtiyaçlarının karşılanması gerektiğini, bunun da ekonomi yönetimi ile ilgili olduğunu söyledi. Karamollaoğlu, bu bakımdan tarım ve sanayiye önem verilmesi, üretime yönelik yatırımlar yapılması gerektiğini kaydetti.

Batı kültüründe menfaatin esas alınması sebebiyle dünyaya adaleti ve huzuru getiremeyeceklerini düşündüklerini belirten Karamollaoğlu, birçok ülkenin büyük devletler tarafından sömürüldüğünü, bu bakımdan bugünkü Birleşmiş Milletler teşkilatının yeniden tanzim edilmesine ihtiyaç olduğunu söyledi.

“Saadet Partisi, Millî Görüş politikalarını değiştirmedi”

“Millî Görüş ekolünden etkilenen partilerin politikaları, zaman içinde değişime uğradı mı? Uğradıysa neler oldu?” sorusunu da cevaplayan Karamollaoğlu, Millî Görüş’ü temsil eden tek siyasî partinin şu anda Saadet Partisi olduğunu, Saadet Partisi politikalarının da değişmediğini söyledi. Karamollaoğlu, 1977 seçimlerinde İzmir Milletvekili Adayı olan Turgut Özal’ın bambaşka politikalar uyguladığını, Recep Tayyip Erdoğan’ın ise açıkça “Ben Millî Görüş gömleğini çıkardım” dediğini anlattı. Karamollaoğlu, “Sayın Erdoğan’ın gidip İmam Hatip okullarını açması, onun Millî Görüşçü olduğunun işareti değildir. Politikaları bu işe uygun değil” dedi.

“Makam ve mevki için siyasete girmeyin”

Karamollaoğlu, devlet tecrübesi olmayan kişilerin siyasete girmelerini nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine de devlet tecrübesi edinmiş olmanın insanın önünü açabileceği gibi önünü kapatabileceğini de ifade etti. Karamollaoğlu, “Ama ülkeyi tanımaya vesile olur. Özel sektörün ise bir teşebbüs gücü vardır. Onu da ihmal etmemek icap eder” dedi.

Gençlere, makam ve mevki için siyaset yapmamaları tavsiyesinde bulunan Karamollaoğlu, bunun için yapmaları hâlinde kendilerini bambaşka bir mecrada, “al gülüm ver gülüm” mecrasında bulabileceklerini ifade etti. Karamollaoğlu, siyasette şahsiyetin muhafaza edilmesinin çok önemli olduğunu söyledi. Karamollaoğlu, hayata atılırken Devlet Planlama Teşkilatı’nda çalışmayı, Genel Müdür olmayı, özel sektörde zengin olmayı veya milletvekili, belediye başkanı seçilmeyi planlamadığını, hepsinin kendi önüne tevafuklarla çıktığını kaydetti. Karamollaoğlu, “Hapse girmeyi de düşünmedim ama girdim yattım 10,5 ay. O da talihin bir cilvesi. Buna talipseniz, yeri geldiği zaman hapse girmeye de razı olacaksınız” dedi.

“İdealist olun ama saf olup kendinizi kullandırmayın”

Karamollaoğlu, “Gençlere tavsiyem şu: Her şeye rağmen idealist olun ama saf olmayın. Size birileri bir tuzak kuruyor, sizi kullanmaya kalkıyorsa, ona da alet olmayın; ama şahsiyetli olun. İdeallerinizi bilin. Adaletten hiç şaşmayın. Ehliyetli insanlarla çalışın, onlara görev verin. Çalışma arkadaşlarınız, sizinle birlikte uyum içinde olsunlar. Bu, çok önemli. Birileri kendi menfaati için sizi kullanıyorsa, o zaman sizin hayatta başarılı olmanız mümkün olmaz veya siyaseten başarılı gözükecek mevkilere gelirsiniz, değeriniz olmaz” diye konuştu.

“Gençlerin enerjisini tecrübemizle birleştirirsek dağları deviririz”

Karamollaoğlu, teknolojik gelişmeler ve bakış açısı bakımından, önceki nesil siyasetçilerle yeni nesil seçmenlerin irtibatını nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine, Türkiye’de siyasette en az imkânla en fazla fikrî üretimi yapanların Saadet Partisi iletişim birimindeki gençler olduğunu düşündüğünü söyledi. Yeni teknolojik iletişim araçlarına bütünüyle vakıf olmadığını ancak çocuklarının ve arkadaşlarının kendilerine yardımcı olduklarını ifade eden Karamollaoğlu, şöyle konuştu:

“Ama hakikaten şartlar çok değişti. Bu şartlar dikkate alınmadığı takdirde gençlere ulaşmak da kolay değil. Mutlaka bu imkânları değerlendirmek lâzım; ama bütün bunlar değerlendirilirken, her şeye rağmen hayatın temel ihtiyaçları, hayatın temel ilkeleri var. Buralarda eğer yanlışlık yaparsak, bunun zararını biz de görürüz, toplum da görür. Ben, burada şunu düşünüyorum: Yani gençlere tavsiyem, bu birazcık bencillik mi oluyor, bilmiyorum, gençlerin enerjisini, gayretini, eğer biz tecrübeyle ve birikimle bir araya getirebilirsek, o zaman dağları deviririz diye düşünüyorum.”

Karamollaoğlu’na, Millî Görüş geleneğinden gelmeyen genç bir kitle tarafından da sevilmesinin sebebi soruldu. Karamollaoğlu, bunu espri dilini kullanan ve konuları gençlerin anlayabileceği bir dille anlatan medya ekibinin başarısına bağladı.

Gençlere son tavsiye

Karamollaoğlu, gençlerin kendilerini mesleklerinde iyi yetiştirmeleri, açık fikirli ve dürüst olmaları, kimsenin önünde bir menfaat için eğilip bükülmemeleri tavsiyesinde bulundu.