Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, il kongreleri kapsamından Türkiye'nin dört bir yanına ziyaretlerini gerçekleştirmeye devam ediyor. Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan son olarak bugün Adana'da 7. Olağan İl Kongresi'nde konuştu.
Arıkan şunları dile getirdi:
Bugün, burada İl kongresi vesilesiyle toplanmış;
Ve bu salonunu heyecanlarıyla kuşatmış, bu şuurlu, bu inançlı bu azimli topluluğun karşısında bulunmaktan kıvanç duyuyorum.
Bugün burada sadece bir kongre yapmıyoruz!
Burada yarınlarımızı inşa edecek, kararlar alacağız!
Burada, hakkın ve adaletin sancağını yükselten, her türlü zorluğa rağmen davasına sahip çıkan Saadet Partililer var!
Sizler, yılmadan, yorulmadan, eğilmeden ve bükülmeden yürüyenlersiniz.
Sizler, bu ülkenin vicdanı, umudu ve yarınlarının teminatısınız!
İşte bu yüzden diyorum ki:
Selam olsun Adanalılara!
Selam olsun yürekleri dağlar kadar büyük azimleri kayalar kadar sağlam Milli Görüşçülere!
Selam olsun Saadet’e erenlere!
Değerli Misafirler,
Hem bölgemiz, hem ülkemiz en badireli günlerini geçiriyor.
Hele ki bugün bölgemizdeki ülkelerin ve ülkemizin durumunu düşündüğümüzde,
Niçin cihad etmemiz gerektiğini çok daha iyi idrak ediyoruz.
Öyleyse,
Yaşanabilir Bir Adana
Yaşanabilir Bir Türkiye
Ve Yeni Bir Dünya kurmak için kollarımızı sıvayacağız.
“Bismillah” diyeceğiz, yollara düşeceğiz inşallah!
Adana’mız bizleri bekliyor!
Şimdi sizlere soruyorum!
Aziz kardeşlerim, yaşanabilir bir Adana inşa etmeye hazır mısınız?
Hazır mısınız?
Hazır mısınız?
ADANA
Adana’mız, cennet gibi bir şehir.
Toprağı bereketli, sanayisi güçlü, gençleri çalışkan.
Ama gelin görün ki işsizlik almış başını gitmiş!
Adana’da işsizlik oranı %14,2. Geniş tanımlı işsizlikte ise bu oran %25’i geçiyor. Adana’da 350 bin genç var, bunların 75 bini işsiz!
Bu gençlerimiz yuva kuramıyor, hayal kuramıyor.
Çukurova’nın yiğit evlatları işsiz, umutsuz, yorgun. Böyle bir Adana’yı kabul edemeyiz!
Son zamanlarda Adana’mız şiddetle, uyuşturucuyla anılır hale geldi.
Resmi rakamları gizliyorlar ama gerçek ortada: Avrupa’nın en çok uyuşturucu kullanılan şehirlerinden biri ne yazık ki Adana!
Biz Adana’yı istihdamın, üretimin merkezi yapmak isterken, iktidar bu güzel şehri yok sayıyor!
Peki, Adana böyle mi olmalıydı?
Adana denince akla ne gelir?
Ben söyleyeyim;
Misafirperverlik gelir, samimiyet gelir, tarım gelir, sanayi gelir, bereket gelir!
Öyle bir toprak ki ne atsanız filizlenir.
Ama biz ne yapıyoruz?
Nohutu, mercimeği, buğdayı dışarıdan alıyoruz!
Arkadaşlar, Adana varken biz neden ithalat yapıyoruz? Buğday ithal etmek, saman ithal etmek Adana’mıza ihanettir!
Adana sadece tarım değil, aynı zamanda sanayi şehri.
İş gücü var, liman var, toprak var, su var, maden var!
Türkiye’de maden zenginliği bakımından 4. sıradayız!
Peki Adana ekonomide kaçıncı sırada? 10. sırada! Bu Adana için kabül edilebilir bir durum değildir..
Adana, Türkiye ekonomisini tek başına ayakta tutacak bir şehir olmalıydı!
Bir başka büyük sorunumuz deprem!
6 Şubat depremlerinde canlarımızı kaybettik. Adana hâlâ büyük bir risk altında. 2.5 milyon nüfuslu bu şehri depreme hazırlamak zorundayız.
Biz bu şehri kaderine terk etmeyeceğiz!
Adana’yı değil Türkiye’nin, dünyanın parlayan yıldızı yapacağız inşallah.
Adana’nın iş insanlarıyla, sanayicileriyle, işçileriyle el ele vereceğiz!
Yaşar Kemal’in, Orhan Kemal’in, Ferdi Tayfur’un memleketine sahip çıkacağız! Adana’yı pamuklara sarıp sarmalayacağız, çünkü Adana’mız buna layık!
Siz buna layıksınız!
3 Y İLE MÜCADELE
Değerli dava kardeşlerim,
Tam 23 yıl önce AK Parti yola çıkarken bir söz verdi:
“Yoksullukla, yolsuzlukla ve yasaklarla mücadele edeceğiz.” dedi.
Büyük vaatlerle geldiler, umut verdiler. Aradan 23 yıl geçti… Peki, ne oldu?
Bir zamanlar yoksullukla, yolsuzlukla ve yasaklarla mücadele sözü verenler, bugün bu üç sorunun kaynağı haline geldiler.
Halkın refahını artıracağız dediler, ama ekmeği küçülttüler.
Adaleti sağlayacağız dediler, ama yolsuzluğu devletin her kademesine yaydılar. Özgürlükleri genişleteceğiz dediler, ama farklı düşünen herkesi susturdular.
Şimdiye kadar yapılan bütün seçimlerde milletimizin destek verdiği iktidar, şimdi halkın en büyük sorunu haline gelmiş durumda.
Size 23 yılın sonunda
Nasıl yasakların,
Nasıl yolsuzluğun
Nasıl yoksulluğun ülkesi olduğumuzu anlatacağım.
Yasaklarla başlayalım.
YASAKLAR
Bugün Türkiye’de
hemen hemen her gün, bir gözaltı haberi, bir soruşturma haberi izliyoruz.
Yakasında parti rozeti varmış gibi davranan bazı yargı mensupları, nöbeti hiç bırakmıyorlar.
Olur da bir muhalif ses çıkarsa, iktidarı eleştiren olursa diye tetikte bekliyorlar.
Gazeteciler canlı yayında göz altına alınıyor.
Sendika başkanları canlı yayında göz altına alınıyor.
Belediye Başkanları sabah olmadan evlerinde, Siyasi Parti Genel Başkanları akşam yemeğinde gözaltına alınıyor!
Sokaklarda çeteler, ihalelerde yandaşlar cirit atıyor,
İktidar ne yapıyor?
Çetelerin peşine düşmek yerine; siyasetçi ve gazetecilerin çetelesini tutuyor.
Aslında Türkiye bir gözaltı süreci değil bir gözdağı süreci yaşıyor!
MUHALİF OLAN HER SES KESİLİYOR!
Şu an Türkiye’de konuşan herkes risk altında!
Eğer iktidarın hoşuna gitmeyecek bir şey söylerseniz, bir sabah kalktığınızda, kapınızda polislerle karşı karşıya kalabilirsiniz.
Bu zihniyet öyle bir hale geldi ki, artık her muhalif görüş, bir darbe iması olarak yorumlanıyor.
23 yıl sonra, hele hele Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminden sonra;
Yapılan eleştirilerden “darbe” diye tetiklenmek, bir şeylerin yolunda gitmediğini gösterir!
Ekonomiyi yönetemiyorlar,
Krizleri bitiremiyorlar,
Halkın sorunlarını duymuyorlar,
Adaleti sağlayamıyorlar,
Güveni tesis edemiyorlar, kısaca ülkeyi yönetemiyorlar!
Ülkeyi yönetmeyi beceremeyince ne yapıyorlar?
Bu sorunları dile getirenleri susturuyorlar!
Muhalif olan her sesi kısmaya çalışıyorlar.
Eleştireni susturarak, gerçekleri örtbas etmeye çalışıyorlar.
AK Parti 23 yılın sonunda tamamen yasakçı bir zihniyete dönüştü.
Biz elbette biliyoruz ki bu, bu iktidarın gidişine işaret
Ve inanıyoruz ki, Saadet iktidarının gelişine habercidir inşallah!
YOLSUZLUK!
Gelelim yolsuzluğa!
23 yıl sonra anlıyoruz ki; yolsuzlukla mücadeleden kastettikleri şey yolsuzluğu tekellerine almakmış.
Kendilerinden başkasına yolsuzluk yaptırmamakmış.
Bugün,
· Adalet saraylarında para karşılığı tahliyeler konuşuluyor,
· Türkiye Varlık Fonu, 25 milyon dolar (bugünün kuruyla 910 milyon tl) yolsuzluk iddiasıyla mahkemelik,
· onlarca bebeğin ölümünden sorumlu “Yeni Doğan Çetesi”ni izliyoruz,
· Sırtını bakanlara dayayanlar, devletin stratejik kurumlarından biri olan Yunus Emre Enstisünü soyuyor
· Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü her gün bir influencerı içeriye alıyor,
· Köprülere ödenen garanti geçiş ücretleri köprü maliyetlerini aşmış durumda.
Daha böyle bir sürü örnek sayabilirim.
Şimdi size sorsam, Adana’dan bana birçok peşkeş olayı anlatabilirsiniz.
İşte Yeni Nesil Siyaset tam burada devreye giriyor. Biz hep söylüyoruz:
Biz DUBLE yollara karşı değiliz,
Biz DUBLE yolsuzluklara karşıyız.
HUKUK ENDEKSİ
Türkiye’nin bu durum maalesef uluslararası arenada da görünüyor.
Yolsuzluk Algısı Endeksi'ne göre Türkiye 2024 yılında, 180 ülke arasında 115'inci oldu.
Peki, yolsuzluğa bulaşanlar ne yapıyor?
Hiçbir şey olmamış gibi lüks arabalara biniyor, çakarlı arabalarla geziyor, servetlerine servet katıyor!
Bütün bunlar olurken diğer tarafta; çocuğuna süt alamayan anne, ev kirasını ödeyemeyen baba, elektriği kesilen aileler var!
Yolsuzluk, sadece bir ekonomik sorun değil kıymetli adana’lılar, aynı zamanda bir ahlak ve adalet meselesidir.
Ve bugün artık Türkiye’nin meselesi haline gelmiştir!
YOKSULLUK
Gelelim yoksulluk meselesine!
Arkadaşlar çok net söylüyorum, Türkiye fakir bir ülke değil, fakirleştirilen bir ülkedir.
Türkiye yoksul bir ülke değil, yoksullaştırılan bir ülkedir.
Bunu yapan da iktidarın ta kendisidir.
ENFLASYON
Ne kadar garip!
Milyonlarca asgarî ücretlinin, memurun, emeklinin maaşlarının açıklanacağı ay enflasyon %1’e iniverdi.
Maaşların insanımızın eline geçeceği ay enflasyon bir baktık ki %5’e çıkmış!
İşte en büyük günahlardan olan kul hakkı, tamda budur!
Milyonlarca insanımızın hakkına giriyorsunuz.
Rakamlarla oynayarak algı yönetimi yapabiliyorsunuz, fakat gerçekleri değiştiremiyorsunuz.
TÜRK LİRASININ DEĞER KAYBI
İktidarın rakamlarla oynaması bir şey ifade etmiyor.
Gerçekler ortada.
Son 10 yılda Dolar karşısında en fazla değer kaybeden para birimleri hangileri biliyor musunuz?
Zimbabve Doları, %99,53 değer kaybetmiş.
Arjantin Pesosu, %99
Suriye Lirası, %98,55
Lübnan Lirası, %98,32
Türk Lirası ise %93,5 değer kaybetmiş.
Bakınız değerli misafirler,
Bu ülkelerin ikisinde şiddetli iç karşılık var, ikisinde ise savaş var.
Peki Türkiye’de ne var?
Türkiye’de de AK Parti var!
ASGARİ ÜCRET İLE ALINABİLEN ÇEYREK ALTIN SAYISI
Asgari ücretin açıklandığı 24 Aralık akşamı, asgari ücretle 7,46 gram altın alınabiliyordu.
Bugün bu miktar kaça düştü biliyor musun? 6,4 grama düştü.
Bu asgari ücretin yaklaşık 2 bin lira erimesi demek.
Hatırlayacaksınız, iktidar; “ikinci yüzyıl cumhuriyetin altın yılı” olacak demişti.
Evet, altın yılı oldu. Bir cumhuriyet altını bir asgari ücreti geçti.
Bugün bir asgari ücret 3,8 çeyrek altın alınabiliyor.
ASGARİ ÜCRET ZAMMI
Asgari ücretlinin hali ortada. Bırakın ücretin düşük olmasını, asgari ücret giderek eriyor.
Daha ilk aydan açlık sınırının altında kaldı.
Asgari ücretli zam, ikramiye beklerken; iktidar kanadından çok talihsiz bir açıklama geldi.
AK Parti Genel Başkan Vekili diyor ki:
“zam yaparsak asgari ücretli ihtiyaçlarını giderir, bu yüzden enflasyon yükselir”
Alın size halktan kopmuş yönetici açıklaması!
Peki biz de soruyoruz, o zaman:
Vergilere, devlet garantili ihalelere, cezalara ve enerjiye yapılan zamlar enflasyonu yükseltmiyor mu?
Kendi zamlarınız söz konusu olunca da aynı şey geçerli mi?
O enflasyonu artırmıyor mu? Elbette bunun bir cevabı yok.
Bunun adı düpedüz “harami” düzenidir.
Öyle görünüyor ki; lüks ve şatafattan, faiz lobilerinden, yandaşlara yapılan ihalelerden yapılmayan tasarruf; asgarî ücretliden, emekliden yapılıyor.
İŞSİZLİK
Değerli dava kardeşlerim,
Bu çalışanın, asgari ücretlinin hali. Bir de çalışmayanın hali var. O daha içler acısı.
Geçenlerde işsizlik rakamları açıklandı.
Bu rakamlar da TÜİK’in rakamları gibi makyajlı.
Ben şimdi size ilginç bir veri vereceğim. Nasıl rakamlarla oynuyorlar onu göstereceğim.
Aralık 2024 işsizlik oranı %8.5 açıklandı. Yani 3 milyon insanımız işsizmiş.
Aslında bu açıklanan “dar tanımlı” işsizlik rakamı.
Bu rakama,
İş bulma umudunu kaybedip, iş aramaktan vazgeçenler dahil değil,
Tam zamanlı iş bulamadığı için yarı zamanlı işlerde çalışmak zorunda kalanlar da dahil değil.
Bunları da eklediğimizde işsiz sayısı kaça çıkıyor biliyor musunuz?
11 milyona çıkıyor.
İşsizlik oranı da %28,2’ye fırlıyor!
Üretiyoruz, şöyle iyiyiz, böyle iyiyiz denilen bu ülkede son bir yılda işsiz sayımız tam 1.7 milyon kişi artmış.
Peki dünya sıralamasında neredeyiz?
Dünyada işsizlik rakamlarında bizim altımızda 28 ülke var.
Bunların yarısı Afrika ülkesi, diğerleri ise adını bile duymadığımız küçük ülkeler.
Çalışanın dahi aç olduğu bir ülkede, işsiz kardeşim ne yapacak Allah aşkına?
Hepiniz işte şahitsiniz, çevremizde çok işsiz var. Sayıları giderek artıyor.
BARINMA KRİZİ
Türkiye’de yaşanan barınma krizine de değinmek istiyorum.
Bir rakam vermek istiyorum, bunu en iyi hisseden sizsiniz.
İstanbul’da kiralar, asgari ücretin 1,47 katı
Ankara’da kiralar, asgari ücretin 1,30 katı
İzmir’de kiralar, asgari ücretin 1,20 katı
Adana’da kiralar tam bir asgari ücret olmuş!
Şimdi ben de bir zamanlar Sayın Erdoğan’ın sorduğu gibi soruyorum:
Elektrik parasını kim ödeyecek?
Su parasını kim ödeyecek?
Çoluk çocuğun okul masrafını kim karşılayacak?
Bu insanlar nasıl geçinecek?
EMLAK KONUT
Barınma krizi böylece devam ederken
Bu hafta Emlak Konut, dar ve orta gelirli vatandaşlarımız için konut kampanyası tanıttı.
Kampanyaya göre:
1+1 projeler 7-10 milyon TL
2+1 projeler 10-15 milyon TL
3+1 projeler 18-25 milyon TL’leri buluyor.
Emlak konutun sunduğu projelerde en düşük fiyatlı daire 5 milyon 650 bin TL ve en düşük taksit 61 bin 598 lira olarak belirlendi.
Emlak konutun en düşük aidatlı konutunu yani 1+1 evini alabilmek ve yaşayabilmek için bir eve en az 5 asgari ücret girmesi gerekiyor. (110.520 TL)
Yani değerli arkadaşlar, dar ve orta gelirli vatandaş bu projelerin güvenlik kulübesini bile alamaz!
Aylık 61.000 ödeyebilen dar gelirli oluyorsa, aylık 22.000 lira alan ne oluyor?
DIŞ BORÇ
Ülke olarak borç batağına saplandık.
Şubat Ayında hazinenin 117,8 milyar lira iç borç ödemesi var.
Bu ödemenin tamamı faiz ödemesi.
Yani iç borç ödemesinin içinde tek kuruş anapara ödemesi yok.
Ve daha acısı bu ödemeyi yapabilmek için 180,1 milyar liralık yeni bir iç borçlanmaya gidilecek.
Ocak Ayında da bütçeden 163 milyar lira faiz ödemesi yapıldı.
Daha ilk aydan bütçe battı arkadaşlar!
Böyle yönetse, baba evladına bakkal dükkanını emanet etmez.
Biz bunlara ülke mi emanet edeceğiz?
O yüzden diyoruz ki,
Erken seçim falan olmaz, bu ülkede derhal seçim olmalıdır J
Değerli Arkadaşlar, “yasaklar, yolsuzluklar ve yoksullukla mücadele” edeceğiz Türkiye işte 23 yılda bu hale geldi.
Tablolar, grafikler ortada. Her şey yokuş aşağı gidiyor.
Yükselen tek grafik bugün gördük, yolsuzluk grafiği. Orada yükseliyoruz.
GAZZE MESELESİ
Değerli misafirler, ülkemiz gibi, bölgemiz de zor günlerden geçiyor.
Gazze’de ölü doğan ateşkes, tüm dünya kamuoyunun gündeminde.
Trump ve Netanyahu’nun tahriklere devam ediyor.
Biz, bu pervasızlıklarını;
40 parçaya bölüp yumuşak lokma haline getirmeye çalıştıkları İslâm dünyasından aldıklarını çok iyi biliyoruz.
GAZZE BARIŞ GÜCÜ
Gelinen noktada bizim bir teklifimiz var.
Gazze Gazzelilerindir, Gazzelilerin yanında da İslam dünyası olmalıdır.
Bu sebeple, Gazze'yi İslam dünyası imar etmelidir.
Gazze’nin güvenliğini sağlamak için derhal İslam ülkelerinin de içinde bulunduğu “Gazze Barış Gücü” adıyla bir askerî güç kurulmalıdır.
Bu barış gücünde başta soykırım davasını açan ve şu anda yaptırımla tehdit edilen Güney Afrika Cumhuriyeti olmak üzere
soykırım ve işgal karşıtı tüm ülkeler de bulunmalıdır.
EL-HALİL TESKERESİ
Türkiye diplomatik girişimlerinin yanı sıra, askeri girişimlerde de bulunmalıdır.
Biz bunu söylediğimizde: “o öyle kolay mı, hariçten gazel okuyorsunuz” diyorlar.
Bakınız size bir belge göstereceğim.
Sene 1997. Milli Görüş iktidarda. Erbakan Hoca iktidarda.
Bu belge, Filistin’in El-Halil bölgesine Mehmetçiğin gitmesi için çıkarılan teskere.
Bakın ne kadar kolay!
Ama Saadet Partili olunca kolay!
Milli Görüşçü olunca kolay!
Necmettin Erbakan’ın yolundan gidince kolay!
Biz bir kez daha söylüyorum;
El-Halil’den, Ramallah’a
Gazze’den, Kudüs’e
Nehirden, Denize Filistin sonsuza kadar özgür olacak inşallah!
SAADET PARTİSİ
TBMM'DE YAPILAN ÇALIŞMALAR
Değerli dava kardeşlerim,
Ülkemiz ve bölgemiz için çizdiğimiz bu tabloyu değiştirmek için var gücümüzle çalışıyoruz.
Sokak sokak, cadde cadde;
Sıkmadık el, dokunmadık gönül bırakmayacağız.
Bu ay, bugüne kadar 10 ilimize gittim. Orada hemşerilerimizi, vatandaşlarımızı dinledim.
Milletimizden ne dinlediysek, çözümü için çalışma gayreti gösterdik
Genel Merkezimiz, Meclis grubumuz, politikalar kurulumuz bu sorunları çözebilmek için çok yoğun çalışmalar yapıyor.
Dedik ki mecliste gelin,
· Asgari ücretle çalışan ve emekli olan vatandaşlarımızın yaşadığı sorunları konuşalım dedik, reddettiler.
· hasta mağdur, sağlık çalışanları mağdur, şu aile hekimliği meselesini konuşalım dedik, reddettiler.
· Yenidoğan çetesini konuşalım dedik, reddettiler.
· Son yıllarda artan zehirli ve sahte gıda ürünleri konuşalım dedik, reddettiler.
· Bireysel silahlanma tehlikesini konuşalım dedik, reddettiler.
· Milli Eğitimi, 4+4+4 sistemini konuşalım dedik, reddettiler.
· Kadına yönelik şiddeti konuşalım dedik, reddettiler.
· Kumar bağımlılığını konuşalım dedik, reddettiler.
· Organize suçlarla mücadeleyi konuşalım dedik, reddettiler.
· Gazzeyi konuşalım, Doğu Türkistan’ı konuşalım dedik, reddettiler.
· Şu yargı bağımsızlığı işini konuşalım dedik, reddettiler.
· Şu kayyum atamalarını bir konuşalım dedik, reddettiler.
Değerli arkadaşlar, bunların hepsi için önerge verdik. Hepsi AK Partisi ve Milliyetçi Hareket Partisi milletvekillerinin oylarıyla reddedildi.
Bu sorunların konuşulabileceği,
Bu sorunların çözülebileceği tek ihtimal var:
O da Saadet İktidarıdır. Nokta!
Başka iktidarlar bu dertlere çare olamaz.
Hele ki, sorunun bir parçası olanlar çözümü hiç bulamazlar!
O yüzden sorumluluk, işte bu salondaki Milli Görüşçülere, bizlere düşmektedir!
YENİ NESİL SİYASET'İN 5G’Sİ
Bunun için 2024’teki kongremizde hep birlikte Yeni Nesil Siyaset’in işaret fişeğini vermiştik.
Herkes soruyor “Nedir bu Yeni Nesil Siyaset?”. Ben de diyorum bekleyin!
Bir sonraki seçimde uygulamalı olarak Tüm Türkiye görecek diyorum
Şimdi bugün, buradan Yeni Nesil Siyaset’in 5G’sini buradan açıklayacağım.
2025, 5G'ye geçiş yılı olacakmış. Doğrudur, hatta 5G'ye geçtiler bile.
Onlar için 5G şudur:
· Güç zehirlenmesi
· Görevi ihmal
· Güveni istismar
· Gündemi değiştirme
· Geçimi unutturma
Biz Saadet 5.0 ile siyaseti güncelliyoruz!
Yeni Nesil Siyaset’le gerçek 5G’yi getiriyoruz:
· Güler yüz - İnsanları dinleyen, anlayan bir siyaset.
· Güven - Sözüne sadık, halkın yanında duran bir siyaset.
· Gayret - Laf değil, iş üreten bir siyaset.
· Gelişim - Geleceği planlayan, ülkeyi ileriye taşıyan bir siyaset.
· Gerçeklik - Sorunları saklamayan, çözüm üreten bir siyaset.
Eski düzenin 5G’sine mecbur değiliz!
NE YAPACAĞIZ?
Değerli arkadaşlar tüm bu dediklerimizi başarmak için bugünden itibaren çalışma tempomuzu artıracağız.
Tek bir gün kaybedemeyiz, tek bir saat boşa harcayamayız.
Niye? İnşallah Saadet Partimizi iktidara getireceğiz de ondan!
Bunun için çok çalışmamız lazım.
İşte bugün Adana’mız için yeni bir dönem başlıyor.
Şimdi var gücümüzle çalışacağız.
Adana, Saadet İktidarının parlayan bir yıldızı olacak inşallah.
Yapacağımız çok iş var.
Yeterli Toplantı Yapacağız Çok Sahada Olacağız!
Başarıyı sağlamak için planlanmış, sonuçları ve getirileri belli olan somut adımlar atacağız. Bunun için gerçekçi hedefler koyacağız!
Benim kendime koyduğum bir hedef var.
Ben inşallah tüm D-8 ülkelerine gideceğim inşallah.
Tüm ülkeleri, eski dostları ziyaret edip yeni iş birliklerimizi konuşacağım.
İnşallah İl Başkanımız da tüm ilçelere gidecek.
İlçe başkanlarımız tüm mahallelere gidecek.
Biz D-8 ülkelerine giderken gözümüz arkada olmamalı, onlara bu sağlam teşkilatı anlatabilmeliyiz.
İkincisi değerli arkadaşlar; Verimli Çalışacağız.
Model Çalışmamıza uygun çalışacağız.
En önemlisi, MİLKO’larımızla beraber çalışacağız.
AGD’miz, ÖĞDER’imiz, TEKDER’imiz, ESAM’mımız bunların hepsinin koordineli çalışması çok önemli.
Gençlik kollarımız Allah onlardan razı olsun. Gençlerimiz çalışacak, bizler de onlarla gece gündüz demeden emek ve destek vereceğiz.
Kadın kollarımızın çalışmalarını artıracak ve onların yanında duracağız.
Milli Görüş kadınların emeği ve heyecanıyla buluştukça Saadet iktidarının kapıları açılır.
Bütün bunları yaparken de söylemlerimiz tutarlı olacak.
Genel merkezimizi sosyal medyadan, Milli Gazete’mizden ve televizyon kanalımızdan takip ederek bir bütünlük sağlayacağız.
Üçüncüsü, Dersimize İyi Çalışacağız
Sokağın nabzını daima dinleyeceğiz.
İnsanlarımıza Saadet İktidarını anlatmak ve ikna etmekle mükellefiz.
Onun için daima önce dinleyecek sonra anlatacağız.
Tebessümle, sabırlı dinleyeceğiz; inançla ve azimle anlatacağız.
Dördüncüsü: Kaynak Üreteceğiz
Parti içinde ve sahaya indiğimizde sürdürülebilir bir finansal kaynağa sahip olmak için yenilikçi çalışmalar yapacağız.
Tek aidatla, tek bağışla değil.
Daha üretken, daha sağlam ve daha yenilikçi çalışmalarla sürdürülebilir bir kaynağa sahip olacağız.
Değerli kardeşlerim,
Bütün bu söylediklerimi ilk önce Mahmut Arıkan olarak ben yapacağım. Hep birlikte yapacağız. Şimdi Adana teşkilatımızın inancı, heyecanı ve enerjisini unutmamak adına soruyorum;
· Adana’da cadde cadde, sokak sokak çalışmaya, insanımıza umut vaat etmeye var mısınız?
· Yılmadan, yorulmadan ve bir an olsun tereddüte düşmeden yeise kapılan insanımıza umut olmaya var mısınız?
· Üretimde, istihdamda, sanayide, teknolojide, bilimde, eğitimde ve her alanda güçlü Türkiye’yi inşa etmeye var mısınız?
· Gazzeli kardeşlerimiz başta olmak üzere tüm mazlumların umutla yolunu gözlediği koruyan ve kollayan büyük Türkiye’yi kurmaya var mısınız?
· Önce Ahlâk ve Manevîyat diyerek geleceğin destanını yazmaya var mısınız?
· Saadet Partisini iktidara taşımaya var mısınız?
O hâlde Saadet iktidarı hayırlı olsun.
Allah’a şükürler olsun ki camiamızda muazzam bir heyecan potansiyeli olduğunu görüyoruz.
Bu toplantımız bunu gösterdiği gibi bütün Türkiye’yi dört bir yanından dönen kardeşlerimizin getirdiği haberler bunları teyit ediyor.
Adana bu destanın işaret fişeğini bugün buradan atmıştır. Hayırlı olsun, mübarek olsun.
Allah’a emanet olun.