NE NEDEN OLDU?

MHP Kayseri Milletvekili Baki Ersoy’un partisi tarafından kesin ihraç talebiyle disiplin kuruluna sevk edilmesinin ardından, Kocasinan Belediyesi’nin MHP’li Meclis Üyesi Sedat Kılınç, partisinden istifa etmişti. Deniz Postası TV’de Sedat Kılınç’ın katılacağı Ramazan Sohbetleri programı öncesi stüdyo, Ülkü Ocakları mensubu oldukları iddia edilen yaklaşık 50 kişilik bir grup tarafından basıldı. Sedat Kılınç, darp edilerek televizyon binasından çıkarıldı. Programın sunucusu Gazeteci Azim Deniz de darp edildi. Olay esnasında televizyonun muhabirleri bir odaya kilitlendi.

AYRINTILAR

Azim Deniz, saldırıyı canlı yayında anlattı

Kayseri’de yayın yapan Deniz Postası TV’nin program sunucusu, Gazeteci Azim Deniz, saldırıdan sonra canlı yayına geçerek, şunları söyledi:

“Şu anda Deniz Postası TV’de canlı yayında olacaktık. Burada iş insanı ve Kocasinan Bağımsız Meclis Üyesi Sedat Kılınç’ı burada misafir edecektik stüdyomuzda. Ülkü Ocakları’na ait yaklaşık 50 kişilik grup, stüdyoyu, Deniz Postası TV’yi bastılar. TV’nin içerisinde, televizyon stüdyomuzun içerisinde beni darp ettiler, Sedat Kılınç’ı çok şiddetli bir şekilde darp ettiler ve Sedat Kılınç’ı kaçırdılar buradan. Stüdyodan adam kaçırdılar sevgili izleyiciler. Ülkü Ocakları, bunu yapan şerefsizdir, alçaktır. Ülkücüyse, o ülkücü de şerefsizdir. Böyle ülkücülük olmaz. Ahlâksız!”

Azim Deniz, daha sonra saldırının gerçekleştiği dağınık haldeki odaya geçerek, “Burayı görüyorsunuz değil mi izleyiciler? Burayı. Buradan misafirimizi darp ederek, stüdyonun içinden kaçırdılar. Bu ‘ülkücü’ dediğimiz dostlarımız, ülkücüler. Bu ülkücüler yaptı bunu. Stüdyomuzu bastılar ahlâksızlar, şerefsizler!” diye bağırdı.

“Saldırıya uğradım; kaçırıldığım doğru değil”

MHP’den istifa eden Kocasinan Belediyesi Meclis Üyesi İş Adamı Sedat Kılınç ise, olaydan sonra Facebook sayfasında yayınladığı açıklamada şunları kaydetti:

“Değerli dostlar, ben iyiyim. Televizyon programı öncesi 100 kişiye yakın bir gurup tarafından saldırıya uğradım. Hastahanede tedavi altındayım. Hastahaneye gelen, ülkemin her köşesinden arayan, soran, destek veren tüm dostlarıma teşekkür ediyorum. Kaçırıldığım ve sürüklendiğim haberi doğru değildir. Ben, ülkem, vatanım için ölmeye de hazırım.”

Azim Deniz’den ikinci açıklama

Saldırıya uğrayan Gazeteci Azim Deniz, televizyon kanalında yüzü bandajlı olarak ve elinde bağlama olduğu halde yaptığı ikinci açıklamada, saldırı hakkında tekrar bilgi verdi.

Sedat Kılınç’ın katılacağı Ramazan Sohbetleri programında bugüne kadar siyasî bir konuşma yapmadıklarını, Ramazan hakkında konuşup türkü çaldıklarını, Kılınç’ı da “iş insanı” kimliğiyle konuk etmek istediklerini belirten Deniz, saat 21:15’te kapı zilinin çaldığını ve yaklaşık 50 kişilik bir grubun televizyon binasına girdiğini söyledi.

Deniz, kendilerinin şiddetli bir şekilde darp edildiklerini, binanın önünde bekleyen yaklaşık 50 kişilik grubun da çıkışta darp etmeye devam ettiklerini söyledi.

“Ülkü Ocaklarında saz dersleri verdim”

Ülkü Ocakları derneğini ilkokulda tanıdığını, eski Türk Devletlerinin bayraklarının ve bozkurt figürlerinin ilgisini çektiğini anlatarak, “Biz de girerdik, ağabeylerimiz bize çay-kahve ikram ederdi. Ahlâk öğütlerlerdi, terbiye öğütlerlerdi. Biz de onların öğütlerini sevdiğimiz için oralardan çıkmaz olduk.” dedi. Deniz, üniversite yıllarında da Ülkü Ocakları’nda saz dersleri verdiğini söyledi. Deniz, “Gittim, bu sazı Ülkü Ocakları’ndaki gençlere, kötü yollara gitmesinler, kötü alışkanlıklar edinmesinler diye, halk müziği, türkü öğrensinler diye orada halk müziği dersleri verdim ben. Başka ağabeylerimiz, büyüklerimiz de orada edbiyat dersi veriyordu, matematik dersi veriyordu, konferanslar veriyordu. Bizim zamanımızda Ülkü Ocakları, bu şekilde yönetiliyordu.” diye konuştu.

“Sözlerim ülkücülere değil, ülkücülüğü kullanan insanlaraydı”

Kendilerinin ülkesini ve milletini seven milliyetçi insanlar olduklarını belirten ve kendilerini ülkücü olarak tanımlayan Deniz, saldırının ardından yaptığı ilk açıklamada, olayın stresi ve öfkesi sebebiyle kendisine yakışmayan bazı sözler sarf ettiğini, sözlerinin kastının ülkücü camia ve gerçek ülkücüler değil, ülkücü tabirini kullanıp da ülkücü olmayan, gerçekte ülkücülüğü hak etmeyen insanlar olduğunu vurguladı.

Deniz, “Değerlendirme kendilerinindir. Kendilerine yakıştırdılarsa, bir televizyon kanalını basıp, orada konuğu zorla çıkartıp götürmek, televizyondaki genel yayın yönetmenini darp etmek kendilerine yakıştıysa, ben bir şey demiyorum.” dedi.

“Olay, bütün detaylarıyla aydınlatılmalı”

Kayseri Valisi ile Emniyet Müdürünün olayla yakından ilgilendiklerini belirten Deniz, “Ben, bundan sonraki süreçte de bu olayın detayıyla ortaya çıkartılması gerektiğine inanıyorum. Emniyet Müdürümüzden de Sayın Valimizden de bu olayın üzerinde durmalarını rica ediyorum.” dedi.

“Kötülükten hiç kimseye fayda gelmez”

Bir hoşgörü ve iyilik ayı olan ramazan boyunca ramazan programları yapmaya devam edeceklerini belirten Deniz, “Herkesi de iyiliğe davet ediyoruz. Kötülükten hiç kimseye fayda gelmeyeceğini bilmesini istiyoruz. Bu ülke, 12 Eylül dönemini yaşadı. Kardeş kardeşi vurdu, komşu komşuyu vurdu. Gerek yok böyle şeylere. Yani bizler kardeşiz, dostuz. Bu şehirde yaşıyoruz, bu şehre yakışmayan işleri hiç kimse yapmasın, biz de yapmayalım.” diye konuştu.

Sedat Kılınç: “Eleştirmek yasak. Böyle bir şey olabilir mi?”

MHP Kayseri Milletvekili Baki Ersoy’un partisi tarafından kesin ihraç talebiyle disiplin kuruluna sevk edilmesine tepki gösteren ve MHP’den istifa eden Sedat Kılınç, istifasının ardından E TV’ye verdiği röportajında, şunları söylemişti:

“Birilerinin artık bir şeyler demesi lâzım bu ülkede. Yanlışa yanlış demesi lâzım. Cesarete ihtiyacımız var ve demokrasi varsa bu ülkede, şayet demokrasi varsa, herkes görüşünü dile getirmesi lâzım. Parti içinde de bu böyle. Yani parti içinde de böyle; eleştireceğiz tabi. Doğruyu bulmak için eleştireceğiz. Yani öyle bir yanlış parti politikaları var ki şu dönemde, eleştirmek yasak. Böyle bir şey olabilir mi? Eleştireceğiz, doğruyu göreceğiz. Tabi yapıcı eleştiriler olacak. İçeride çözüm alamıyorsak, dışarıda da bu eleştirileri yapacağız. Yani ben, artık bugünden itibaren resmî olarak da bağımsız belediye meclis üyesiyim.”

Geçmişte de eleştirilerini çekinmeden dile getirdiğini ve partisinden uyarılar aldığını belirten Kılınç, sözlerine şöyle devam etti:

“Gerçek enflasyonu saklayarak kimi kandırabiliriz?”

“E artık son uyarıyı almadan ben kendim istifa edeyim dedim. Belki istifa etmeseydim bugün beni de ihraç edeceklerdi partiden veya böyle bir hamle başlatılacaktı. O yüzden ben, doğru yaptığımı düşünüyorum. Milletin sıkıntısı var. Enflasyon %60 değil, %65 değil. ENAG’ın bir araştırması var işte, hocaların kurduğu bir araştırma şirketi var, %140, %150 civarında bir enflasyon var ülkede. Şimdi biz bunu kimden saklayacağız? Vatandaş bilmiyor mu, markete gitmiyor mu, ev almıyor mu, araba almaya gitmiyor mu, çarşıya çıkmıyor mu, pazara çıkmıyor mu? E gittiğinde görüyor; geçen sene mutfak alışverişini işte atıyorum bin liraya bir aylık tamamlarken şu anda 3 bin, 4 bin liraya çıktı. Artış var. Bunu gizleyerek, saklayarak kimi kandırabiliriz? Kendimizi kandırırız. O yüzden biz, doğruları söylemekle mükellefiz. Bugün olduğu gibi bundan sonra da söylemeye devam edeceğiz. Artık bağımsız olarak uyarı almalara devam edeceğiz. Kimseden bir korkumuz da yok. Biz, bu ülkenin bir iş adamıyız, bir ferdiyiz, ayrıca da siyasî bir tarafımız da var. Vatandaşın hakkını biz, her platformda aramaya, her konuda da destek olmaya devam edeceğiz. İnşallah hayırlı olur bu netice.”