İran: Suriye'nin toprak bütünlüğünü yüksek sesle destekliyoruz
İran: Suriye'nin toprak bütünlüğünü yüksek sesle destekliyoruz
İçeriği Görüntüle

Taha Ün, sosyal medya hesabından yayınladığı açıklama şu ifadelere yer verdi:

Kıymetli dostlar, Zaman zaman görüyoruz ki, iktidarın uygulamalarını savunma gayretiyle, üç yılda bir, bazen altı ayda bir şekil değiştiren bazı dostlarımız oluyor. Bu durum çoğu kez eleştiri konusu yapılsa da, ben meselenin biraz daha derinlikli okunması gerektiğini düşünüyorum. İktidar savunmak, kolay bir iş değildir. Zira iktidarın sırtında sadece siyasi bir parti programı değil, bir devletin ağırlığı vardır. Bu ağırlık çoğu zaman fikirlerle, ilkelerle, hatta ideolojik önceliklerle çelişebilir. Bu sebeple, iktidarı savunan dostlarımızın içinde bulunduğu durumu anlıyor ve buna bir tür sorumluluk yüküyle yaklaşıyorum. Nihayetinde ortada bir iktidar vardır ve bu iktidarın icraatlarını bir tutarlılık çerçevesinde izah etmeye çalışan herkesin samimiyetle dinlenmeyi hak ettiğine inanıyorum. Ancak son dönemde özellikle Milli Görüş hareketine, hattâ Rahmetli Erbakan Hocamız’a yönelik, yer yer haksızlığa varan değerlendirmeler yapıldığını üzülerek gözlemliyoruz. Sadece farklı bir noktada duruyorlar diye, bir harekete ve onun mensuplarına niyet okuyarak yaklaşmak, adil bir bakış değildir. Bu ithamların merkezinde çoğu kez Suriye meselesi gibi büyük sınamalarda alınan tutumlar yer alıyor. Ben şahsen ilk günden itibaren Suriye halkının yanında durmuş, Beşar Esed’in iktidarını gayrimeşru görmüş, İran’ın vekil unsurlar yoluyla yürüttüğü müdahaleyi tehlikeli bulan biriyim. Bugün de aynı çizgideyim. Ama bu duruşum, Milli Görüş partilerinin bu meselede benden farklı bir pozisyonda yer almasını hakaretle karşılamamı, onları itham etmemi meşru kılmaz. Çünkü ben biliyorum ki, Milli Görüş bu memleketin erken uyarı sistemidir. Bu sistemin verdiği sinyalleri dikkate alırsınız ya da almazsınız ama hakikatle temas etmek isteyen herkes, o sinyalleri görmezden gelemez. İzin verirseniz bu çerçevede iki örnek vermek isterim: İlki, Arap Baharı günlerinden… Mısır’da İhvan, Tunus’ta Nahda iktidara gelmiş; hepimiz büyük bir sevinç yaşamıştık. Hele ki Mursî ve Gannuşî gibi isimlerin Erbakan Hocamız’ın dostları olduğunu bildiğimiz için, onun da sevineceğini düşünmüştük. Ancak öyle olmadı. Vefatından kısa bir süre önce kendisine bu mesele sorulduğunda, Mısır ve Tunus’taki gelişmeleri “Siyonizmin kadro değişimi” olarak nitelendirdi. Bu sözler, ne halklara ne İhvan’a ne de Nahda’ya yönelikti. Bu bir öngörüydü. Ve ne yazık ki süreç, onu haklı çıkardı. Bugün Mısır’da, Hüsnü Mübarek dönemini aratacak bir baskı düzeni hüküm sürüyor. Tunus hakeza. Libya’da ise Gazze için yola çıkan yüzlerce insanı çöllerde bırakan bir Hafter gerçeği var. İkinci örnek, Balyoz davaları sırasında yaşandı. Kamuoyunda bu davaların “28 Şubat’ın rövanşı” olduğu yönünde bir hava hâkimken, Rahmetli Oğuzhan Asiltürk, bir televizyon programında “Devlette rövanş olmaz. Bugün yaşanan, ordu içindeki Amerikan karşıtı subayların tasfiyesidir.” demişti. O günlerde bizler de dâhil pek çok kişi bu sözü eleştirmişti. Ama zaman geçtikçe ne demek istediğini daha iyi anladık. Bugün ben, Milli Görüş’ün her açıklaması mutlaka doğrudur, her öngörüsü gerçekleşecektir demiyorum. Zaten onlar da haklı çıkmak istemezdi. Fakat meseleye şu pencereden bakmak gerektiğini düşünüyorum: Bir siyasi hareket, yarım asrı aşkın süredir aynı çizgide yürüyorsa, zaman zaman haklı çıkıyorsa, görüşlerine katılmasanız dahi o çizgiye hakaretle değil, hürmetle yaklaşmak gerekir. Çünkü fikir ayrılığı başka bir şeydir; hafızaya saygısızlık bambaşka.