Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Çorum İl Kongresi'nde Türkiye ve Dünya gündemine ilişkin şunları dile getirdi:

Bugün burada,

Alın terinin ve emeğin; sadakatin ve vefanın şehrinde,

İskilipli Atıf’ın şehrinde, yeniden DİRİLİŞİN, yeniden ŞAHLANIŞIN, yeniden BÜYÜK TÜRKİYE idealinin bir adımını daha atacağız.

Burada, yalnızca il kongremiz için değil; aziz milletimizin birlik ve dirliğini Çorum’umuzun geleceğini, sahip olduğu imkanlarını yeniden inşa etmek için bir aradayız!

Hoş geldiniz, sefalar getirdiniz.

Merhum Erbakan Hocamızdan, emanet aldığımız bu bayrağı; yere düşürmeden, eğmeden, bükmeden, kirletmeden daha da yükseğe taşıyacağız!

BİR CENNET VATANIN TAM ORTASINDAYIZ

Değerli Dava Kardeşlerim,

Şöyle bir başımızı kaldıralım, çevremize dikkatle bakalım…

Elhamdülillah! Rabbimizin bize lütfettiği bir cennet vatanın tam ortasındayız.

Adı Anadolu… Üstü bereket, altı servet…

Toprağında en nadide mahsuller yetişir; yerin altı ise insanlığın kaderini değiştirecek madenlerle doludur.

Bu topraklar;

· İnançla yoğrulmuş,

· Ümit ile harmanlanmış,

· Şehit kanlarıyla mühürlenmiş,

· Kılıçla alınmış ama gülle yönetilmiş mukaddes topraklardır.

Ve bu topraklar, bugün

· Erbakan Hocamızın hayali,

· Milli Görüş’ün heyecanıdır!

Yani değerli arkadaşlar, Anadolu öyle sıradan bir coğrafya değildir!

Allah bu milletin refahı için, irfanı için, saadeti için her şeyi bu coğrafyaya vermiştir.

Dünya tarihine bakınız:

Bu topraklara kim gönül verip hizmet ettiyse; refahı da beraberinde bulmuştur.

Bu topraklar ne zaman halkla buluştuysa, çevresine de yön vermiştir.

İşte bu, Türkiye’nin gerçek kaderidir!

Fakat ne acıdır ki...

Bugün bu aziz milletin yaşadığı manzara, bu kaderle örtüşmemektedir.

Evet maalesef Türkiye’de bir şeyler yolunda gitmiyor!

ÇORUM

Bugün Çorum’dayız.

Biliyorsunuz, Çorum için şaka mahiyetinde “dünyanın merkezi” diyorlar.

İnanın, bugün bir kez daha gördüm ki;

Çorum, sadece Türkiye’nin değil, Dünya’nın merkezlerinden biri olabilir!

Bu şehirde öyle bir potansiyel var ki; yeter ki hak ettiği ilgiyi görsün; evet, dünyanın merkezi olabilecek bir kıymeti içinde taşıyor!

Ama ne yazık ki… Bugün burada da tıpkı Türkiye’nin dört bir yanında olduğu gibi, bir şeyler yolunda gitmiyor.

Çarşıları geziyoruz, pazarlara iniyoruz, esnafla, gençle, çiftçiyle dertleşiyoruz.

Bir dokunuyoruz , bin ah işitiyoruz.

Konuşmalar değişiyor ama öz aynı: Geçim derdi!

Peki Çorum’un kaderi bumu olmalı? Bu topraklara düşen pay bumu olmalı?

Halbuki bu şehir;

· Alın teriyle bereket fışkıran topraklara sahip!

· Sanayide kabına sığmayan, Anadolu’nun yükselen yıldızı olmaya aday bir şehir!

Ama işler böyle gitmiyor!

· 2024’te yaşanan kuraklık, bu yıl gelen zirai don;

çiftçimizin belini büktü. %50’ye varan verim kaybı yaşandı!

· Tarım arazileri bölünüyor, yapılaşma kontrolsüz…

Bu gidişle tarım değil, toprak bitecek!

· Hayvancılıkla uğraşan kardeşimiz,

yem fiyatlarına bakıp hayvanını zararına kesmek zorunda kalıyor.

· 150’den fazla ülkeye ihracat yapıyoruz,

ama sanayi altyapısı yetersiz. Dijital dönüşümde eksik kaldık.

· Bu şehrin Hattuşa’sı, Alacahöyük’ü var…

Ama turizmde ne rehber var, ne tanıtım var, ne altyapı var!

Altyapı demişken, şu Hızlı Tren meselesini de bir konuşalım.

Evet, Delice-Çorum Hızlı Tren Projesi’nden bahsediyorum.

Yıllardır bu şehirde yaşayan, bu şehirde alın teri döken herkesin ortak bir beklentisiydi bu: “Çorum da artık hızlı tren hattına bağlansın.”

Ama bakıyoruz ki; mesele, ulaştırma yatırımı olmaktan çıkmış, büyük soru işaretleriyle dolu bir tabloya dönüşmüş.

Ne oldu?

75 milyar lirayı bulan bir bedelle ihale yapıldı.

Üstelik, kamuoyuna açık, rekabete dayalı, şeffaf bir süreçle değil ha!

Pazarlık usulüyle!

Sadece maliyet mi şaştı hayır arkadaşlar, zaman da şaştı!

Bu proje ilk duyurulduğunda, "Dört yıl içinde tren raylarda" sözü verilmişti.

Buraya dikkat; 2025 yılı itibarıyla yapılan güncellemeyle

Bu sürenin dört yıl değil, yedi yıl olduğu açıklandı.

Yani hem proje şişti, hem takvim sarktı.

Ama hâlâ kimse çıkıp da bu gecikmenin nedenlerini milletimize izah etmiyor.

Biz buna razı değiliz. Çorum buna layık değil!

Değerli kardeşlerim;

· Biz Çorum’un gencine umut,

· çiftçisine destek,

· esnafına güç,

· kadınına güven olmak zorundayız!

Bunun için çalışacağız!

Gecemizi gündüzümüze katacağız!

Çünkü biz, Çorum’un da Türkiye’nin de dertlerine derman olmak için yola çıktık!

Ve inanıyorum ki; Allah’ın izniyle, el birliğiyle, gönül birliğiyle, başaracağız!

YENİ ÇÖZÜM SÜRECİ VE YENİ GELİŞMELER

Değerli arkadaşlar, malumunuz ülkemiz ve bölgemiz zor günlerden geçiyor.

Son günlerde ülkemizin geleceğini doğrudan ilgilendiren gelişmeler yaşanıyor.

Kimisi “fırsat”, kimisi “tarihin dönüm noktası” şeklinde nitelendiriyor.

Fakat ne gariptir ki, bu gelişmelerin detaylarını ne Meclis’te duyuyoruz, ne de yetkili kurumlardan dinliyoruz.

Bir bakıyorsunuz, kritik bir açıklama İtalya’dan geliyor…

Bir bakıyorsunuz, yeni bir gelişmeyi sosyal medya paylaşımlarından öğreniyoruz.

Biz en başından beri şunu söylüyoruz: bu ülkenin en önemli meseleleri,

· gizli toplantılarda,

· yurt dışındaki masalarda,

· kapalı kapılar ardında yürütülemez!

Çünkü biz bu filmi daha önce izledik!

Sadece Oslo’da, sadece Kandil’de, sadece İmralı’da yürütülen süreçlerin nasıl bir hayal kırıklığına dönüştüğünü bu millet çok iyi biliyor.

Bakınız değerli kardeşlerim,

PKK'nın "fesih" açıklamasını büyük bir dikkatle takip ediyoruz.

Elbette barışın yanındayız. Terörün temizlenmesini biz de çok istiyoruz.

Ama doğrusu biz bu açıklamaların aslında hiç de yabancısı değiliz.

1993’te dediler, barış gelmedi.

1995’te yine dediler, silah bırakmadılar.

1998’de, 2006’da, 2009’da ve en son 2013’te… Her defasında aynı cümleler.

Ve şimdi 7. kez gün gündemde.

Peki ne oldu önceki 6'sında?

Barış mı geldi? Silahlar mı sustu? Şehit haberleri mi bitti?

Hayır!

Bu nedenle biz, geçmişten ders çıkararak diyoruz ki:

“Yeni süreç” diyorsanız, önce “eski hataların” olmayacağını garanti altına alın.

Ayrıca illa çözüm mu arıyorsunuz?

· O zaman adres bellidir:Ankara’dır.

· Makam bellidir: Gazi Meclis’tir.

· Temsilci bellidir: Aziz millettir!

Biz her zaman söyledik, bugün de söylüyoruz:

Bu milletin birliği için, huzuru için, adaleti için ne gerekiyorsa yapmaya hazırız.

Ama:

· Kapalı kapı olmayacak,

· Kimse milletin arkasından iş çevirmeyecek,

· Şehitlerimizin aziz hatırası asla çiğnenmeyecek!

Biz şimdi bu yeni süreci adım adım izleyeceğiz.

· PKK’nın 12. Kongresinden çıkanlara bakacağız,

· Bölgede ne hazırlanıyor dikkatle takip edeceğiz,

· Ve en önemlisi... şehit annelerinin gözlerine bakacağız.

O gözlerde onay yoksa,

Bilin ki biz de burada yokuz.

Bu ülkenin kaderi, milletin bilgisi ve iradesi dışında hiçbir yerde yazılamaz!

YASAKÇI ZİHNİYET

Değerli arkadaşlar,

Türkiye giderek “yasakçı” bir zihniyete bürünüyor.

Halbuki AK Parti yola çıkarken ne demişti?

“3Y ile mücadele edeceğiz: Yoksulluk, Yolsuzluk ve Yasaklar”

Gelinen noktada, bırakın bunlarla mücadele etmeyi, bunların adeta kaynağı haline geldiler.

Geçtiğimiz gün benim de bir dönem komisyon üyeliğini yaptığım

TBMM Dijital Mecralar Komisyonun da bir AK Partili yetkili ne dedi biliyor musunuz?

“Eğer toplumu ve aileyi korumak yasakçılıksa, biz de yasakçıyız” dedi.

ESAS YASAKLANMASI GEREKEN: DİZİLER

Madem derdiniz toplumu ve aileyi korumak,

Soruyorum sayın yetkililer;

· O zaman gündüz kuşağı programları niçin hala yayında niçin yasaklamıyorsunuz?

· Her türlü ahlaksızlığı anlatan diziler niçin hala televizyonlarda niçin yasaklamıyorsunuz ?

Sosyal medya hesaplarını bir talimatla kapatanlar,

Muhalif kanallara milyon milyon ceza yazanlar, bu yayınları görmüyor mu?

Bir de bu yılı “Aile Yılı” ilan ettiniz!

Aile yılında dişe dokunur bir icraat yapmak istiyorsanız?

Buyurun! Halep ordaysa arşın burada!

Başta kendi kanallarınız olmak üzere bu tarz programların hepsine son verin, biz de samimiyetinize inanalım.

Öyle yalandan soruşturma uyarı kınama falan da istemiyoruz!

AİLE KONUSUNDA ZERRE KADAR SAMİMİYETİNİZ VARSA BU YAYINLARI DURDURURSUNUZ!

GENÇLER NEDEN EVLENEMİYOR?

Değerli dava kardeşlerim,

“Aile yılı” kapsamında olacak ki;

Son günlerde Sayın Cumhurbaşkanı'nın “gençler evlensin” çağrısını, “yuva kurmak kolaylaştırılsın” açıklamalarını hepimiz takip ettik.

Elbette, bu ifadeler kıymetlidir.

Çünkü evlilik; sadece bir bireysel karar değil, aynı zamanda toplumu inşa eden bir müessesedir.

Ve biz de isteriz ki bu memleketin her genci huzurla, umutla bir yuva kurabilsin.

Ama burada durup bir gerçeğin altını özellikle çizmek gerekiyor:

Bugün gençlerimiz evlenmiyor değil, EVLENEMİYOR!

Çünkü karşılarında ne var biliyor musunuz?

Evlenmenin önündeki en büyük engel; ne duygusal kararsızlık, ne sosyal çevre, ne de başka bir şey!

Bugün gençlerimizin önündeki en büyük engel,

AK Parti iktidarı ve ekonomik darboğazdır!

HESABI BİRLİKTE YAPALIM

Bugün Türkiye’de asgari ücret 22.104 TL.

Ev tutacaksın, beyaz eşya alacaksın, mobilya döşeyeceksin, bir de düğün yapacaksın...

Ortalama bir yuva kurmanın maliyeti nedir biliyor musunuz?

En az, 500 ila 600 bin lira!

Asgari ücretli bir genç, bu parayı biriktirebilmek için;

· Hiç harcama yapmayacak ,

· Yemeyecek, içmeyecek,

· Sadece biriktirerek,

2,5 yılda bu miktara ulaşabilir.

Ama esas mesele bu da değil...

Bugün, Mayıs 2025 itibariyle,

bekâr bir çalışanın sadece “yaşama maliyeti” ne kadar?

31.000 TL!

Maaş 22 bin, gider 31 bin...

Aradaki fark 9 bin lira!

Sormak isterim:

Sosyal medyadan “evlenin” çağrısı yapanlar,

hangi gerçeklikte yaşıyor?

Hangi maaşla, hangi pazarla, hangi enflasyonla bu çağrıyı yapıyor?

İşte tam da bu nedenle, gençlerimizin evlenememesi yalnızca bir tercih değil, büyük ölçüde maddi imkânsızlıkların bir sonucudur.

SANAL BAHİS VE KUMAR

İşte tam bu noktada, umut arayan gençler için yeni ve tehlikeli bir “çözüm” alanı ortaya çıkıyor: sanal bahis ve kumar.

Bugün gençlerimiz, alın teriyle bir yere gelemeyeceğini düşünüyor.

Çünkü onlar da görüyor:

· Emek değil; torpil,

· liyakat değil; imtiyaz işliyor.

Bu çaresizlik, onları yeni adreslere;

Bahis sitelerine, sanal kumarhanelere, tek tuşla umut satılan uygulamalara sürüklüyor.

Hatırlayacaksınız,

1997’de Milli Görüş iktidarı kumarhaneleri kapatmıştı.

Çünkü hem aileye, hem topluma hem de gençlere zarar veriyordu.

Hatta makinalara “tek kollu canavar” benzetmesi yapılıyordu.

Şimdi öyle bir noktaya geldik ki, o canavar tüm Türkiye’yi sarmış durumda.

Her insanımızın, her gencimizin cebine bu kumarhaneler rahatça girebiliyor!

Ve bunu engelleyecek tek bir adım atılmıyor!

Bir nesil “emekle” değil, “şansla” kazanmanın hayaline hapsedildi.

Bu da sadece ekonomik bir sorun değil; ahlaki bir çöküştür.

İçişleri Bakanlığı raporları açık:

İntihar eden gençler, borçlu gençler ya da bahis batağına düşen gençler oluyor.

Değerli kardeşlerim,

· Biz Milli Görüşçüyüz.

Emeksiz kazanca rıza göstermeyiz.

· Biz Saadet Partisiyiz.

Şansla değil; alın teriyle, ahlakla, liyakatle bir gelecek kurarız.

İktidara da buradan sesleniyoruz:

· Kumarla-Bahisle, İhaleyle-Yolsuzlukla zenginleşmeyi değil alın teriyle çalışmayı, helal kazancı yüceltin.

EKONOMİ YÖNETİMİNİN İTİRAFLARI

Değerli arkadaşlar,

Tüm bu anlattıklarımızın kökeninde “kötü ekonomi yönetimi” yatıyor.

Size ekonomi yönetiminin 3 yetkilisinin açıklamalarını aktaracağım.

İlki Sayın Cumhurbaşkanının. Diyor ki:

Son 1,5 aydır yaşanan dalgalanmalar karşısında başarılı bir sınav verdik. Programın şoklara, ne denli dayanıklı olduğunu gördük.

Yani kendisi de Türkiye’nin “ekonomik bir şok” içerisinde olduğunu kabul ediyor.

İkincisi Merkez Bankası Başkanının açıklaması. O da 57 milyar dolarlık bir rezerv kaybı karşısında diyor ki:

“Gol yedik ama maçı kazandık” diyor.

Yani o da Türkiye’nin ekonomik olarak darbe aldığını kabul ediyor.

CEREMESİNİ MİLLET ÇEKİYOR

Sonuçta,

Tüm şok dalgalarının yenen bütün gollerin ceremesini yine millet çekiyor.

Biliyorsunuz,

Sayın Şimşek, sıcak para ve yatırımcı bulmak için;

Erasmuslu üniversite öğrencisi gibi ülke ülke dolaşıyor.

Sayın bakan gidip: “Hey George versene borç” dediğinde, ne diyecek bu yatırımcılar?

Ben size söyleyeyim:

· “Olmaz Mehmet sizde adalet yok” diyecekler.

· Sizde güvence yok diyecekler.

KAPILARA KONAN MEMURLAR

Üçüncüsü ve en ilginç itirafı yine Ekonomi Bakanı Sayın Şimşek yaptı.

Sayın bakan bu hafta;

· Bütün Organize Sanayi Bölgelerine,

· hallerin giriş çıkışlarına,

· Büyükşehirlerin ana arterlerine vergi memurları, maliyeci koyacağız.

Yani vatandaşı, esnafı, üreticiyi adım başı denetleyecek, nefes aldırmayacaklar.

Bunların tek bildiği zaten bu.

· Para lazım zam yap.

· Para lazım vergi koy.

· Para lazım ceza kes.

· Para lazım faizle borç bul!

Arkadaşlar;

İktidar ekonomiyi devlet aklıyla değil, tahsildar mantığıyla yönetiyor.

Sayın Şimşek!

Garibana ceza kesmek, esnafın kasasına vergi memuru koymak, kapısına maliyeci dikmek kolay!

· Yüreğiniz yetiyorsa meyve-sebze hallerinin değil;

beşli çetelerin kapılarına vergi memuru koyun!

· Yüreğiniz yetiyorsa Organize Sanayi Bölgelerinin kapılarına değil;

kara paranın giriş çıkış noktalarına maliyeci dikin!

· Yüreğiniz yetiyorsa emekçinin, çalışanın maaş bordrosuna değil;

Kısa yoldan köşeyi dönenlerin banka kayıtlarına bakın!

Bakın açık söylüyoruz:

Enflasyon %30’muş, %40’mış... Bunlar kâğıt üstündeki rakamlar.

Gerçek enflasyon, Çorum ‘Da markette, pazarda, mutfakta!

Gerçek enflasyon, kaynamayan tencerede,

Süt alamayan annede, ay sonunu getiremeyen emeklide!

Daha yılın ilk 4 ayındayız, önümüzde 8 ay var!

Çalışanın maaşı şimdiden pula döndü.

ARA ZAM FORMÜLÜ

Buradan bir kez daha çağrıda bulunuyorum!

Asgari ücrete artış yapmak için yıl sonunu beklemeyin,

Emekli için memur için kamu işçileri için Temmuz’u beklemeyin.

Enflasyon kayıplarını telafi edecek şekilde,

Ücretler bir an evvel güncellenmelidir ve gerekli zamlar yapılmalıdır.

BAYRAM İKRAMİYESİ

Bakınız tam 1 ay sonra mübarek Kurban Bayramı’nı idrak edeceğiz.

Geçen bayram, Sn. Erdoğan 4.000 TL ikramiye için “daha ne olacak” demişti.

Biz söyleyelim!

Bu bayram emekliye bir tam maaş ikramiye olacak! Olmak zorunda! Başka yolu yok!

Paramız yok falan demeyin! Hiç lafı eveleyip gevelemeyin!

Emekliye bir maaş ikramiye verin; emeklinin ahını değil, duasını alın!

ÖZGÜRLÜK FİLOSU KOALİSYONU GEMİSİ

Değerli arkadaşlar;

Biliyorsunuz yüreğimizin dinmeyen acısı: Gazze!

Geçtiğimiz hafta Terörist İsrail,

Malta açıklarında Gazze’ye giden insani yardım gemisini vurdu.

Geminin içerisinde Türk vatandaşlarımız da vardı.

Ne yazık ki, bizler bu filmi daha önce izledik.

Terörist İsrail’e cesaret veren de budur zaten.

· Mavi Marmara olayında “giderken bana mı sordunuz?” denmeseydi,

· para karşılığında dava kapatılmasaydı,

· şehitlerimizin hesabı sorulsaydı,

bugün böylesi alçakça bir saldırıya katil İsrail cesaret edemezdi.

İşgalcilere silah taşıyan gemiler bütün limanlarda cirit atarken;

Gazze’ye “insani yardım taşıyan” gemilerin bombalanması dünyaya utanç olarak yeter.

Hep söyledik yine söylüyoruz: “İsrail ancak güçten anlar”.

Dolayısıyla, derhal “Gazze Barış Gücü” kurulmalıdır.

İsrail güç tehditini görmeden durmayacaktır.

“DOSTUM TRUMP” ISRARI

Gazze’de bunlar olurken,

İsrail bütün bu suçlara imza atarken,

Prof. Dr. Tuncay Taymaz iki fay koluna vurgu yaptı: Tetiklenirse büyük Marmara Depremi gerçekleşebilir
Prof. Dr. Tuncay Taymaz iki fay koluna vurgu yaptı: Tetiklenirse büyük Marmara Depremi gerçekleşebilir
İçeriği Görüntüle

Türkiye; onun en büyük destekçisi ABD’den medet umuyor,

Trump’a dostum diyor.

Doğrusu; Sayın Erdoğan’ın “Dostum Trump” ısrarını anlamak oldukça zor.

Sizi bir kez daha uyarıyoruz. Dostum dediğiniz Trump’ın yaptıkları yapacaklarının teminatıdır.

· Tarihimizdeki en aşağılayıcı mektuplardan birini gönderdiğini,

· Bir rahip için Türkiye’yi açıktan tehdit ederek “ekonomiyi bitiririm” dediğini,

· Suriye’de YPG’ye kol kanat gerip Türkiye’nin operasyonlarını engellediğini,

· Hiçbir suçu olmayan, sadece demokratik hakkını kullanan Rümeysa Öztürk kardeşimizi 45 gün hukuksuzca gözaltında tuttuğunu,

SAKIN UNUTMAYIN.

Hamdolsun Rümeysa kızımız dün tazminat ödeyerek serbest kaldı.

Ama maalesef bu konuda Türkiye’nin hiçbir katkısı olmadı.

Dostumuz Trump, Kızımız Rümeysa’ya hiç acımadı!

Sn. Erdoğan “dostum” dediğiniz Trump var ya;

kanla savunulan toprakları emlak arsası olarak görüyor

Gazze’yi kumarhane merkezi yapmak istiyor!

Cenab’ı Allah bizi, sizin dostlarınızdan korusun.

Görüyoruz ki sizin “dost” ve “düşman” seçiminizde çok büyük hatalar var.

Bu vesileyle size gerçek bir dost tavsiyesinde bulunmak istiyoruz;

“Düşmanın en büyük hilesi dostluğudur.”

SAADET PARTİSİ

Değerli dava kardeşlerim,

Büyük bir gururla söylüyorum ki;

Saadet Partisi teşkilatları Türkiye’nin en güçlü teşkilatıdır.

Bunu bilerek ve inanarak söylüyorum!

Çünkü Saadet Partisi, “İman varsa imkân vardır” diyenlerin partisidir.

Ve biliyorum ki;

Yaşanabilir bir Türkiye’yi, Yeniden büyük Türkiye’yi ve Adil Bir Dünya’yı bizler kuracağız…

STRATEJİMİZ NE OLACAK?

Ülkemizde yaşanan her yeni kriz,

Bölgemizdeki her yeni gerilim,

Bize gösteriyor ki artık tarihin akışı hızlanmıştır.

Ve bu hız, bizden daha net kararlar, daha cesur adımlar istemektedir.

Bakınız, muhalefet erken seçim çağrıları yapıyor, iktidar ise sessiz.

Ama zaman zaman iktidar kanadından gelen mesajlar, seçimin öne çekebileceğine işaret ediyor.

Erken ya da zamanında, fark etmez!

Türkiye’de seçimler hâlâ problemli, hâlâ adaletsiz, hâlâ güven vermekten uzak.

Özellikle “50+1” düzenlemesi uygulamada olduğu sürece, problemler devam edecek.

İşte bu yüzden biz, sadece seçime hazırlanmakla kalamayız.

Seçim sisteminin dayattığı dar kalıpları da aşmak zorundayız.

Şimdi bu söyleyeceğime dikkat buyurunuz!

Milli Görüş tarihi boyunca tüm ittifaklarının stratejik aklı, kurucusu ve yürütücüsü olmuştur.

Biz de diyoruz ki;

· 56 yıllık geçmişimizin ufkuyla,

· Teşkilatımızın gücüyle,

· Yeni Nesil siyasetimizle

YENİ BİR STRATEJİK AKLIN KURUCUSU

VE YÜRÜTÜCÜSÜ OLMANIN ZAMANI GELMİŞTİR!

Bu millet;

Kayıkçı kavgalarından, horoz dövüşlerinden;

İki seçenekten, iki partiden, iki adaydan;

Aynı tavırlardan, aynı cümlelerden

Çok yoruldu! Bıktı!

Biz, inşallah;

Saadet Partisi logosunun olduğu PUSULAYI,

Milli Görüş icraatlarının olduğu bir İKTİDARI,

Yeni Nesil bir SİYASETİ

Bu millete sunmaya HAZIRIZ!

Bunun için de

Uygun olan her yolu deneyecek, her kapıyı çalacağız.

Hepsiyle görüşüp

Hepsiyle konuşacağız!

İçiniz müsterih olsun!

BİZİM İÇİN, BİR SAADET PARTİSİ BİR DE DİĞERLERİ VAR!

Göreceksiniz! Saadet Partisi kendine yakışanı yapacak inşallah!

İŞ YİNE BİZE DÜŞÜYOR

Değerli dava kardeşlerim,

Şunu unutmayın;

Bu millet, en karanlık anlarında Millî Görüş ile aydınlandı.

Çizdiğimiz karamsar tabloyu da Saadet Partisi olarak aydınlığa çevireceğiz.

Şimdi sorumluluk alma, yeniden yola koyulma zamanıdır!

Herkes biliyor ki bu sorunları ancak Saadet Partisi çözer.

Allah’ın izniyle de çözeceğiz.

Erbakan hocamız ve dava arkadaşları, ilk yola çıktıklarında şartlar bugünden çok daha zordu. Ama bir kez olsun umutsuzluğa kapılmadılar.

Şimdi, aynı büyük görev bizlere düşüyor!

Bu kongrenin hazırlığı için ne denli büyük bir özveriyle çalıştığınızı yakından biliyorum. Hepinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum.

Ancak şunu da unutmamalıyız:

Bugün gerçekleştirdiğimiz kongre, teşkilat çalışmalarımızın yeni bir başlangıcıdır.

Kongrenin ardından ilçe teşkilatımızın yapısını güçlendirmek,

mahalle teşkilatlarını kurmak ve sahadaki çalışmalarımızı daha da etkin hâle getirmek için hep birlikte aynı gayretle yolumuza devam edeceğiz.

Dolayısıyla bundan sonra;

· Çalmadık kapı, dokunmadık gönül bırakmayacağız.

· İnsanlarımızı dinleyeceğiz, anlayacağız, dertleriyle hemhal olacağız.

· Görüşü ne olursa olsun sabırlı ve yapıcı bir dilden taviz vermeyeceğiz.

· Umudumuzu, heyecanımızı ve inancımızı bir an olsun yitirmeyeceğiz.

Bütün bu söylediklerimi ilk önce Mahmut Arıkan olarak ben yapacağım.

Şimdi Çorum’da teşkilatımızın inancı, heyecanı ve enerjisini unutmamak adına soruyorum;

· Çorum’da cadde cadde, sokak sokak çalışmaya, insanımıza umut vaat etmeye var mısınız?

· Yılmadan, yorulmadan ve bir an olsun tereddüte düşmeden yeise kapılan insanımıza umut olmaya var mısınız?

· Önce Ahlâk ve Manevîyat diyerek geleceğin destanını yazmaya var mısınız?

· Saadet Partisini iktidara taşımaya var mısınız?

O hâlde Saadet iktidarı hayırlı uğurlu olsun.

Allah’a şükürler olsun ki camiamızda muazzam bir heyecan potansiyeli olduğunu görüyoruz.