Yönetmen koltuğunda Gani Rüzgar Şavata ile Hakan Gürtop'un oturduğu yapımda, Özgür Tüzer, Aleyna Solaker ve Serdar Orçin rol alıyor.

43. İstanbul Film Festivali'nin ödülleri sahiplerini buldu 43. İstanbul Film Festivali'nin ödülleri sahiplerini buldu

Film, 28 Ekim 1957'de Malatya'da dünyaya gelen ve 16 Kasım 2000'de Paris'te hayata gözlerini yuman Ahmet Kaya'nın 43 senelik ömründeki yaşam ve toplumsal mücadelesini konu ediniyor.

Filmde Ahmet Kaya'yı canlandıran Özgür Tüzer, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 1981'de İstanbul'da doğduğunu belirterek, çocukluktan beri müzikle ilgilendiğini ve ilk oyunculuk deneyimini Ahmet Kaya'nın hayatını anlatan filmde yaşadığını söyledi.

Kaya'nın müziğini "yüreğinin melodisi" olarak tanımlayan Tüzer, "Ahmet Kaya, çocukluğumdan bu yana yüreğimin en dibindeki adam. Benim için çok başkaydı. Bu kostümü taşımak çok zor bir şey. Ben oyuncu kökenli biri değilim. Zor bir görev aldım ama takdir halkındır." dedi.

"Yürekte çok büyük iz bırakacak bir film"

Tüzer, çekim sürecinin yorucu geçtiğine dikkati çekerek, filmde büyük emek olduğunu dile getirdi.

Kaya'nın hayatı boyunca eserleriyle ezilenlerin sesi olduğunu ve duygusunu yansıttığını vurgulayan Tüzer, şunları kaydetti:

"Bu film kesinlikle yalnız bırakılmamalı. Çünkü yıllarca yasaklarla uğraşan, tutuklanan, mahkemelerde sürünen bir adamın hayatını anlatıyoruz. Ahmet Kaya'yı canlandırmak onur verici. Yıllarca onun şarkılarıyla, sesiyle, duruşuyla yaşamış biri olarak ben gurur duyuyorum. Hayatımda çok güzel bir iz bıraktığına inanıyorum. Ahmet Kaya'nın gençliğinden başlayarak, büyük aşkını, ezilen insanların yanında olmasını ve aslında bizi anlatıyor. Kendi kimliği için bir ödül töreninde konuşmasından dolayı çatal, bıçak atılıyor, zulmediliyor. Bu adam sürgün ediliyor. Paris'teki sürgün sahneleri de var. Çok güzel bir biyograf filmi. Büyük bir emek var. Yürekte çok büyük iz bırakacak bir film. 5 Nisan'da Türkiye'de, 11 Nisan'da ise Avrupa ve tüm Orta Doğu'da yayınlanacak."

Filmin konusu kısaca şöyle:

"Çocukken babasının aldığı saz ile müzik hayatına başlayan Ahmet Kaya, yıllarca verdiği mücadelenin ardından ülkenin en ünlü sanatçılarından biri olur. Gençlik yıllarında çeşitli işlerde çalıştıktan sonra arkadaşlarının yardımı ile albüm yapan Kaya, söylediği şarkılardan dolayı kendisini adliye koridorlarında bulur. Sol mücadelesi ve türban yanlısı protestolarda kadınlara desteği ile hümanist tavrını ortaya koyan Kaya, ülkesinde terörist ilan edilip, zorunlu olarak gittiği Paris'te kardeşlik için mücadelesini sürdürür."