Kaya Gazze'de yaşananlara değişerek şunları dile getirdi:

Karamollaoğlu: Genel Başkanlık görevinden ayrılacağım, siyasetten çekilme düşüncem yok Karamollaoğlu: Genel Başkanlık görevinden ayrılacağım, siyasetten çekilme düşüncem yok

Bugün en önemli gündem maddesi Gazze'de yaşananlar. Adına insani ara denilen ama insani ara denilirken bile insanın içini sızlatan bir gelişme sürecini hep beraber takip ediyoruz. 15 bine yakın insanın hayatını kaybettiği, sivillerin, çocukların, yarım konvoylarının, ibadethanelerin bombalandığı, Refah Sınır Kapısı'ndan geçen bütün tırların İsrail'in kontrolüne yönlendirildiği, oraya gitmeyenlerin bombalandığı ve tam anlamıyla bir soykırım yaşandığı bir ortamı yaşıyoruz. Soykırımı tabir ederken dinsel ırksal ve siyasal gerekçelerle bir azınlığın yok edilmesi şeklinde bir tarif var. Bizim yaşadığımız bu ortamda Gazze'de yaşananlara hem dinsel açıdan hem ırksal açıdan hem de siyasal açıdan tam anlamıyla bir soykırımı diyebiliriz. 20. Yüzyılın son soykırımı Srebrenitsa'da yaşandı, 21. Yüzyıl gözlerini Gazze'de yaşanan soykırım ile açtı, onun için olayı tarif ederken Hamas ve İsrail arasında bir savaş taktiği özellikle yabancı medya tarafından takdim ediliyor. Sanki Gazze'de 7 Ekim'den önce her şey güllük gülistanlıkmış, sanki 75 yıldan beri işgal altındaki topraklarda insanlar yerlerinden yurtlarından edilmemiş ve sanki hiçbir şey yokmuş gibi 7 Ekim'i tam anlamıyla manipüle etmeye çalışıyorlar oysa 7 Ekim bir sonuçtur. Özellikle Hamas'ın 2006 yılında seçimleri kazandıktan sonra meşru bir şekilde hükümeti kurma emri kendisine verilmiş olmasına rağmen Gazze'ye sıkıştırılan bir Hamas'ın sonra Gazze'deki ambargo ile beraber insanların her yıl kutsal günlerinde katledildiği bir ortamdır. Bugün için Filistin Sağlık Bakanlığı'nın açıkladığı verilere göre 4.5000'ü çocuk 14 bin civarında sivil katledildi. Üstelik dört bir yanı Müslüman ülkelerle çevirili olan Siyonist İsrail bunu yaparken kılı bile kıpırdamıyor. Peki İsrail bu katliamı yaparken neyine güveniyor? Biz sadece konuşup hiçbir şey yapmadığımız için İsrail bu kadar rahat, biz Türkiye olarak sözlerin güzelini söyleyip İskenderun'dan kalkan gemilere dur diyemediğimiz için rahat, biz elçimizi geri çağırmadığımız için rahat, biz Filistin halkının yanında olduğumuzu ilan ederken askeri, siyasi, ticari anlaşmaları rafa kaldırmadığımız için rahat. Zaman zaman arkadaşlar şunu söylüyorlar "İki özel şirket arasında ticari faaliyet var, devletler buna ne yapabilir?" Rusya-Ukrayna Savaşı'ndan sonra Amerika Rusya'ya ambargo uygulamaya başladığı andan itibaren bir tane ABD'li özel şirket Rusya ile meşru zeminde ticaret yapabilir mi? Biz bugün İskenderun'dan kalkan gemileri kendi aralarında ticari faaliyetler diyerek başımızı kuma gömerek masum rolü oynayamayız. Biz devlet olarak bir karar vereceğiz özeli de kamusu da "bu işi burada durduruyoruz" diyecek, bunun için siyasi bir iradeye ihtiyaç var. 

Ayrıca Kaya, Türkiye'nin Doğu Akdeniz'de yer alan ABD ve İngiliz gemilere sessiz kalışına ilişkin  "Bugün biz 3 yıl önce navtex ilan ederek "Benim arama yaptığım alana herhangi bir müdahalede bulunursan ben bunu savaş sayarım" dediğimiz Doğu Akdeniz'de neden yokuz? ABD ve İngiltere Doğu Akdeniz'de gemilerini bulundurarak Akdeniz'de en uzun kara sınırına sahip Türkiye'yi tehdit ediyor." iffadelerini kullandı.