Merkezi Yönetim Bütçesi’nin 2026 yılı için gelir hedefi 16 trilyon 216 milyar TL, gider hedefi ise 18 trilyon 929 milyar TL olarak belirlendi.

2026 için öngörülen faiz gideri 2 trilyon 741,7 milyar TL düzeyinde.

Faiz giderlerinin toplam bütçe giderleri içindeki payının yüzde 14,5 civarında olması bekleniyor.

Yatırım yerine faiz ödemesi artıyor

Yatırım, üretim gibi ekonomik büyümemize katkı sağlayacak kalemlere ne yazık ki gerekli kaynak ayrılmıyor… faiz giderinin katlanarak büyümesi bütçede yatırım ve hizmet kalemlerini gölgede bırakıyor.

Borçlanma maliyeti ve yükü yüksek

Hazine ve Maliye Bakanlığı verilerine göre, borçlanma ihtiyacı iç borçla yoğun şekilde finanse ediliyor ve bu durumda toplam borç stoku artış gösteriyor. Faiz yükünün, iç ve dış borç maliyetleriyle bağlantılı olarak yükselmesi bekleniyor.

2026 bütçesi, halkın refahını ve ekonominin üretim-yatırım yönünü önceliklendirdiği yönünde değil; faiz ve borç maliyetlerinin baskın olduğu bir tablo ortaya koyuyor.

Eğer faiz ödemesinin yüksek düzeyde kalması sürerse, kamu yatırımlarında daralma, özel sektör için kredi maliyetlerinin yükselmesi ve uzun vadede büyüme hızının düşmesi gibi riskler Türkiye'yi beklemekte.

Faiz giderleri arttıkça devletin elinde kalan kaynak daralıyor

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'ndan asgari ücret açıklaması
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'ndan asgari ücret açıklaması
İçeriği Görüntüle

Bu da şu sonuçları doğuruyor: Yeni vergi ve zam ihtimali yükseliyor, iktidar bütçe açığını kapatmak için dolaylı vergilere (KDV, ÖTV, akaryakıt, elektrik, gıda vergileri) yöneliyor.

Dolaylı vergiler en çok düşük ve orta gelirli vatandaşları etkiliyor. Bu durumda da bütçe faize teslim edildikçe yük vatandaşa dolaylı vergilerle dönüyor.

Dışa bağımlılığı azaltmadığımız sürece, üretim ve istihdama yönelmiş bir bütçe reformu yapılmadıkça, bu döngünün kırılması ise zor…